Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının bütçe görüşmelerinde; vergi politikalarına ilişkin, “Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor. Toplam vergi yükü sıralamasında yüzde 20,8 ile 38 OECD ülkesi arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz. Dolaylı vergi yükünün çok yüksek olduğu yönündeki kanaat de doğru değildir. Vergi sistemimizdeki temel sorun dolaysız vergilerin yeterli düzeyde olmamasıdır” diye konuştu. Şimşek, dezenflasyon sürecinin belirleyici hususlarını üç aşamada sıralayarak “Para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalması negatif mali etki yaratacak. Bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz” dedi. Şimşek, yüksek enflasyonun en önemli makro dengesizlik olduğunu vurguladı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, milletvekillerine Bakanlığının bütçesinin sundu. Şimşek’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Geçen sene uluslararası standartlara uygun, kurala dayalı ve iyi tasarlanmış bir programı uygulamaya başladık. Programımızın nihai hedefi, sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımıdır. Bu hedefe giden yolda; fiyat istikrarı, bütçe disiplini, sürdürülebilir cari açık ve yapısal dönüşüm en temel bileşenlerdir. Küresel büyüme; artan korumacılık, yüksek borçluluk, yaşlanan dünya nüfusu gibi yapısal sorunlar ve konjonktürel zorluklara direnç gösteriyor. Enflasyonla mücadele için uygulanan politikalara rağmen küresel ekonomi yumuşak inişi başarmış ve 2023 yılında yüzde 3,3 büyümüştür. Önümüzdeki 5 yılda küresel büyümenin yüzde 3,2 seviyesinde ılımlı seyretmesi bekleniyor.
“2025 yılı sonuna kadar piyasalar, FED’in 75 baz puan, ECB’nin ise 135 baz puan daha faiz indirimi yapmasını öngörüyor”
İhracatımızın yüzde 72’sini oluşturan Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da büyümenin 2025 yılında hızlanması beklenmektedir. Salgın öncesinde büyümenin itici gücü olan küresel ticaret hacmindeki artış, korumacılık ve jeopolitik gerilimler nedeniyle 2023’te yüzde 0,8 ile oldukça düşük bir seviyede gerçekleşti. Küresel ticaret hacminin, 2024 ve 2025’te toparlanarak sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,4 büyümesi öngörülüyor. Küresel finansal koşullardaki sıkı duruş bu yılın ikinci yarısından itibaren yerini gevşemeye bıraktı. 2025 yılı sonuna kadar piyasalar, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 75 baz puan, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ise 135 baz puan daha faiz indirimi yapmasını öngörmektedir. Bu durum gelişmekte olan ülkeler açısından olumludur.
“Cari açığın milli gelire oranı, 2023 yılı Mayıs ayında yüzde 5,5’e yükselerek önemli bir kırılganlık kaynağı olmuştu”
2024’ün ilk on ayında yıllık yüzde 2,9 gerileyen küresel emtia fiyatlarının, 2025’te de yüzde 0,9 düşmesi öngörülüyor. Enerji fiyatları kaynaklı emtia fiyatları üzerindeki riskler aşağı yönlüdür. Özetle önümüzdeki dönemde küresel büyüme, ticaret ve finansal koşulların ülkemiz için daha destekleyici olması beklenmektedir. Uyguladığımız programla dış kırılganlıkların azaltılması ve makro finansal istikrarın güçlendirilmesinde önemli mesafe katettik. Son 20 yılda, cari açığın milli gelire oranı, ortalama yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. 2023 yılı Mayıs ayında bu oran yüzde 5,5’e yükselerek önemli bir kırılganlık kaynağı olmuştu. Aldığımız tedbirlerle, yıllık cari işlemler açığını eylülde 9,7 milyar dolara ve milli gelire oran olarak yüzde 0,8’e düşürdük.
“Cari açığın milli gelire oranını yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz”
Bu gelişmede; ağırlıklı olarak para politikasının etkisiyle normalleşen altın ithalatı, enerji fiyatlarındaki gerileme, mal ve hizmet gelirlerindeki artış ve iç talepteki yavaşlama etkili oldu. Program döneminde, ilave rezerv birikimini sağlamak ve dış borç sürdürülebilirliğini güçlendirmek için cari açığın milli gelire oranını yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz. Politikalarımızı bu doğrultuda oluşturuyoruz. Yerli ve yenilenebilir enerjideki kapasitemizin daha da artırılmasını önceliklendiriyoruz. Bu kapsamda yurt içi petrol ve doğal gaz üretimini artıracak yatırımlar yapıyoruz. Elektrikte kurulu kapasitemizin yüzde 59’una ulaşan yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılması için gerekli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Aynı zamanda katma değerli üretimi ve rekabet gücümüzü artırmak için güncellenmiş yatırım taahhütlü avans kredisi (YTAK) ile HIT-30 gibi aktif sanayi politikaları uyguluyoruz.
“Dezenflasyon sürecini hızlandırmak için KKM’den çıkıyoruz”
Dış finansmana erişim iyileşiyor, Türk lirasına talep artıyor, rezervler ve makro finansal istikrar güçleniyor. Cari açıktaki düşüş, dış finansmana erişimin iyileşmesi ve Türk lirasına artan güven sonucunda, önemli ölçüde rezerv birikimi sağladık. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğimiz1 eşik seviyeye ulaşmıştır. 2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerimiz 59 milyar dolar, swap hariç net rezervlerimiz ise 106 milyar dolar artmıştır. Bu artışın yaklaşık yüzde 75’i yurt içi portföy tercihlerinden, yani ters para ikamesinden kaynaklanmıştır. Yabancı para mevduatların toplam içindeki payı, 2023 yılı Mayıs ayındaki yüzde 63,7’den yüzde 43,8’e gerilemiştir. Makro finansal istikrarı pekiştirmek ve dezenflasyon sürecini hızlandırmak için Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkıyoruz.
“2024 yılında üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz”
Rezerv birikiminin bir diğer kaynağı ise dış finansmana erişimdeki artıştır. 2023’ün ilk beş ayında dış borç çevirme oranı; reel sektörde yüzde 73, bankacılık sektöründe yüzde 97 iken son 16 ayda bu oranlar sırasıyla yüzde 130’a ve yüzde 154’e yükselmiştir. Dış finansman maliyeti program sayesinde oldukça azalmıştır. ABD Hazinesi benzer vadeli tahvil getirisi üzerine ilave prim farkı, yani spread, gelişmekte olan ülkelerde 2023 yılı Mayıs ayına göre 66 baz puan, ülkemizde ise 434 puan gerilemiştir. Makro finansal istikrarımızın güçlenmesiyle ülke risk primimiz düşüyor, kredi notumuz artıyor. 2023 yılı Mayıs ayında 700 baz puana yükselen risk primimiz 260 puanın altına gerilemiştir. Türkiye risk primindeki iyileşme ile gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştı. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama risk primindeki düşüş 47 baz puan iken, risk primimiz 445 puan azaldı. 2024 yılında üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz.
“Yüksek enflasyon, karşı karşıya olduğumuz en önemli makro dengesizlik”
Yüksek enflasyon, karşı karşıya olduğumuz en önemli makro dengesizliktir. Uyguladığımız programın temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamak, uzun soluklu bir çaba gerektiriyor. Bu nedenle programın ilk yılını dezenflasyona geçiş dönemi olarak planlamıştık. Yıllık enflasyon öngördüğümüz gibi mayısta zirveye ulaştı. Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor. Son 5 ayda yıllık enflasyon 26,9 puan azalarak yüzde 48,6’ya geriledi. Para politikasına hassasiyeti yüksek olan temel mallarda enflasyon düşüşü daha belirginken, dünyada olduğu gibi bizde de hizmetlerde atalet yüksek seyrediyor. Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubundaki yıllık artışlar ve kiralardaki yüzde 25’lik tavan uygulamasının kalkması enflasyondaki düşüşü sınırlamıştır. Enflasyondaki katılıkların giderilmesi zamana yayılsa da, Ekim ayında tüm kesimler için 12 ay sonrası enflasyon beklentilerinin son iki buçuk yılın en düşük seviyesine gerilemesi bu konudaki olumlu gidişata işaret ediyor.
“Yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz”
Önümüzdeki dönemde dezenflasyonda üç temel hususun belirleyici olmasını bekliyoruz. Birincisi, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalması negatif mali etki yaratacak. Üçüncü olarak, bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. Dezenflasyon sürecimizde büyüme ılımlı ve daha dengeli seyrediyor. 2023 yılında yüzde 5,1 olan büyümenin, makro finansal istikrarı güçlendirmeye yönelik atılan adımların etkisiyle bu yıl yüzde 3,5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Büyümedeki dengelenme öngörülerimiz doğrultusunda devam ediyor.
“Almanya’daki zayıf talep, 2024 yılında ihracatımızın büyümeye katkısını sınırladı”
Ancak jeopolitik gelişmeler ve en büyük ticaret ortağımız Almanya’daki zayıf talep, 2024 yılında ihracatımızın büyümeye katkısını sınırlamıştır. Bunun yanı sıra stok maliyetlerindeki artış, iç talepteki yavaşlama ve diğer ihracat pazarlarımızdaki görece zayıf talep imalat sanayinde daralmaya neden olmuştur. Ancak milli gelirimizin yaklaşık 4’te 3’ünü oluşturan hizmetler, inşaat ve tarım sektörlerinde ekonomik aktivite halen güçlü görünümünü korumaktadır. Enflasyondaki düşüş ve destekleyici küresel koşullarla birlikte, gelecek yılın ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede göreli bir toparlanma öngörüyoruz. İşgücü piyasasında olumlu görünüm devam ediyor. Son 1 yılda toplam istihdam 1,1 milyon kişi artarak Eylül ayında 32,8 milyona ulaşmıştır. İşsizlik oranı yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşmiştir.
“Büyüme ve dezenflasyon arasında orta vadede ters yönlü bir ilişki yok”
Sürdürülebilir yüksek büyüme programımızın temel amacı olan fiyat istikrarı ile mümkündür. Dezenflasyon sürecinde büyüme kısa vadede geçici olarak yavaşlayabilir ancak ülkemizin geçmiş dönem tecrübeleri büyüme ve dezenflasyon arasında orta vadede ters yönlü bir ilişki bulunmadığını göstermektedir. Son 10 yılda ortalama enflasyon yüzde 22,5, ortalama büyüme yüzde 4,9 olarak gerçekleşti. Bundan önceki 10 yılda ortalama enflasyon yüzde 8,3 iken büyüme yüzde 5,9 oldu. 1994-2003 döneminde ise ortalama enflasyon yüzde 69 iken, büyüme yüzde 2,8 seviyesindeydi. Özetle; fiyat istikrarı sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşuludur.
“Kamu İhale Reformu taslağı ve KİT yönetişim reformuna ilişkin çalışmalarımızı parti grubumuza sunduk”
Uygulamakta olduğumuz programın kazanımlarını kalıcı hale getirmek ancak yapısal reformlarla mümkündür. Orta Vadeli Programımız yapısal reformlara ilişkin detaylı bir yol haritası içeriyor. Ar-Ge ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmek, yeşil, dijital ve teknolojik dönüşümü sağlamak, beşeri sermayeyi güçlendirmek, işgücü piyasasını daha da etkinleştirmek, iş ve yatırım ortamını iyileştirmek ve kayıt dışılığı azaltmak, programın temel eksenini oluşturuyor. Bu alanlardaki tedbirleri bir takvime bağladık. 2024 yılının ilk üç çeyreğinde 58 adet tedbirin 35’ini hayata geçirdik. Dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil aynı zamanda gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekliyoruz. Kamu maliyesi alanında, Kamu İhale Reformu taslağı ve KİT yönetişim reformuna ilişkin çalışmalarımızı parti grubumuza sunduk. Yapısal reformlarla verimliliği ve rekabet gücümüzü artırarak büyüme potansiyelimizi yükselteceğiz.
“Deprem dışındaki alanlarda harcama disiplini devam edecek”
Mali disiplini güçlendiriyoruz. 2023 yılında aldığımız tedbirlerle bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 5,2 ile sınırladık. Bu sene yüzde 4,9’a gerilemesi öngörülen bu oranı, 2025’te yüzde 3,1’e indirmeyi hedefliyoruz. Böylece negatif mali etki üzerinden dezenflasyonu destekleyeceğiz. Bütçe açığındaki düşüşü, etkin gelir tahsilatı ve harcama disipliniyle gerçekleştireceğiz. Bütçe giderlerinin milli gelire oranını, ağırlıklı olarak deprem harcamalarındaki düşüş kaynaklı 1,5 puan azaltacağız. Bu sene olduğu gibi deprem dışındaki alanlarda harcama disiplini devam edecek. 2025 yılında vergi gelirlerimizin milli gelire oranının 0,9 puan artarak yüzde 18,1 olmasını öngörüyoruz. Bu artışa yeni ihdas ettiğimiz asgari kurumlar vergisi başta olmak üzere aldığımız gelir tedbirleri, kayıt dışılıkla mücadele, vergilemede gönüllü uyumu güçlendirecek çalışmalar, tahsilat ve denetim performansımızla ulaşacağız.
“Tasarruf tedbirleri genelgesi sonrası dönemde taşıtlardan, sözleşmesi sona erenleri yüzde 15 oranında azalttık”
2024 yılında Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ni uygulamaya aldık. Önceki tasarruf tedbirlerinden farklı olarak Bakanlığımız nezdinde ‘Tasarruf Tedbirleri Bilgi Sistemi’ni geliştirdik ve ‘Kamu Filo Yönetim Sistemi’ni de etkinleştirdik. Muhasebat Genel Müdürlüğümüz tasarruf tedbirleri kapsamında bakanlıklar, valilikler, üniversiteler, belediyeler ile diğer kurumlar olmak üzere 145 kamu kurum ve kuruluşunda denetim yapmıştır. Kanun gereği denetim raporlarını Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kamu idareleriyle paylaşacağız. Sağlık, savunma ve güvenlik hariç yeni araç tahsisini kullanımdakilerin tasfiyesi koşuluyla ve mümkün olduğunca yerli ve elektrikli araçlarla sağlıyoruz. Genelge sonrası dönemde hizmet alımı suretiyle kullanılan taşıtlardan, sözleşmesi sona erenleri yüzde 15 oranında azalttık.
“Hedefimiz, dolaysız vergilerin payını artırmak”
Gelir politikalarında hedefimiz vergi adaletini daha da güçlendirmek ve dolaysız vergilerin payını artırmaktır. Bu kapsamda 2023 yılı Haziran ayından bu yana önemli adımlar attık. Kurumlar vergisi oranını yüzde 20’den yüzde 25’e, Yap-İşlet-Devret ve Kamu Özel İşbirliği Projelerinden elde edilen kazançlar ve banka ve finans kurumları için yüzde 30’a yükselttik. Çok uluslu şirketlere yüzde 15, yurt içindeki şirketlere yüzde 10 asgari kurumlar vergisi getirdik. Yatırım fon ve ortaklıklarının kazanç istisnasını, gayrimenkul kazançlarının yüzde 50’sinin kâr olarak dağıtılması şartına bağlayarak daralttık. Ayrıca bu fon ve ortaklıkların gayrimenkul kazançlarını yüzde 10 asgari kurumlar vergisine tabi tuttuk. KKM kazançlarına uygulanan kurumlar vergisi istisnasını kaldırdık. Bireysel hesaplara da stopaj uygulaması getirdik. Vadeli mevduatların yüzde 86’sını oluşturan 6 aya kadar vadeli mevduat gelirleri için stopaj oranını yüzde 5’ten yüzde 10’a yükselttik. Yatırım fonları için yüzde sıfır olan stopaj oranını yüzde 10’a yükselttik. Şirketlerin taşınmaz satışlarında yüzde 50 olarak uygulanan kazanç istisnası ile yatırım fonlarından elde ettikleri kazançlara uygulanan istisnayı tamamen kaldırdık. Serbest bölgelerdeki istisnaları işletmelerin ihracat gelirleriyle sınırladık. Dolaysız vergilerin payını artıracak tüm bu adımlarla vergide adaleti güçlendiriyoruz. Vergilemede etkinliği artıracak düzenlemeler yaptık. Ağustos ayında yapılan hasılat tespitine ilişkin düzenleme, kayıt dışılıkla mücadelede çok etkin bir araç olacaktır. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla elektronik ticarette gelir ve kurumlar vergisi tevkifatı uygulaması getirdik. Ayrıca, uzlaşmada vergi asıllarını kapsam dışına çıkardık.
“Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor”
Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor. Toplam vergi yükü sıralamasında yüzde 20,8 ile 38 OECD ülkesi arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz. Vergi yükü ortalaması OECD’de yüzde 34, AB’de ise yüzde 41,2 seviyesindedir. Dolaylı vergi yükünün çok yüksek olduğu yönündeki kanaat de doğru değildir. Vergi sistemimizdeki temel sorun dolaysız vergilerin yeterli düzeyde olmamasıdır. Ülkemizde dolaylı vergilerin milli gelir içerisindeki payı yüzde 9,1 iken OECD ortalaması yüzde 10,5, AB ortalaması ise yüzde 13,6’dır. Ülkemizde genel KDV oranı yüzde 20’dir. Bu oran ile AB ülkeleri içerisinde en düşük vergi oranına sahip altıncı ülkeyiz. Temel gıda, eğitim, sağlık, giyim ve sosyal konut gibi birçok alanda uygulamadaki indirimli KDV oranı ile efektif KDV oranımız yaklaşık yüzde 15’tir. Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin milli gelire oranı yüzde 5,8’dir. Bu oran ile OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz.
“Deprem nedeniyle artan bütçe açığına rağmen kamu borçluluğumuz düşük seyrediyor”
Deprem nedeniyle artan bütçe açığına rağmen kamu borçluluğumuz düşük seyrediyor. 2024’ün ikinci çeyreği itibarıyla AB tanımlı kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 26,1’e gerileyerek, serinin açıklanmaya başladığı tarihten itibaren en düşük seviyeye ulaştı. Düşük kamu borcumuza rağmen dezenflasyonu desteklemek, kamu tasarruflarını artırarak cari açığı azaltmak ve yapısal dönüşüm için mali alan yaratmak amacıyla bütçe disiplinini sürdüreceğiz. Borçlanma politikamızı dört stratejik ölçüt üzerinden yürütüyoruz. Birincisi; kur riskini azaltmak için ağırlıklı olarak TL cinsinden borçlanıyoruz. TL cinsi borcun stok içindeki payını 2023 sonuna göre 6 puan iyileştirerek yüzde 42’ye çıkardık. İkincisi; borcun vadesini uzatarak stokun refinansman riskini düşürüyoruz. Vadesine 1 yıldan az kalan senetlerin stok içindeki payını 6 puan azaltarak yüzde 17 seviyesine düşürdük. Üçüncüsü; faiz riskini azaltmak için değişken faizli borçlanmanın payını sınırlıyoruz. Merkezi yönetim borç stokunun yüzde 70’i sabit faizli borçlardan oluşuyor. Son olarak; güçlü nakit rezervi tutarak, olumsuz piyasa koşullarına karşı likidite ve refinansman riskini yönetiyoruz.
“2025 yılında 11 milyar dolar dış borç alıp, 13 milyar dolar anapara ödemesi yapacağız”
2023’te yüzde 139,5 olarak gerçekleşen iç borç çevirme oranını bu yıl yüzde 132’ye ve 2025’te yüzde 119’a düşürmeyi hedefliyoruz. 2024 yılında yükümlülük yönetimi işlemi dâhil 11,7 milyar dolar anapara öderken 10,5 milyar dolar borçlandık. 2025 yılında 11 milyar dolar dış borç alıp, 13 milyar dolar anapara ödemesi yapacağız. Ülkemizin gri listeden çıkma sürecini tamamladık. Bu süreçte mevzuat uyumu kapsamında 40 Mali Eylem Görev Gücü FATF tavsiyesinin 39’unda uyumlu konuma gelerek en başarılı üye ülkeler arasında yerimizi aldık. Terörizmin finansmanı ve suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadelemizi, uluslararası standartlara tam uyumlu ve kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. 2024 yılında kripto varlıklara yönelik yapılan yasal düzenleme ile kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kuruluşu ve faaliyetleri izne bağlanmıştır. Düzenlemelerle işlemler daha güvenli hale getirilmiş, gerekli tedbir ve yaptırımların uygulanabilmesi sağlanmıştır. Önümüzdeki dönemde suç gelirlerinin aklanmasını önlemek amacıyla yasa dışı bahis ve kumarla mücadelemizi sürdüreceğiz. 2023 yılında yasa dışı bahis ile ilgili bloke ettiğimiz işlem tutarı 644 milyon TL’dir. Ayrıca MASAK tarafından düzenlenen raporlar doğrultusunda mahkemeler tarafından yaklaşık 30 milyon TL’lik tutara el koyma kararı verilmiştir.”
Şimşek, sözlerini ekonomi programını kararlılıkla uygulamaya devam ettiklerini belirterek şöyle bitirdi:
“Çiftçi, esnaf, işçi, asgari ücretli, memur, emekli yani tüm vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak ancak fiyat istikrarı ile artırabilir ve gelir dağılımını iyileştirebiliriz”
Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü desteğiyle uygulamaya koyduğumuz programımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Fiyat istikrarının sağlanması için ne gerekiyorsa yapacağız. Çünkü çiftçi, esnaf, işçi, asgari ücretli, memur, emekli yani tüm vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak ancak fiyat istikrarı ile artırabilir ve gelir dağılımını iyileştirebiliriz. Aynı zamanda vergi politikalarımızla vergide adaleti güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Son iki yılda olduğu gibi deprem yaralarının sarılmasını önceliklendirmeye devam edeceğiz. Diğer tüm harcamalarda disiplin esas olacaktır. Kaynakları verimli kullanarak elde edeceğimiz mali alanı eğitim, sağlık, tarım, sosyal konut, sosyal destek, yeşil ve dijital dönüşüm alanlarında kullanacağız. Ülkemizin rekabet gücünü ve büyüme potansiyelini artıracak tüm alanlarda yapısal reformlara daha da hız vereceğiz.