DEM Parti Grup toplantısını Mardin Belediyesi önünde yaptı. Burada konuşan DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Esenyurt’ta da gördüğümüz gibi kayyımcı zihniyet, Türkiye’de seçimleri lağvediyor” dedi. DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan ise “Ne yapmış Devrim Demir ile Ahmet Türk? Ömrünü bu ülkenin barışına adamış, Türkiye’nin akil insanlarından birisi daha dün Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte iki Kürt aileyi barıştıran birisine üç gün sonra ‘terörist’ diyorsunuz. Yazıklar olsun. Kimse bu terör yalanınıza inanmıyor. Ahmet Türk’ten örgüt yöneticisi çıkaramazsınız” ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanlığı, DEM Parti yönetimindeki Mardin Büyükşehir, Batman ve Halfeti belediye başkanlarını görevden alması ve yerine kayyum atamasına ilişkin tepkiler devam ediyor. Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün görevden alınmasına, Kobani davasında 10 yıl hapis cezası alması ve hakkında devam eden dava ve soruşturmalar gerekçe gösterildi. Son olarak üç belediye başkanının görevden alınmasıyla birlikte 31 Mart yerel seçimlerinden bu yana yerine kayyum atanan belediye sayısı beşe çıktı.
Mardin Belediyesi’nin önü kayyum atamalarının ikinci gününde de hareketliydi. DEM Parti, TBMM Grup toplantısını Mardin Belediyesi’nin önünde yapma kararı verirken polisler ise grup toplantısının belediye önünde yapılmasına engellemek istedi. Bunun üzerine toplantı belediyenin ilerisindeki boş bir alanda yapıldı.
Grup toplantısına, DEM Parti Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Ahmet Türk, DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ve milletvekillerinin yanı sıra sivil toplum kuruluşları ve sendika temsilcileri de katıldı.
Mardin halkı da Mardin Büyükşehir Belediyesine üçüncü defa kayyum atanmasını protesto için belediye önünde toplandı. Vatandaşlar, “AKP istifa”, “Kayyum istifa” sloganları attı. Mardinliler, “Kayyum irade gaspıdır”, “Kadınlar gaspa izin vermeyecek” yazılı Türkçe ve Kürtçe dövizler taşıdı. Grup toplantısında ilk olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuştu.
“Sizin üzerinizden darbenin elini çekmeyeceğiz’ mesajını bizlere vermiş oluyorlar”
Hatimoğulları, şunları söyledi:
“Biliyoruz ki Mardin halkı seçimlerde nasıl parttisine sahip çıktıysa her şeye rağmen, kayyım zihniyetine rağmen, kayyımcı seçmenlere rağmen bunu başardıysa biz bu kayyım darbesini Halfeti’den Batman’dan Esenyurt’tan geri püskürteceğiz, buna inanıyoruz. Türkiye’de 2015 yılından bu yana demokratik siyasette kesintisiz bir darbe süreci yaşandı. 4 Kasım 2016 darbesinde HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüsekdağ ve Selahattin Demirtaş gözaltına alındı ve tarihte bir siyasi darbeye daha imza attı bu iktidar o dönemde. Bu anlayış bizlere Kenan Evrenleri, Tahsin Yalçınkayaları, 28 Şubat generallerini hatırlatmaktadır. Kenan Evren yaşasaydı, ‘Bu iktidar bizden daha güzel darbe yaptı’ derdi. Bu iktidar askeri vesayet rejimine karşı bizler iktidara geliyoruz’ dediler ama kendileri saray vesayeti, yargı vesayeti, polis ve kolluk kuvveti vesayeti yarattılar ve 12 Eylül darbecilerin, 28 Şubat darbecilerini asla aratmamaktadır. 4 Kasım 2024’te üç belediyemize kayyım atandı. Özellikle bugüne denk getirmeleri, ‘sizin üzerinizden darbenin elini çekmeyeceğiz’ mesajını bizlere vermiş oluyorlar.
Yerine kayyım atadığınız sevgili Ahmet Türk abimiz ne zaman mücadeleden geri durdu size sorarım. Kadın mücadelesinden yoğrularak gelen, Devrim Demir Eş başkanımız mücadeleden ne zaman geri durdu sizlere sorarım. Bu kayyımın amacı nedir? Seçme ve seçilme hakkını yurttaşın elinden almaktır. Bu kayyımın amacı Kürt’e, ‘sen seçilemezsin, seçemezsin’ demektedir. Kayyım demek demokrasiye darbe vurmak demektir. Kayyım demek anayasayı ayaklar altına almak demektir. Kayyım demek, eğer bana biat etmezsen başka bir siyasi partidensen ‘ben sana kayyım atarım diyerek Esenyurt’a da kayyım atarım’ demektir. Kayyım demek, çözüm iradesini tanımadığı kadar, Esenyurt’ta olduğu gibi Türk’ün de, Ermeni’ninde, Terekeme’nin de bu ülkede yaşayan farklı halkların ve inançların iradesini tanımamak demektir.
“Seçimi ortadan kaldırmak istiyorlar”
Bizler, bu rejimin faşist bir rejim olduğunu boşuna söylemedik. Bu rejim seçme ve seçilme hakkımızı gasp ederek aslında yerel ölçekte belediye başkanlığı sistemini ortadan kaldırmak istiyor. Atanmış valilerle, kayyımlarla, kaymakamlarla seçimi ortadan kaldırmak istiyorlar. Öyle bir rejimi yasallaştırmak istiyorlar. Yani halkın iradesi tecelli etmesin halk yerelde kendini yönetmesin istiyorlar. Bütün halklarına buradan sesleniyorum, bu kayyımcı rejim anlayışı sanmayın ki sadece Kürtlere zarar veriyor. Sanmayın kli sadece DEM Parti’ye zarar veriyor. Esenyurt’ta da gördüğümüz gibi kayyımcı zihniyet, Türkiye’de seçimleri lağvediyor, seçimleri ortadan kaldırıyor. Biz bütün bunlara karşı, bu kayyımcı rejime karşı bizlere Türkiyelilik eğitimi vermeye çalışan bu kayyımcı anlayışa karşı biz kayyım atamalarıyla bir kez daha şunu gösterdiklerini ifade ediyoruz. AKP- MHP Türkiye Partisi değildir. AKP-MHP yandaş partisidir. AKP-MHP kendisi dışındaki bütün partileri, muhalefeti yok saymaktadır. Türkiyelileşmenin önündeki en büyük engel AKP-MHP ittifakının ta kendisidir. Bu böyle biline. Muhalefetin bir kesimi şu tartışmayı yürütüyor. DEM Parti ile demlenme meselesi. Ben Böyle konuşanlara, böyle düşünenlere soruyorum. Sizler işçinin, emekçinin, yoksulun hakkını savunduğunuz zaman, birileri size müdahale ediyor mu? Ediyor. AKP-MHP iktidarına en ufak bir eleştiri yaptığınızda sizlere müdahele ediliyor mu, ediliyor. ‘Açım yoksulum’ diyen vatandaşa terörist yaftası vuruluyor mu evet vuruluyor. İşte muhalefetimiz, işçinin emekçinin yoksulun kadının ve toplumsal çürümüşlüğün, demokrasinin derdiyle hemhal olmasını gerektirir. Sorunların çözümüyle demlenmenizi öneriyorum. DEM Parti’yi o zaman daha iyi anlayacağınızı ümit ediyoruz.
Sadece iradeyi gasp etmek değil, aynı zamanda, belediyelerin maddi kaynaklarının üzerine çökerek, rantçı bir anlayışla Esenyurt Belediyesi’nin üzerine de çöktüler. Bu bir çete faliyeti, bu bir çökme faliyeti. Bunlar yerel yönetimlerde kazandıkları belediye sayısı arttıkça oradan elde ettikleri rant azaldıkça yandaşlarına peşkeş çektikleri para pul azalınca kayyım rejimini de bunun için kendilerine deva görüyorlar. Bugün Esenyurt Türkiye’nin en büyük ilçesi, onlarca ilimizden daha büyük bir ilçe. Oraya atanmış olan kayyımı bilin ki aynı zamanda rant amacıyla da atanmıştır. Ahmet Özer hakkında geçmiş dönemde açılmış bir dava var mıydı, yok. Kürtçe konser düzenlemektir suçu.
“Türkiye’deki diğer belediyelere de kayyım atanacağından kimsenin şüphesi olmasın”
Buradan Mardinden çağrımızı yineliyoruz. Meclis göreve, TBMM’ye çok çağrı yaptık. Buradan bir kez daha yapıyoruz. Çözüm parlemantodadır. Çözüm için herkes elini taşın altına koymalıdır. Meclis’te grubu bulunan bütün muhalefet partilerine ve yurttaşlarımızadır. Demokrasi güçlerinedir, inanç kurumlarınadır, doğa ve insan hakları savunucularıdır. gelin bu haklı davaya gelin hep beraber sahip çıkalım. Biraz daha geç kalırsak sadece DEM Parti belediyelerine değil, Türkiye’deki diğer belediyelere de kayyım atanacağından kimsenin şüphesi olmasın.”
“Biz dün olduğu gibi bugün de Demokratik Cumhuriyet demeye devam edeceğiz”
Hatimoğulları’nın ardından konuşan Tuncer Bakırhan ise şunları söyledi:
“Mücadele bizim için sadece Meclis salonları, parti binaları değil; yeri geldiği zaman sokaktır, yeri geldiği zaman fabrikadır. 4 Kasım siyasi darbenin yıldönümünde tekrar sizin iradenize kayyum atayarak aslında hükümet bu siyasi darbeyi devam ettireceğim dedi. Bu siyasi darbecilere ‘Sizin siyasi darbeniz Kürt halkının sandığına takılmış ve paramparça olmuştur’ diyoruz. 3 Kasım’da AKP iktidara gelmiş ve 4 Kasım’da siyasi darbe ile tarihin kara sayfalarına kendilerini zorla yazdırdılar. Bugün bu siyasi darbeyi yapan bu kayyumcu anlayışlar da darbecilerde bir gün tarihin karanlık sayfalarında yerini alacaklardır. Kayyum demokrasiye bir kıyımdır. Bugün ülkede iki hat var. Kayyumcu bir cumhuriyeti isteyenler ve demokratik bir cumhuriyeti isteyenler. Biz dün olduğu gibi bugün de demokratik cumhuriyet demeye, bunun mücadelesini devam ettirmeye çalışacağız.
“Terör arıyorsanız önce çevrenize, demokrasiyle olan mesafenize bakın”
Saray yandaşları ve kalemşörleri ‘terörden dolayı kayyum atadık’ diyorlar. Bunlar bütün haksızlıklarını ve hukuksuzluklarını terör kavramının arkasına saklayarak yıllardır bu ülkeyi sömürdüler, ülkeyi büyük bir cezaevine çevirdiler. Terör arıyorsanız önce çevrenize, demokrasiyle olan mesafenize bakın. Bölücü arıyorsanız pratiklerinize bakacaksınız İstanbul’da başka hukuk, Kürt coğrafyasında başka hukuk uygulamak asıl bölücülüktür Suriye’de çetelerle kol kola gezenler, paralel yapıyla yıllarca yürüyüp ülkenin kaynaklarını onlara peşkeş çekenler bizlere terör diye bir öykü kıyamazlar. Sizler Batman’a kayyum atayarak kadın iradesine kayyum atadınız. Halfeti’de ne yapmış başkanlarımız? Ranta, talana bulaşmış bir belediyeyi alarak belediyecilik hizmeti yaptılar. Toplumcu belediyeciliğin en iyi örneğidir Halfeti. Halfeti’de Mardin gibi bir mozaiktir. Arkadaşlarımız orada tüm halklara eşit hizmet vermiştir.
“İki Kürt aileyi barıştıran birisine üç gün sonra terörist diyorsunuz”
Ne yapmış Devrim Demir ile Ahmet Türk? Ömrünü bu ülkenin barışına adamış, Türkiye’nin akil insanlarından birisi daha dün Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte iki Kürt aileyi barıştıran birisine üç gün sonra terörist diyorsunuz. Yazıklar olsun. Kimse bu terör yalanınıza inanmıyor. Ahmet Türk’ten örgüt yöneticisi çıkaramazsınız. Devrim Demir’den örgüt yöneticisi çıkaramazsınız. Kayyum atanan belediye eş başkanlarımız olsa olsa demokrasi mücadelesinin onurlu bir neferleridir. Bu iki yüzlü tutumlarınızdan artık vazgeçin. Kimse size inanmıyor. Cumhuriyet kurulduğundan beri en büyük Kürt düşmanı bir koalisyonla karşı karşıyayız. 2015’ten beri kurdukları şirret ittifaklarıyla birlikte yapmadıkları zulüm, yapmadıkları kötülük kalmadı.
Bu Kürt karşıtı koalisyona ‘bu böyle olmaz, böyle barış olmaz, bu sorunları böyle çözemezsiniz’ diyoruz. İktidar bir yandan elimi uzatıyorum derken diğer eli ile yok sayıyor. Bu halk size nasıl güvensin? Buyurun bunun cevabını sizler verin. Dün elini uzatanlar bugün kayyum atayanlar değil mi? Uzattıkları elleri tuttuk, bize uzatılan her eli de tutarız. Toplumsal barış için uzatılan her el değerlidir. Ama meğer uzatılan el kayyum atamak içinmiş. Kayyum barışa giden yolu dinamitleyen bir yoldur. Kürt sorunu sabahın beşinde seni belediye başkanlığından aldık demektir. Kürt sorunu ‘Kürt sorunu yoktur’ demektir. Kürt sorunu Fırat’ın suyu akarken yanı başındaki ağacın kurumasıdır. Kürt sorunu bir halkın tüm mücadele araçlarını, tüm değerlerini yok saymaktır. Kürtler siyaset yapmayın diyorsunuz, Kürtler oy kullanmasın istiyorsunuz. Kürtler ne yapsın vicdansız herifler? İradesine kayyum, diline kilit, ,iradesine cezaevi yolunun taşlarını döşüyorsunuz. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan Kürtler ne yapsın? Meclis’teki tüm partilere sesleniyorum, Kürtler bu saatten sonra ne yapsın? Kürt sorunu Sayın Öcalan’ı İmralı’da, DEM Parti’i siyasetten tecrit etmektir. Bunlar bu ülkeye yapılmaz, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Bugün buraya gelen herkese çağrım AK Parti’de siyaset yapan Kürtlere bunları sorun. Bu hak mıdır? Bu yaşadıklarımızı hak ediyor muyuz? Ne kadar AKP’de Kürt siyasetçi varsa hepsini istifaya davet ediyoruz.
Müzakereden kaçıyorlar. Çünkü müzakere, kimin sahici, kimin çözümden yana olduğunu gösteren en önemli şeylerden biridir. Müzakere yaparlarsa gerçeklikleri ortaya çıkacak diye müzakereden kaçıyorlar. DEM Parti olarak Kürt barışının asıl muhataplarından birisi biziz. Çözüme hazırız, her zaman olduğu gibi bugün de elimizde hançer değil barış güvercinleri var ve böyle olmaya devam edecektir. Ama sizin bir elinizde kayyum bir elinizde de zulüm var.
“Sayın Bahçeli, bize uzattığın eli tuttuk, ama diğer elini ortağın baltaladı”
Kayyum atayarak bu tarihi fırsatı kaçıranlar bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyorlar. Bahçeli bugün hoşlanmadığımız şeyler de söylüyor ama bir yandan da önemli şeyler söylüyor. Sayın Bahçeli, bize uzattığın eli tuttuk ama diğer elini ortağın baltaladı. Bize uzattığın elde sorun yok, diğer elini baltalayan elde sorun var. Madem çözüm istiyorsun önce kayyumdan vazgeç, tecriti kaldır, hukuku uygula. Biz bu kayyumcu anlayışın bitmesi için Meclis’te üstümüze düşen tüm sorumluluk ve görevi yerine getireceğimizi söylüyorum. Biz sorunların müzakere ile çözülmesi için çaba harcarken halkın çözüm beklentisine tuzak kurdular, kayyum atadılar. BU sizin için tarihi bir fırsattır diyoruz iktidara, ‘Derhal kayyumları geri çekin, halkın iradesine saygı duyun. Kimse bize Ortadoğu’da tehdit var, iç cepheyi güçlendirelim’ demesin. İç cepheyi güçlendirmek kayyum mu atamaktır? Kayyumcu zihniyetle, kayyum rejimiyle iş barışı sağlanamaz. Kayyumu Türkiye gündeminden kaldırmak için Meclis’e kanun teklifi sunduk, bütün Meclis’i bu konuda sorumlu kalmaya ve samimi olmaya davet ediyoruz. Asla boyun eğmeyeceğiz, biz haklı bir mücadelenin savunucularıyız. Biz dün olduğu gibi bugün de dilimiz için, kimliğimiz için, onurlu bir şekilde kardeşçe yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz.”