Ayhan Bora Kaplan’dan rüşvet aldıkları iddiasıyla yargılanan dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Alp Arslan, eski Ankara Asayiş Şube Müdürü Oben Özay, Başkomiser Ercan Karagöz ve polis Serdar Coşkun’a hakkında mal varlığına yönelik uygulanan ihtiyati tedbir kararlarına devam kararı verilirken, duruşma 20 Aralık 2024 tarihine ertelendi.
Ankara Emniyeti’nde dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Alp Arslan, eski Ankara Asayiş Şube Müdürü Oben Özay, Başkomiser Ercan Karagöz ve polis Serdar Coşkun’un Ayhan Bora Kaplan’a rüşvet verdiği iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması, Ankara 33’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya tutuksuz sanıklar Ercan Karagöz, Alp Arslan, Oben Özay ve Serdar Coşkun katılırken bu dosya kapsamında tutuksuz yargılanan ama hakkında silahlı suç örgütü kurduğuna yönelik açılan davada tutuklu yargılanan Ayhan Bora Kaplan duruşmaya, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya katılacağı gerekçesiyle mazeret sundu.
Alp Arslan, Ayhan Bora Kaplan’a (ABK) 250 bin dolarlık 7 adet Rolex saat aldırdığı gerekçesiyle rüşvetten yargılanırken, Oben Özay, Ercan Karagöz ve Serdar Coşkun da “mali profili ile uyumsuz şekilde banka hesaplarına yüksek tutarlarda para yatırıldığı” tespiti gerekçesiyle “mal bildirimine aykırılık”tan yargılanıyor. Duruşmada ilk olarak savunma yapan Alp Arslan, “İddianamenin 6. sayfasında banka hesaplarında çeşitli işlem göndermiş, suçlulara para transferi olduğu ifade edilmiştir. Para transferi olmuş bu kişilerin neredeyse tamamı arkadaşım ya da akrabalık bağım olan insanlardır” dedi.
“Bütün mal varlığım 7 milyona TL’ye yakın bir miktar”
Arslan şu savunmayı yaptı:
“Mali analiz raporunun 8. sayfasında; eşim ile 2011 yılında evin satışıyla ilgili bir tebrik kararı verdik. Bu evi alırken eşim 10 yıl, ben 5 yıl kredi çektim. Tamamını krediyle aldık bu evin. 7-8 yıl bu evi kullandık. Sonra kızım büyüdü, bir odaya ihtiyacımız vardı. Ev 2+1’di. 3+1 ev bulduk ve oturduğumuz evi satılığa çıkardık. Eşim üzerine bu evi satın aldık. MASAK, T.K’nın bu evi aldığında neden paranın eşime yatmadığını şüpheli görmüş. Y.K.’ya yatmış bu para. Y.K. da emekli polis memuru. Beraber çalışıyorduk. Eşimin ayağı protez olduğu için bu işlere koştursun diye vekalet verdik. Para onun hesabına yattı. Parayı da daha sonra elden verdik. Satış belgesinde bu detay kaydedildi. Bu olaydan 8 sene sonra, hala aynı evde oturuyorum, bilmediğimiz bir sebeple S.K. kendi evini başkasına devretmiş. Ticari işlerini bilmiyorum, iş adamlığı vardır.”
Mali analizin 16. Sayfasında adıma iki tane taşıt bulunduğu kaydedilmiş. Mal beyanında bulunduğum ama param yetmediği için alamadığım kooperatif, şüpheli bulunan şey, toplamda da 1 milyon 743 bin lira yatırım hesabında bulunan param. Bütün mal beyanımız bu şekilde. Bunların tamamını topladığımızda da 7 milyona yakın bir miktar çıkıyor. 24 yıllık kamu görevlisi olan ve benim eşimin bütün mal varlığı bundan ibarettir. Bu durum MASAK raporu tarafından ‘mal varlığı edinmenin mali profile uygun olamayabileceği’ ifadeleri şüpheli bulunmuştur.
“Hayatımda mal beyanını hiç atlamadım”
“Hayatımda mal beyanını hiç atlamadım. Mal varlığımı gizlemediğim, aksine mal beyanında bulunduğum yasal olarak ortaya çıkacaktır. Söz konusu raporun düzenlenme amacı hakkımda ihbarda bulunan birkaç kişinin söylemi üzerine olmuştur. İfadede bulunan birkaç kişi bu ifadelerini baskı altında alındığını, bizleri tanımadıklarını belirtmiştir. Bunları da ekte sunacağım efendim. Ayrıca bulunduğum birim olarak kişilerin kin tutması da normaldir. Baktığında ben 7 yıl adli birimlerde çalıştığım için bu tür iddialar olacaktır. Biz de bunlara yanıt vereceğiz. Meslek hayatım boyunca ne kendime ne aileme haksızlık etmedim, herhangi bir haksız menfaat sağlamadım.”
“Arabamı satıp eşime ve bana iki ayrı araba aldım, üstüne kredi çektim”
Arslan’ın savunmasının ardından Oben Özay’ın savunmasına geçildi. “Yapılan tüm incelemelerde de belirtmiştim ki mal varlığım; bir tane oturduğumuz evim, eşim adına kayıtlı 2015 model BMW markalı araç, 2013 yılında gönderdiğim 600 bin TL nakit paradan ibarettir.” diyen Özay’ın şu savunmayı yaptı:
“Başlık başlık gitmek istiyorum. F.A. konusunu anlatayım ilk olarak. F.A, ben Başbakanlık Daire Koruma Başkanlığı’nda görev yaparken tanıdığım, yaklaşık 10 süreyi aşkın süredir tanıdığım; kardeşlik, dostluk safhasına gelmiş ilişkim olduğu, Boğaziçi Savunma Sanayi isimli şirketin sahibidir. MASAK raporundan da anlaşılacağı üzere maaş hesabıma ve borsa işi ile uğraştığım için açtığım maaşımı aldığım Vakıfbank’taki iki hesabıma 570 bin lira para gönderdiği doğrudur. Bunun 170 bin TL’si silah karşılığı, diğer kalan 400 bin lira para da 2019-2023 senesi arasında, mühendislik okuyan ikiz oğullarım adına kullandığım para. F.A. aramızdaki dostluk ilişkisine bağlı bu 400 bin lirayı aralıklarla göndermiştir, çocuklarımın eğitim hayatlarına destek vermek amacıyla. Görev yaptığım süre içerisinde Fatih’in şüpheli ya da müşteki sıfatı bulunmamaktadır. Benim ‘kardeşim’ diye hitap ettiğim, tek sıfatı bu olan iş insanıdır. Aramızda kesinlikle ticari bir iş birliği ve bana fayda sağlama gibi bir durumu yoktur. Çünkü o savunma sanayiinde ben de Asayiş Şube Müdürü’yüm. Biz 10 seneyi aşkın süredir tanışıyoruz. Ben onun ailesini o da benim ailemi tanır. MASAK raporunda eşimin çalışmıyor olmasına rağmen lüks araca bindiği kaydedilmiş. 2023 yılı Ağustos ayında ben Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı iken hiç hesapta yokken Zonguldak iline tayinim çıktı. Benim Zonguldak’a gidip gelme nedenimden dolayı burada kalacak olan eşim ve çocuklarımın arabaya ihtiyaçları oldu. 2023’ün Ağustos ayında 2018 model aracımı 1 milyon 325 bin liraya sattım. Aynı saatlerde 2015 model BMW araç kendime de 2013 model Toyota araç aldım. Param yetmedi ikisine birden 100 bin lira kredi çektim üstünü tamamlamak için.
“Babam şüpheli oldu”
2021 yılında Gölbaşı’nda tarla vasfında imar affı çıkar düşüncesiyle bir arsa almıştım 45 bin TL’ye. 2023 yılında depremin ardından bu imar affının artık mümkün olmayacağının konuşulmasının ardından 120 bin TL’ye bu tarlayı sattık. 2020 senesinden beri borsa oynamaya ve öğrenmeye çalışıyorum. 2022 yılında 600 bin TL maaş hesabıma bağlı olan hesabım yerine ara yüzü daha kolay olan ve daha az komisyon kesen Tacirler’den hesap açtım. 360 bin TL’si zaten var olan paramdı. Geri kalan kısmını da birikimlerinden aralıklarla 600 bin TL’ye tamamladım. Babam da 800 bin TL gönderdi. 1 milyon 400 bin TL ile biz 2023 yılının Mayıs ayında borsa oynamaya başladık. 2023 yılının Temmuz ayından Kasım ayına kadar da 715 bin TL borsadan para kazandık. Ama MASAK raporunda bakiyemin 2 milyon TL’ye ulaştığı ibaresi var. Benim bakiyem kesinlikle 2 milyon TL’ye ulaşmamıştır. Çünkü 60 bin kazandım çektim, 35 bin TL kazandım çektim…
Babam hali hazırda 70 yaşında KOAH hastasıdır. Hastalığından önce emekli olduğu şirkette zaman zaman çalışmaya devam eden birisidir. Annem Türkiye Emekliler Genel Merkezi’nden emeklidir, 2017 yılından beri de hala orada çalışmaya devam etmektedir. Babam bir Rus doğalgaz firmasının misafir ilişkileri, ön muhasebe gibi konularda görev yapmaktadır. Bu sırada dolar üzerinden 2019 yılına kadar maaş aldı babam. MASAK raporunda bir para var ancak bunun nereden geldiğine dair bizim sahip olduğumuz belgelere yer verilmemiş. 2014 yılında babamların Batıkent’te ve Ostim’de olmak üzere iki evleri vardı. Ortanca kardeşimin sıkıntıları nedeniyle bu evi sattılar, ihtiyaçlarını karşıladılar. Geri kalan kısmını da yastık altı denilen altına çevirmek suretiyle birikim yaptı. Ama babam bu yüzden şüpheli olarak yer aldı.
“Altı buçuk sene boyunca lojmanda ikamet ettim, birikim yaptım”
Genel mali durumla ilgili Sayın Başkanım ben 2001 yılında Polis Akademisi’nden mezun oldum. Sırasıyla Asayiş Şube Müdürlüğü, Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı, Van’da Asayiş ve Terör Müdürlüğü, Ankara’da Terör Şube Müdür Yardımcılığı ve Terör Şube Müdürlüğü ve Asayişten Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundum. 2007 yılında Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı’na geçtim, o zaman Sayın Cumhurbaşkanımız başbakandı. Ekip amirlerinde bir tanesiydim ve resmi görevli olarak 35’ten fazla göreve gittim. Bu yurtdışına gittiğimizde aldığımız harcırahlara ise hemen hemen hiç dokunmadım çünkü resmi görevli olduğumuz için masrafların hiçbirini biz vermedik. Ayrıca ben 6,5 sene boyunca lojmanda ikamet ettim. Benim o zaman dolar üzerinden aldığım harcırahlar, kira ödemiyor oluşumdan dolayı mal varlığı edindim.
“Tüm bunların belgesini de dosyaya sunacağım”
2010 yılından beri zaten bir evim var ve ben krediyle aldım bu evi kiralayarak da kendi kendini ödettirdim. Sonra bunu sattım ve Dikmen’den bir ev aldım. Van’dayken onun kredisi bitti. Onu sattım ve Öveçler’den bir ev aldım. Öveçler’de ev aldığımda ben Van’dan yeni gelmiştim. Sonra oradaki evi satarak da şu anki oturduğumuz evi aldık. Bunların hepsinde de mal beyanında bulundum. 2018 senesinde İstanbul’da TOKİ dairesi sattığıma dair bir tapu senedi var. Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı’nda çalıştığım sırada 2014 yılında bize bir hak tanındı ve ben de bunu değerlendirip TOKİ’den ev aldım. 2018 senesinde de 2015 yılından beri tanıdığım, aile dostum olan bir arkadaşıma sattım. O zamanki altın kuruyla bu ev benim can simidimdi. Yaklaşık 390 bin liralık altın yaptırdım ben de. 2018 ile 2024 arasındaki altın kur oranı 17 kat değerlendi ve ben de bu yüzden şu an oturduğum evi üstünü para koyarak alabildim. Tüm bunların belgesini de dosyaya sunacağım.”
Serdar Coşgun: “30 yıllık çalışmamın kazancı budur”
2017 yılında, şu an oturduğu evin tamamını çektiği 245 bin lira değerindeki kredi ile satın aldığı iddiasında bulunan Serdar Coşgun da şöyle konuştu:
“Meslek hayatımın yüzde 80’ini yurtdışında geçirdim. Çalıştığım firmalardan alacağım paraları o yurt dışındaki limitten aldım, buradaki ofisimin kirasını, elemanlarının paralarını, birtakım giderlerini yatırdım. Kalan paralardan da kredi taksitleri kendi hesabımdan ona gönderdim ve gönderirken de başka hesaplarla karışmasın diye oraya benim gönderdiğim belli olsun diye ‘Serdar’ açıklamalarıyla gönderdim. Bunun MASAK raporuna neden eklendiğini anlayamadım. Bu iddiaların da hiçbirini kabul etmiyorum. Benim malım bir evim, o da taksitle alınmıştır ve bir tane de şirket ortaklığım vardır. Bu dosyayla ilgili de şunu söylemek istiyorum. 30 yıllık çalışmamın kazancı budur.”
Gizli tanık Serdar Sertçelik’in ifadeleriyle soruşturmaya dahil edildiğini iddia eden Ercan karagöz ise “Serteçelik’in de ifadelerini nasıl verdiğini basında gördük ve Ayhan Bora Kaplan ile aynı mahkemede de yargılanıyorlar” dedi.
Duruşmada ara kararını açıklayan Mahkeme Başkanı, sanıklar hakkında mal varlığına yönelik uygulanan ihtiyati tedbir kararlarına devam kararını verirken, duruşmayı da 20 Aralık 2024 tarihine, saat 09.30’a erteledi.