• Özel’den “ayağa kalkma” eleştirilerine yanıt: Bunun toplumda inanılmaz bir karşılığı var
    09 Ekim 2024

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 10 Ekim katliamında yaşamını yitirenler anısına oluşturulan anıtın açılışında yaptığı konuşmada, “9 yıl sonra siz o güçlü yüreklerinizle o kötülükten bir mevzi daha aldınız. Kötülük geriliyor. Biz kötülüğü hep beraber yeneceğiz. Bunu öyle kaba siyasetle, sözde siyasetle değil hissederek yeneceğiz. Hissederek, şuramızda hissederek yeneceğiz. Çünkü onların kötülüğüne karşı ancak ve ancak sizin yüreklerinizin haklı gücü ve onuru onları yenebilir. Biz yanınızdayız. Olmaya devam edeceğiz. Hep yanınızda olduk, bundan sonra da olacağız. Sizden ilham aldık, almaya devam edeceğiz. Sizden güç alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Günü gelince bu kötülüğü bütün mevzilerden söküp atıp, iyilerin iktidarını, onurlu insanların iktidarını, haklıların iktidarını, mağdurların ve mazlumların iktidarını kuracağız. Sonra o kötülerden teker teker hesap soracağız. Ant içiyorum buna. Önünüzde buna ant içiyorum” dedi.
    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD tarafından gerçekleştirilen saldırıda yaşamını yitiren 104 kişi için yapılan anıtın açılışını gerçekleştirdi. Özel, “9 yıl sonra Türkiye’nin siyasi tarihinin, Türkiye tarihinin en acı olaylarından birinin yıldönümünde, yıldönümünden bir gün önce yıllardır beklenen bir anıtın açılışını yapmak üzere buradayız. Siyasette genel bir söyleyiş var. Acı – tatlı günler oluyor. Bizim öyle çok tatlı günlerimiz olmadı. Sayılı mutlu günler oldu ama tarifsiz acılar yaşadık. Şöyle bir gözünüzün önüne getirirseniz, son 10-15-20-30 yılda neler yaşandı diye, gerçekten tarifsiz acılar yaşadık” dedi.

    “Benim kendi aktif siyasi hayatımda Soma faciasıyla birlikte beni en derinden yaralayan, en travmatize eden acılardan bir tanesi şüphesiz 10 Ekim Gar Katliamı” diyen Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “HERKES BİRER BARIŞ GÜVERCİNİYDİ”
    “O gün Manisa’daydım, haberi duydum. Veli Ağbaba ile telefonda konuşma ihtiyacı duydum. O derdini ağlamaktan ve isyan etmekten anlatamaz durumdaydı. İlk bulduğum bir arabayı rica ettim, aldım. Kendim kullanarak, herhalde 4, 5 saat gibi bir sürede buraya geldik. O gün burası, ben 5 saat sonra gelmeme rağmen barut, kan kokusunun herkesin genzini yaktığı, korkunç bir görüntüydü. Ardından üç koca gün adli tıbbın bahçesinde geçirdik ailelerle birlikte. Sonra korkunç, dayanılması çok güç fotoğraflar görmeye başladık. Burada ölenlerin her birisi benim için birbirinden ayıramam, çok değerli. Kimini tanıyordum, kimini tanımıyordum. Bu eylem için KESK, DİSK, TTB, TMMOB’nin temsilcileri partimize çağrıya geldiğinde, 10 Ekim günü saat 10.00’da buluşuyoruz demişlerdi. Bunu yıllarca böyle anacağımız ve 10.04’te 104 kişinin hayatını kaybedecek bir terör saldırısıyla bu hale geleceğimizi hiç düşünmemiştik. Gelenlerin 12’si Malatya’da aynı otobüste geliyor. 9’u gençlik kollarından üyemiz. 9’u ile birebir çekilmiş fotoğrafım dakikalar, saatler, günler içinde çıkmaya başladı. Öyle olunca bir başka taraftan etkileniyorsunuz. Şimdi hepsinin aileleri burada. Biz o günden beri, o gün adli tıptaydık. Sonra evlerinde taziyedeydik, sonra Malatya’da hep beraberdik. Manisa’dan üç hemşerim var. Birisi sendikacı olmak üzere, Saruhanlı ilçemizden. Türkiye’nin dört bir yanından tanıdıklarımız var ama tanıyıp tanımadığımız herkes, birer barış güvercini. Onların hepsi buraya demokrasi, barış demeye geldi. Kardeşlik demeye geldi. Ülkede huzur olsun demeye geldi.”

    “NE KADAR TERÖR ÖRGÜTÜ VARSA HAREKETE GEÇİRİLDİ”
    “Birileri buraya Türkiye’yi karıştırmaya, efendim iktidar seçimi tek başına kazanamamış, bir ara dönem yaşanıyor, o dönemde istikrarsızlık yaratılsın diye ne kadar terör örgütü varsa harekete geçti ve geçirildi. Kokteyl terör dendi, o dendi, bu dendi. Sonuçta Ankara ve Türkiye biraz önce söylediği çok sayıda eylemle ama bunlardan ilki Suruç’ta 33 gencin katledildiği eylemdi. İşaret fişeği seçimlerden iki gün önce Diyarbakır’da mitingde patlayan bomba ile oldu. Ama buraya o görevi yapmaya gelen cani katil tanıdık biriydi. Veli Ağbaba’nın başkanlığında oluşturulan IŞİD’i Araştırma Komisyonu, Adıyaman’a gitmişti, İslam Çay Ocağı diye bir çay ocağında bombacının çay içtiği, bombacının oturup konuştuğu Suruç’taki bombacının arkadaşlarıyla konuştu, o bombacının ne olduğunu inceledi ve Suruç bombacısının kardeşinin IŞİD’de olduğunu, her an yeni bir eyleme katılabileceğini söylediler. Raporda yazdı. O geceyi anlatan herkes Manisa’dan gelen, İzmir, Sinop, Trabzon, Adıyaman’dan, herkes şunu söylüyor, öyle güvenlik önlemleri olur ki normalde her şehrin girişinde durdururlar. Her şehrin girişinde kimlik toplarlar. Her şehrin girişinde GBT bakarlar. Yarım saat sonra salarlar. Biz otobüsleri, o yüzden çok erken çıkardık. Bir baktık hiç durmadan Ankara’ya vardık…”

    “BU CİNAYET AYDINLANDIĞINDA, TÜRKİYE’DE ÇOK ŞEY AYDINLANACAK”
    “O gece Ankara’ya gelen kimseyi durdurmadılar. Suriye’den girip buraya gelene kadar önüne hiçbir engel çıkarılmayan canlı bombaya adeta, sakın resmi polisten bahsettiğimizi sanmayın ama birileri eskort verdiler. Önünü, yolunu açtılar. Geldiler, burada o cinayeti işlediler, işlettiler. Böyle her sene, her zaman, her fırsat söylüyorum. Bu cinayet aydınlandığında, katliam aydınlandığında Türkiye’de çok şey aydınlanacak. Bir dönem değişmeden bu ülkede bu cinayet, katliam aydınlanmayacak. IŞİD mensuplarının kimini salıyorlar, bir daha dolaşsın, bir daha tutuyorlar, kimine müebbet veriyorlar. Ne önemi var? Affedersin, çok kötü bir şey söylemeyeyim ama orada gördüklerine insan, insan demeye utanıyor. Bıraksalar, yarın talimat verseler her birimizin içini açar, kalbini yerler, öyle kalpsiz, vicdansız, öyle vahşi adamlar. Ama o eylemi burada kim yaptırdı, sonuçlarından kim istifade etti? Türkiye’deki bütün terör örgütlerini bir anda kim kanlı eylemler için harekete geçirdi, o mekanizma nasıl işledi, bundan kim istifade etti? Bir dönüp ona bakmak lazım. Bir gün bakacağız.”

    “DİRENEN MEKANİZMA ÇÖZÜLDÜ”
    “Bakın, burası o günkü toplumsal travmaya direnemeyen, o günkü Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince isim verildi, anıt yapılmasına karar verildi. Sonra birden bir sis indi vicdanlara. Ta ki Mansur Bey 2019’da belediye başkanı seçilene kadar. Ta ki belediye meclis grubumuz konuyu hatırlatana kadar. Bu sefer belediye başkanı var. Meclis grubunda bu konular daha rahat konuşuluyor. Ama bin türlü mekanizma devreye girdi, girdi bugüne ertelendi. Bu sefer Ankara yüzde 60 gibi bir oyla iradesini belli edip, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin büyük çoğunlukla ve Mansur Yavaş’a ikinci kez görevi verince, bakın belediyeden yeni bir karara gerek yok ama direnen mekanizma çözüldü. Mansur Başkanın, Ankara milletvekillerimizin, il başkanının, Veli Bey’in, 10 Ekim aileleri derneğinin çabalarıyla, dirayetiyle burası ailelerin rızasıyla, onların seçtiği bir proje ile bu 10 Ekim acısını hatırlatan heykel, anıt nihayet bugün burada açılıyor. Yarın yapabilirdik ama yarının anlamı başka. Yarın açılış günü değil. Yas günü. Yarın yası tutacağımız ve bundan sonra her 10 Ekim’de 10.04’te başına geleceğimiz, kayıplarımızı anacağımız anıtı açıyoruz. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ama esas acılarını unutmayan, acılarını içine gömmeyen, acıları toplum vicdanını diri tutmak için sürekli haykıran ailelere teşekkür ediyorum. Çünkü en güçlü bağ, insanların birbiriyle suçları üzerinden bağlı olduğu bağdır. Bu ülkede birileri birbirine suçları üzerinden göbeklerinden bağlı. O yüzden birileri kavga edemez, birbirinden ayrılamaz, ittifakları birliktelikleri bozulamaz. Suçlar ve kötülükler üzerinden birbirine bağlı olanlar ayrılamazlar. Onlarla birbirlerine acıları ve sevgileri üzerinden bağlı olanlar mücadele edebilir. Normal siyaset bunlarla mücadelede kifayetsiz kalır.”

    “O KÖTÜLÜKTEN BİR MEVZİ DAHA ALDINIZ”
    “Bizi doğru yerde tutan, Gar Katliamındaki, Soma Katliamındaki ailelerin, tren faciasındaki ailelerin, Hendek’teki, Afyon’daki ailelerin, Aladağ’daki ailelerin, nerede bir mağdur varsa o mağdurların, o kayıpların ailelerinin birbirlerinin acıları üzerinden birbirlerine sevgi ve onurla kurdukları bağ, bizi ayakta tutuyor ve tutmaya devam edecek. Kötülük ancak böyle kaybedecek. Kötülük kendi kendine kaybetmiyor. Kötülük karşısındaki iyi insanların cesaretiyle, ferasetiyle, mücadelesiyle kaybediyor. Ben kötülüğün kaybedeceğine inanıyorum. Bugün kötülük mevzisini daha kaybetmiştir. 104 insan hayatını kaybetmiş, onları korumakla mükellef devlet görevini yapmamış. Bir facia ortaya çıkmış. Anmak için anıt yapacaksın, ona direniyor kötülük. 9 yıl sonra siz o güçlü yüreklerinizle o kötülükten bir mevzi daha aldınız. Kötülük geriliyor. Biz kötülüğü hep beraber yeneceğiz. Bunu öyle kaba siyasetle, sözde siyasetle değil hissederek yeneceğiz. Hissederek, şuramızda hissederek yeneceğiz. Çünkü onların kötülüğüne karşı ancak ve ancak sizin yüreklerinizin haklı gücü ve onuru onları yenebilir. Biz yanınızdayız. Olmaya devam edeceğiz. Hep yanınızda olduk, bundan sonra da olacağız. Sizden ilham aldık, almaya devam edeceğiz. Sizden güç alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Günü gelince bu kötülüğü bütün mevzilerden söküp atıp, iyilerin iktidarını, onurlu insanların iktidarını, haklıların iktidarını, mağdurların ve mazlumların iktidarını kuracağız. Sonra o kötülerden teker teker hesap soracağız. Ant içiyorum buna. Önünüzde buna ant içiyorum.”

     “DOKUZ ANKET ORTALAMASINDA ÜÇ PUAN ÖNDEYİZ”
    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis açılışında takındıkları tutumun seçmenin geneli tarafından olumlu karşılandığını vurgulayarak, “Bu parti 47 yıl sonra iktidar oldu ve çok uzun süre, biz normalleşme adımları attıkça da çok ciddi bir farkla birinci parti olma özelliğini korudu. Ben partimin irtifa kaybetmesini istemem. Eylül ayı anketlerinde, dün dokuz anket ortalamasında üç puan öndeyiz” ifadesini kullandı.

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara’da basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, Cumhurbaşkanı TBMM Genel Kurula geldiğinde ayağa kalkılması tutumu ile ilgili bir anket çalışmasına imza attıklarını bildirerek şunları söyledi: “Bir çalışma yaptırdık, o çalışma, yaptığımız tutuma ülke genelinde yüzde 74’lük destek olduğunu, AK Parti, MHP seçmeninde yüzde 90’ın üzerinde, İyi Parti seçmeninde yüzde 80’in üzerinde, CHP seçmeninde yüzde 62’lik bir destek olduğunu, yüzde 38’in kalkmayı onaylıyorum, onaylamıyorum da onaylamıyorum dediğini söylüyor. Ancak aynı ankette bu durumun gerekçesi ifade edildiğinde çünkü çok kötü de servis edildi malum, bu sefer bunu destekleyen CHP’lilerin oranı veya bunu destekliyorum veya Özgür Özel’i destekliyorum diyenlerin oranı yüzde 62’den 72-73’e çıkıyor. Bu benim çok beklediğim bir sonuç çünkü CHP seçmenini üzme peşinde değiliz ama çok da kötü bir sonuç da olabilirdi. Yüzde 50-50 olabilirdi, çoğunluk rahatsız olabilirdi çünkü ayağa kalktığımız kişiyi 22 yıl boyunca ülkeye bunlara yaşatan kişi olarak değerlendirdiğinizde ben de olsam niye kalkıyor diye düşünürüm ama meselenin özü şudur, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı makamı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğu olarak göründüğü için ve çekilen zulümler, acılar, sıkıntılar, şu madencilerin yaşadıkları iktidar medyasında yeterince tartışılmadığı, anlaşılmadığı için ve inanılmaz bir hegemonik, üstten kapsayan bir iktidar medyası kendi seçmeninin duygularını yoğun şekilde manipüle ettiği için CHP, ayağa kalkmadığında, gittiği bir köy kahvesinde AK Parti seçmeni de dışarı çıkıyor ya siz bizi dinlemiyoruz ki biz sizi dinleyelim. Veya siz bize ayağa kalkmıyorsunuz ki biz size ayağa kalkalım diye.”

    “DİNLEYİNCE YÜZDE 73’Ü DESTEKLİYOR”
    “Ben yıllardır bunu sahada tespit eden bir siyasetçiyim. Bu konuda da partiyi yönettiğimiz arkadaşlarımızla da bugün ayağa kalkmayan arkadaşlarla da yani geçmişte birlikte grup başkanvekilliği yaptığımız arkadaşlarımızla da bu zorlukları hep konuştuk. Biz, ayağa kalktığımızda AK Parti sayın Erdoğan’ın şahsına ayağa kalkmak değil, Cumhurbaşkanlığı makamına ve onu seçen seçmenlere saygımızdan ayağa kalktık. Bu kadar net. Bu konuda en ufak bir pişmanlığım yok. Görüyorum ki partinin ilk anda yüzde 62’si doğru yaptın diyor, dinleyince yüzde 73’ü diyor, sokakta diğer seçmenler temas ettikçe daha çoğu diyor.”

    “ERDOĞAN İLE MÜCADELEDE AYAKTAYIZ”
    “Bu şu anlama gelmez, ‘Biz Erdoğan ile ayağa kalktık…’ Anayasa, koalisyon yapmak üzere ayağa kalkmadık. Uzlaşmak üzere ayağa kalkmadık. Erdoğan ile mücadele ediyoruz ve biz Erdoğan ile mücadelede zaten ayaktayız. Miting meydanlarında, işçilerin yanında ayaktayız. Biz, Meclis’in açılış günü, Meclis’in açılışını yapmasına Anayasal görevi gereği gelen ve son seçimlerde en çok oyu alan Cumhurbaşkanı seçilen kişinin seçmenlerine hürmeten ayağa kalktık. Bunun toplumda inanılmaz bir karşılığı var. Efendim kendi partinizde… Evet siyaset o kadar kolay olsaydı, ben CHP’nin Genel Başkanı kalırım, iktidarı değiştiremem. Ben kendim zorluk çekmek, seçimlerden sonra insanları rahat ettirmek istiyorum. Emekliler, 1,5 asgari ücret alsın istiyorum. Asgari ücrete yılda dört kere güncelleme yapılsın istiyorum. Taban fiyat, maliyet artı kar olsun istiyorum. Esnaf kredileri dünyanın en düşük faizli kredileri olsun istiyorum. Bunun için şimdi güçlük çekmek gerekiyor. Siyaset arkadaşlarımın ve partimdeki üyelerimin, televizyonların, gazetelerin bazı çarpıtıcı haberlerinden, etkilenen, üzülen beni sevenlerin gönlünü kazanmakla meşgul olmam gerekiyor. Ama ben bunu yapmazsam bu partiyi büyütemem.”

    “DOKUZ ANKETİN ORTALAMASINDA BİRİNCİYİZ”
    “Bu parti 47 yıl sonra iktidar oldu ve çok uzun süre, normalleşme adımları attıkça da çok ciddi bir farkla birinci parti olma özelliğini korudu. Kendi içimizde belli tartışmalara yoğunlaşıp, normalleşme eleştirileri CHP seçmeninde değil ama AKP, MHP, İYİ Parti seçmeninde partiye irtifa kaybettiriyor. Ben partimin irtifa kaybetmesini istemem. Eylül ayı anketlerinde, dün dokuz anket ortalamasında üç puan öndeyiz. Niye altı puan önde olmayalım? Bizim yaptırdığımız ankette daha önce 4,5 puan öndeyken, 3,5 puan öndeyiz, 3 puan öndeyiz. Niye 5,5 puan olmayalım? Biz bu iktidarı değiştirmek istiyoruz. İktidara yakın şirketlerin birinde 7 puan gerideyiz, birinde çok küçük bir farkla öndeyiz. Niye iktidara yakın şirketlerin dahi geçen ay 1,5 puan da olsa bizi önde gösteriyor pozisyonunu muhafaza etmeyelim? O yüzden kimsenin yaptığını ve ettiğini unutmuyoruz. Ne Erdoğan ile anayasa yapmaya, ne Erdoğan ile uzlaşmaya. En sert muhalefeti yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Zaten bugüne kadar yapılmamış mitingleri, muhalefeti yapıp da sonra Meclis’te 26 milyon oy almış Cumhurbaşkanı geldiğinde seçmene hürmeten ayağa kalkıp alkış yapmamışız, bir şey yapmamışız. Ne kaybediyoruz? Kaybediyorsak ben kaybediyorum, bedeli ben ödeyeceğim. Hesabı ben vereceğim. Bundan fırsat arkadan saldıran birileri olursa da onlar da saldıracak arkadaşlar. Bu partinin birinci ve ikinci genel başkanının, üçüncü genel başkanının ne riskler aldığını, nelerle karşı karşıya geldiğini herkes biliyor. Kolay bir işe soyunmadık. Ben yaşananların anket sonuçlarının doğru irdelendiği takdirde CHP’ye fevkalade alan açan noktada olduğunu görüyorum. Yine de bu mevzulardan dolayı gönlü kırılmış, üzülmüş kim varsa hakkını helal etsin. Ben Özgür Özel olarak bütün sorumluluğa sahibim. Kendilerini de seviyorum. Onları hiç kandırmadım. Hiçbir zaman da kandırmam. İçleri rahat olsun.”

    “BİZ DERDİMİZİ MAKUL ÇOĞUNLUĞA ANLATMIŞIZ”
    “Ben kişisel olarak bu attığımız adımın yanlış olduğunu düşünsem, örgütümün yüzde 80’ni buna itiraz ediyor olsa şapkayı önümüze koyar bir daha düşünürüz. Partinin ankette, inanmayan kendi yaptırsın, ilk anda yüzde 62’si destekliyor. Çünkü o köydeki AKP’li, MHP’li, kahvedeki İYİ Partli’nin hissiyatını, Saadetlinin, DEVA’lının hissiyatını biliyor. Açıklamadan sonra yüzde 72’si destekliyor. Biz derdimizi makul çoğunluğa anlatmışız. Hele hele iktidara oy verenlere bu kadar iyi bir iletişim kurabildiysek, şimdi onlar biz ne diyoruz diye dinlediklerinde 26 bin lira olması gereken asgari ücreti duyacaklar, sendikal özgürlükleri duyacaklar, 1,5 asgari ücret diyoruz emekli maaşının 26 bin lira olması gerektiğini duyacaklar. En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira değil, asgari ücrete çalışacağız, 30 mu olur, 32 mi olur? O talebi duyacaklar. Bizim yaptığımız çiftçi mitinglerini duyacaklar. Yeter ki kulaklarını bize açsınlar. Bu çok önemli bir gelişme.”

    “ANIT YAPILSIN DİYE ÇOK MÜCADELE ETTİK”
    Özel 10 Ekim anıtı açılışına aileler ile heykeltıraş ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın katılmaması hakkındaki soruya, “Ben 10 Ekim Barış Derneği’nin tüm üyeleriyle yakın ilişki içindeyim. Bugün de açılışı gözyaşları içinde birlikte yaptık pek çoğuyla. Bu tansiyon nereden niye yükselmiş, gerçekten bilmiyorum. Tuncer Bey’in gelmesini de arzu ederdim. Yarın anma var. Biz şunu yapmak istemedik, anma günü gidip orada bir tören yapıp da yani yas ile açılışı birbirine karıştırmayalım dedik. Dernek de bunu kabul etmişti. Biz dedik ki Ankara Büyükşehir Belediyesi bir kamu kurumu. O bir açılış yapıyor. Bu bir belediye etkinliği. Bunu bütün siyasi partilerin, yani iki siyasi parti de yok. Yarın göreceksiniz 9-10 siyasi parti gelecek. Bazı siyasi partilerin konuşup, bazılarının konuşmadığı bir yer yapamayız. Bütün siyasi partilerin konuştuğu bir yer yapmaya da imkan yok. Onun için de kendilerine şu önerilmiş, dernek adına bir kişi ve Mansur Yavaş. Ama işte siyasi partiler konuşmazsa biz olmayız gibi bir iletişimsizlik olmuş. Keşke olsalardı, keşke konuşsalardı. Aramızda hiçbir sorun yok. Ben 10 Ekim Derneği’ni mutat aralıklarla kabul ediyorum. Anıt yapılsın diye çok mücadele ettik. Herhalde onlara sorsanız benden razıdırlar. Tuncer Beyle de hiçbir sorunumuz yok. Olmaması da lazım. Yarın da bütün siyasi partiler anmada hep birlikte olunacak. Orada herhangi bir sorunumuz yok” ifadesini kullandı.

    İlgili Haberler

    ÇOK OKUNANLAR