Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara’da gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Malatya Merkezli 5.9 şiddetindeki deprem hakkında konuşan Özel, “Değerli basın mensupları, ben kürsüdeyken Malatya’dan 5.9 şiddetinde bir deprem haberi geldi. Tabii çok kaygı verici bir haber. Şimdi öğrendim ben de. Mansur Başkanımız şu ana kadar olumsuz bir bilgi ulaşmadığını söyledi. Ümit ediyoruz hiç can kaybı olmaksızın ki hiç kimsede bir yaralama yaşanmaksızın ve bu kadar acının üstüne yeni acılar olmaksızın bu depremi atlatmış olmayı ümit ediyoruz. Ben de hızlı bir şekilde bilgi almaya çalışacağım hem milletvekilimizden, il başkanımızdan hem de mülki idare amirlerimizden. Bir kez daha Malatya’ya ve depremin hissedildiği her yere geçmiş olsun diyorum. Oradaki vatandaşlarımıza” dedi.
“İŞÇİLERİN EMEĞİ SÖMÜRÜLÜYOR”
Genel Başkan Özgür Özel, dün gece yarısı gözaltına alınan Fernas işçileri hakkındaki soruya, “Genel Başkan Yardımcımız ve üç milletvekilimiz gece boyunca Fernas işçilerinin yanındaydı, emniyette. Maalesef akıl almaz bir durum. Yani bu işçiler sadece haklarını istiyorlar, buradan dün söyledim ama sesim ulaşmadıysa Sayın Erdoğan’a bir daha sesleniyorum. Farkında mısınız? Bir milletvekiliniz, Batman milletvekiliniz, herkesin kabul ettiği ve herkesin bildiği bir şekilde, maden işçilerini çok fazla çalıştırıp onların hak ettiği fazla mesailerini ödemiyor, hafta tatillerini yaptırmıyor, yaptırmadığı hafta tatillerinin parasını da ödemiyor ve bu işçilerin emeğini sömürüyor, büyük bir haksızlık yapıyor. Buna karşı eylem yaptılar duymadınız. Yola çıktılar, yürüdüler, engel oldunuz, o engelleri aştılar Ankara’ya kadar yanına layık yürüdüler. Ankara’da günlerdir buradalar, 48 gündür eylem yapıyorlar, canlarına tak etti, seslerini duyuramadılar, bakanlarınız görüşmüyor ve milletvekilini sizi kandırıyor, kul hakkı yiyor ve herkese de diyor ki, ‘Sayın Erdoğan’ın haberi var.’ O işçiler, bir lokma yemeden, bir yudum su içmeden 36 saat açlık grevi yaptılar, geldiniz onları topladınız. Şimdi de kaldıkları parkı kapatıyorsunuz. Niye? Görülmesin diye. Yahu insanlar canını ortaya koymuş artık, yalınayak yürümekten, bir çıkın da bir 50 metre yalınayak yürüyün bakalım, nasıl bir şey o? Bu madenci nasıl bir çilenin, insanın nasıl bir zulme muhatap olduğunu anlamak için ‘Bu insan niye yalınayak yürür?’ diye bir düşünün bakalım. Açlık grevi nedir ya? Açlık grevi yaptıklarına göre, ‘Gerçekten bu çocuklar bu kadar dertli mi?’ diye hiç aklınıza gelmiyor mu? Bu çocuklar hem çok dertli hem çok haklılar. Eninde sonunda kazanacaklar. Ama bu inadınızı bir kez daha hatırlatayım. Geçen sefer Süleyman Soylu vardı, Bağımsız Maden-İş’in emekçileri geldiler, Ankara’ya gelirken, sonunda durdurdu, günlerce sokmadı Ankara’ya. Bayram geldi, dört gün uykusuz bir benzin istasyonunda, Süleyman Soylu’nun beklettiği işçiler, uykusuz uykusuz geri giderken Soma’ya 15 kilometre kala arabaları takla attı ve ikisi hayatını kaybetti. Ali Faik İnter ve Tahir Çetin. O işçiler bu inat yüzünden öldü. Sendika aynı sendika, bu sefer bir başka madendeki işçilerin haklarını arıyor ve siz o sefer o iki kişi ölünce o işçilerin hakkını vermiştiniz. Şimdi kaç kişinin ölmesi gerekir? Lütfen birazcık vicdan sahibi olun, biraz insafa gelin. Artık bu Fernas‘ın sahibi milletvekilinizin yalanlarına değil de bu kadar çoluğunu çocuğunu bırakmış 45 gündür Ankara’da yalınayak dolaşan şu insanlara bir kulak verin. Bunun dışında artık söyleyecek bir şey bulamıyorum, utanç duyuyorum” yanıtını verdi.
“Genel Başkan Özgür Özel, iktidarın “savunma sanayiine destek” adı altında vatandaştan toplamak istediği paralara ilişkin düzenlemenin yeni yıla kadar ertelenmesi hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
“ÇOK LAZIMSA ZENGİNLERDEN ALIN”
“Suçüstü oldu iktidar. Hem dezenformasyonları suçüstü oldu. Hem oyun planları suçüstü oldu hem de vatandaştan ‘İsrail saldıracak tehlike büyük. Her an füze gelebilir. Havaya bak’ deyip cebinden yankesicilikle para çalıştılar. İyi ki iyi ki 1 Ekim’de Erdoğan bunu meclis kürsüsünde söyleyince, gel hemen anlat dedik. İyi ki gizli oturum talep ettik. İyi ki gizli oturumda hiçbir şey söylemediklerini bütün meclis biliyor. Bütün Türkiye biliyor. Söylediklerini açıklamıyoruz. On yıl gizli. Söylemedikleri şu Erdoğan’ın dediği tehlikeye işaret eden hiçbir somut veri yok. Demek ki neymiş? Milleti ürkütüp, korkutup milletin açlık, yoksulluk, sefalet, işsizlik içindeki milletin bunlardan yakınması yerine daha büyük korkulara gark olmasını istemişler. İsrail saldıracak, açlığını unut. İşsizliğini unut. Bununla da yetinmemişler. ‘Hadi biraz para ver. İsrail’e karşı savunma sanayisini güçlendirelim.’ Savunma sanayine 180 milyar para aktarıldı geçen sene. Helali hoş olsun. Biz savunma sanayinin güçlenmesine de karşı değiliz. Oradaki yatırımlara da karşı değiliz. Ama dün de söyledim. Türkiye’nin en karlı bankaları dururken parayı o bankanın kredi kartından nakit avans çekmeye muhtaç, o kredi kartıyla geçinmeye muhtaç insanların cebine el atmayın. Çok lazımsa bankalardan alın. Çok lazımsa zenginlerden alın. Neden gariban vatandaşın peşine koşuyorsunuz dedik. Her bir beyannameden 600 lira alacak. Beyanname vermeyen vatandaş mı var? Yetmiş milyar para toplayacak oradan. Buna isyan ettik. Vallahi de billahi de suçüstü yakalandılar. Bir korku yaratıp dikkati dağıtıp vatandaşın kendilerine tepkisini azaltıp akşamları televizyonda İsrail – Türkiye savaşı, o uçak oradan mı vurur? Bu füzenin menzili kaç derken milletin cebinden kapkaç yapmaya… Füzenin menzili kaçtı diyenin cebinden kapkaç yapmaya kalkarken suçüstü yakaladık onları. Ve geri çekildi bütçe sonrasına kaldı. Niye kaldı? E zaten bütçede savunma sanayi bütçesi görüşülecek. Orada teklifimiz şu. Açığınız ne kadar beyler? Eksiğiniz ne kadar? Dediklerine göre 70 milyar diyorlar. Bize yüzün üzerinde bir para toplayacaktı. Yetmiş milyarı koyun bütçeye alın parayı. Bu ülkenin bu kadar büyük tehlikeler de varken anlattığınıza göre. Savunma Sanayi Fonunun 180 milyar değil 250 milyara ihtiyacı varsa elinizi tutan mı var? Ben bu iktidarın bütçesine oy vermem. Hatırları için o kaleme ben de oy vereyim. Yeter ki milletin sırtından düşsünler ya. Yeter artık. Yani bu kadar da insanların duygularıyla oynayıp, bu kadar da olmadık şeylere tenezzül edilmez. Hakikaten bu tenezzül meselesi, bir daha da gelmez o. Bütçede ne istiyorlarsa koysunlar, bütçeden alsınlar parayı. Hiç olmazsa bütçe, biraz daha adil bir şey. O bütçede de anlatacağız. Zenginden çok alın yoksulu bırakın diyoruz ya. Doğru düzgün bir bütçe yapsınlar. Halkçı bir bütçe yapsınlar. Ne istiyorlarsa alsınlar. Ne ihtiyacı varsa savunma sanayinin. Biz ne savunma sanayine karşı çıkarız, ne desteklenmesine. Ama gariban vatandaşın yakasından düşsünler artık.”
“BİR ŞEY DUYULACAKSA BENİM AĞZIMDAN DUYULACAK”
Özel, Devlet Bahçeli’nin PKK’nın silah bırakmasına yönelik bir çağrıda bulunulması talebi hakkındaki soruya ise “Ben dün grup konuşmamda, Sayın Bahçeli’yle ilgili de DEM Partinin Sayın Eş Genel Başkanının açıklamalarıyla ilgili de süreçle ilgili de partimizin hattını net olarak ortaya koydum. Söyleyeceğim şudur. Bu konuda bir şey duyulacaksa benim ağzımdan duyulacak. Yeni bir şey duyulacaksa da önümüzdeki hafta Diyarbakır’la başlayıp Van’la bitireceğimiz, altı günde altı ile gideceğimiz seyahatte duyulacak. Dünkü açıklamalarım bütün bu sorulara cevap verecek niteliktedir. Teşekkür ediyorum” yanıtını verdi.