CHP Milletvekili Süleyman Bülbül, 9. Yargı Paketi’nin ‘korku iklimi’ oluşturacağını belirterek, “Yargının bağımsız, tarafsız olacağı, hukuk devleti açısından adil yargılanma hakkı ve anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımına yönelik bir çalışma yapacaklarına; hukuk devletinin dışında, özgürlük ve güvenlik ikileminde güvenliği öne çıkarıp anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bir güvenlikçi korku iklimini ortaya koyacak birçok düzenleme getiriyorlar” dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 9. Yargı Paketi’ne ilişkin çalışmalarda sona gelindiğini, paketin TBMM tatile girmeden gündeme getirileceğini açıkladı. Paket, Meclis’te kabul edilmesinin ardından yasalaşacak. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, 9. Yargı Paketi’nin ‘korku iklimi’ oluşturacağını ifade ederek, “Yargının bağımsız, tarafsız olacağı, hukuk devleti açısından adil yargılanma hakkı ve anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımına yönelik bir çalışma yapacaklarına; hukuk devletinin dışında özgürlük ve güvenlik ikileminde güvenliği öne çıkarıp, anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bir güvenlikçi korku iklimini ortaya koyacak birçok düzenleme getiriyorlar” dedi. Korku iklimiyle birlikte anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyecek bir ‘etki ajanlığı’ getirileceğine dikkat çeken Bülbül, “Etki ajanlığı, yeni casusluk tipi suçuyla birlikte ‘Siz oturun muhalefet yapmayın. Bu işlere karışmayın. Hükümete karşı muhalefet yaptığınız takdirde ceza yolunu açacağız’ diyorlar” diye konuştu.
‘Etki ajanı’ dediğimiz yeni bir suç tipi yaratılıyor
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, 9. Yargı Paketi’ne ilişkin Elips Haber’e açıklamalarda bulundu. Henüz 9. Yargı Paketi’nin Meclis’e ya da Komisyon’a sunulmadığını söyleyen Bülbül, paketin ‘sızdırılan’ taslağını şu sözlerle anlattı:
“9. Yargı Paketi şu anda Meclis’e sunulmadı. Yalnız sızdırılan bir taslak var. Bu taslak ‘Torba Yasa’ çerçevesinde getirilen bir paket. Torba Yasa, birçok kanunun iç içe bulunduğu bir yasa oluyor. Temel kanun niteliğinde bir düzenleme yapılmıyor. Sızdırılan taslağın içerisinde noterlerle, arabuluculukla ilgili düzenlemeler var. Anayasa Mahkemesi’nin yapmış olduğu norm iptali ve TBMM tarafından yeniden düzenlenmesi gereken yasal düzenlemeler var. Anayasa Mahkemesi’nin kadının kızlık soy ismini kullanabilecek olduğu iptal kararıyla ilgili düzenlemeler var. 20 yıllık avukatlara arabulucu olma yönünde düzenlemeler var. Yeni bir suç tipi yaratılıyor. Casusluk suçu. Bu tipte Türk ceza kanunun 399’daki casusluk suçuna bir ekleme yapılıyor. Bu ekleme ile birlikte etki ajanı denilen yeni bir suç tipi yaratılıyor. Cumhuriyet Başsavcı vekillerinin kıdeme esas belirlenmesi ilkesinden uzaklaştırılarak YSK tarafından belirlenmesi yasal düzenlemesi getiriliyor. Bununla birlikte kadınlara yönelik şiddette savcılığın uzaklaştırma kararlarına karşı hapis kararlarına karşı itiraz denilen bir düzenleme getiriliyor. Yani 9. Yargı Paketi adı altında Anayasa Mahkemesi’nin norm iptaline ilişkin düzenlemeler ve bununla birlikte yeni disiplin yaratılıyor.”
“Korku iklimini ortaya koyacak düzenlemeler var”
9. Yargı Paketi’nin ‘anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımına’ yönelik olmadığına dikkat çeken Bülbül, “AK Parti iktidarı, 2019’da Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi ve 2021 yılında açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde kendilerine hedefler çizmişler. Bu çerçevede de 9 tane yargı paketi oluşturmuşlar. 9. Yargı Paketi gelecek. Getirdikleri yargı paketleriyle yargının bağımsız, tarafsız, hukuk devleti açısından adil yargılanma hakkı ve anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımına yönelik bir çalışma yapacaklarına; hukuk devletinin dışında özgürlük ve güvenlik ikileminde güvenliği öne çıkarıp, anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bir güvenlikçi korku iklimini ortaya koyacak birçok düzenleme getiriyorlar” ifadelerini kullandı.
“Özgürlüklerin önünü kapatıyorlar”
9. Yargı Paketi’nin özgürlüklerin önünü kapattığına vurgu yapan Bülbül, “Yargı Paketleri, ifade özgürlüğü, toplantı- gösteri ve yürüyüş hakkı, basın özgürlüğü, kanaat özgürlüğü ve bununla birlikte örgütlenme özgürlüğü, hak arama özgürlüğü gibi özgürlüklerin önü açılmıyor. Aksine önünü kapatıyorlar. Getirdikleri sıkıntılı maddeler ile korku iklimini ortaya koyabilecek, korku iklimiyle birlikte demokrasi ve özgürlüklerden uzaklaşabilecek, anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyecek bir ‘etki ajanlığı’ getiriyorlar” dedi.
“Anayasa’ya aykırı bir düzenleme”
Bülbül, ‘etki ajanlığı’ kavramını şu sözlerle açıkladı:
“Etki ajanlığı, yeni casusluk tipi suçuyla birlikte ‘Siz oturun muhalefet yapmayın. Bu işlere karışmayın. Hükümete karşı muhalefet yaptığınız takdirde ceza yolunu açacağız’ diyorlar. Bu etki ajanlığı suçuna ilişkin yaptıkları düzenlemeyle ‘Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları ve talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlara 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir’ denilmek isteniyor. Şu muğlak ifadelere bakın. Bunda ‘Kanunilik ilkesi, hukuki belirlilik ilkesi yok’ denilmek isteniyor. Bu ne demektir? Bu açıkça Anayasa’nın 2. maddesi hukuk devleti, 11. maddesi bağlayıcılığı ilkesi, 25. maddesi basın ve ifade özgürlüğü, 26. maddesi kanaatin açıklanması hürriyeti, hak arama özgürlüğü… Nereden tutarsanız tutun Anayasa’ya aykırı bir düzenleme.”
“Hukuki belirlilik içermiyor”
Söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı bir düzenleme olduğunun bir kez daha altını çizen Bülbül, sözlerine şöyle devam etti:
339. madde devlet sırlarına ilişkin, devlet sırlarına karşı casusluk, devletle ilgili belgeleri elinde bulundurma suçunu ortaya koyuyordu. Bunun altına ‘diğer faaliyetler’ adı altında ‘339/a’ maddesi ekliyorlar. Bu maddeyle beraber devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararların aleyhine olacak şeklinde gerçekleştirilen diğer faaliyetler bakımından bir suç tahsis ediyorlar. Diğer faaliyetler ne demek? Yeni bir suç kabul ediliyor. Bunlar yaptırıma bağlanıyor ve suç teşkil ediyor. Bunlar nedir? Dış faaliyetler, iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi bu diğer yararları da devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul ediliyor. Yani bu yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler etki ajanlığının konusu oluyor. Bu muğlak ve hukuki belirlilik içermiyor.”
“Bu yargı paketleri ile yargı bağımsızlığı sağlanmaz”
9. Yargı Paketi’nin ‘korku iklimi’ oluşturduğunu ifade eden Bülbül, sözlerini şöyle tamamladı:
“Etki ajanlığı ve casusluk suçuyla kimler yargılanacak? Bu açıkça korku iklimini oluşturan bir çerçeve. Aşama aşama gidiyor. Dezerformasyon Yasası bir, iki örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç. Yargı 9 Paketi’nde ise özgürlükler, demokrasi ya da adil yargılanma hakkı, hukuk devleti ilkeleri adına yeni bir şeyler getirilmesi beklenirken, yine güvenlikçi, muhalifleri cezalandırmaya yönelik, örgütlü toplumu bir kenara iten ‘etki ajanlığı’ suçu getiriliyor. Böyle şey olamaz. Bu yargı paketleri ile yargı bağımsızlığı sağlanmaz. Yargının tarafsızlığı sağlanmaz. Bu yargı paketleri açıkça bu otoriter rejimin, saray rejiminin geleceğe ilişkin, seçime yönelik, suskun korku iklimi içinde yaşayan, demokrasiden uzak, özgürlük dışında yaşayan bir toplum oluşturulmaya çalışılıyor. Bu kabul edilemez bir olay. Anayasa’ya aykırı düzenlemeler. Biz bu düzenlemelere karşı çıkıyoruz. Biz demokrasi liginde mi, hukuk liginde mi olacak yoksa otoriter liderlerin oluşturduğu demokrasiden uzak ligde mi olacağız? Bunu düşünmek lazım.”