• Başhekim Yıldız: Fırat Sarı’ya cirodan yüzde 35 pay veriyorduk
    26 Kasım 2024

    Yenidoğan Çetesi Davası’nın duruşması sanıkların savunmalarıyla Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Sanıklardan Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız, “Fırat Sarı’ya cirodan yüzde 35 pay veriyorduk, SGK’ya fatura edilince bu ödeme yüzde 20 oluyordu” dedi.

    Yenidoğan Çetesi Davası’nın ilk duruşması yedinci gününde Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Duruşmaya, 22 tutuklu sanık cezaevinden getirilirken bazı tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu.

    Tutuksuz yargılanan sanıklardan Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız savunmasında şunları söyledi:

    “Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde elde edilen gelir toplam gelirin yüzde 5-6’sı gibi düşük bir orandır. Bunun yapılarak hastanenin riske atılması mümkün değildir. Gerçekleştirilen bir hile söz konusu değildir. Herhangi bir delil de bulunmamaktadır. Hastanede hangi hastaya nasıl bir tedavi uygulandığı vb. şeyleri birebir kontrol etmemiz mümkün değildir. Çünkü günde 100’ün üzerinde yatan hasta olur ve bu hastaların her biriyle ilgili onlarca işlem yapılır. Bunları birebir kontrol etmem mümkün değildir.

    “Her hastayı birebir takip etmem mümkün değil”

    İddianamede tarafıma ilişkin yalnızca bir tapeye yer verilmiştir. İlker Gönen ile yaptığım konuşmadır. Ve suç içermemektedir. ‘Sıkıntı var mı?’ demem usulsüzlük yapıldığı ya da varsa da talimat verdiğim anlaşılmamaktadır. Varsa dosyalarda bir hata olup olmamasının kontrol edilmesini sağlamaktır. Bütün hastanelerde olduğu gibi bizim hastanemizde de günlük yoğun durumlarda sehven aksaklıklar yaşanabilmektedir. Konuşma bu içeriktedir. Savcılıkta bu konuşma yanlış anlaşılmış, ‘ölümlerden haberim varmış gibi’ yansıtılmıştır. Epikrizler normal şartlarda günlük olarak doktorlar tarafından yazılmalıdır. Fakat daha önce de belirttiğim gibi her hastayı takip etmem mümkün değildir. Tüm kayıtlar SGK’ya teslim edilmeden önce doktorun bu işlemi ben yaptım onayından sonra gönderilmektedir.”

    ”Üzerine atılı suçlamaların gerekçesinin Hasan Basri Gök’ün asılsız söylemleri olduğunu” iddia eden Yıldız, “Somut delil yoktur. Hasan Basri ve Sümeyye ile bir ilişkim yoktur” dedi.

    “Fırat Sarı ile anlaşmamız hizmet danışmanlığı üzerineydi”

    Mahkeme Başkanı’nın “Fırat Sarı ile anlaşmanız neyi kapsıyordu?” sorusuna Yıldız, “Anlaşmamız maaşlarla, personelle ilgili, bir içerik mevzu değil. İçeriği de Sağlık Bakanlığında ve tarafınızda vardır. Sadece hastaların daha iyi hizmet almasına yönelik danışmanlık hizmeti üzerinedir. Zaman zaman Fırat Sarı ile personel konusunda önerisini sormuşuzdur. Maaşları hastane olarak biz ödüyorduk” yanıtını verdi.

    “Ciro artışlarıyla ilgili Fırat Sarı ile görüşmeniz oldu mu?” sorusu üzerine Yıldız, “Hayır olmadı. Sektörde hasta sayısı azaldığı zaman, ‘hizmette mi sorun var hastalar memnun değil mi’ gibi konuşmalar geçer. Fırat Sarı’ya cirodan yüzde 35 pay veriyorduk, SGK’ya fatura edilince bu ödeme yüzde 20 oluyordu” diye konuştu.

    Hemşire Ecem Koç: Doktor olmadığı için hemşireler olarak müdahale ettik

    Savunmasını yapan tutuksuz sanıklardan hemşire Ecem Koç, Halime bebeğin ölümüyle ilgili “Anne karnında oksijensiz kalmış bir bebekti. 55 gün kadar tüm çabalarımızla baktık. Eksiğimiz olduğunu düşünmüyorum. Kötü bir bebekti, doktorların umudu yoktu, buna rağmen elimizden gelen her şeyi yaptık. Aniden ölen bir bebek değildi. Zaten kötü duruma gelmişti. Son birkaç gün de daha kötüydü. Doktor olmadığı için hemşireler olarak müdahale ettik. Birinin de doktora haber vermesi gerekiyordu. O da ben oldum” dedi.

    Doktorun her doğumda bulunduğunu belirten Koç, “Her doğuma ya da müdahaleye yetişiyordu. İlk defa böyle bir durumla karşılaştık. Doktor bey gelemedi” diye devam etti.

    “Ben canlandırma yaptım, doktorun yapması gerekirdi”

    Koç’un “Bebekle çok güzel ilgileniyordu” demesi üzerine duruşma savcısı, “Her gün ilgileniyordu diyorsun ama bebek ölürken doktor yoktu dedin. Doktorun yapması gereken müdahaleyi biz yaptık dedin. Doktor her gün geliyorsa sen hangi müdahaleyi yaptın” diye sordu. Bunun üzerine Ecem Koç, “Yoğun bakımda 7/24 doktor olması gerekirdi. Ben en önemli canlandırma işlemini yaptım. Onu doktorun yapması gerekirdi” diye yanıt verdi.

    “İşletme nedir bilmiyorum”

    Tutuksuz sanıklardan çocuk doktoru Mehmet Salih Kara ise savunmasında işletme hakkında bilgisi olmadığını belirtti. Kara şunları söyledi:

    “İşletme nedir bilmiyordum ben. Öyle bir yapı altında çalışmadım ben. Fırat Sarı’dan hiçbir talebim veya menfaatim olmadı. Çam Sakura’da çalışan bir asistandım. İstanbul’un en yoğun hastanelerinden biri, başka bir hastaneye gitmem imkansızdı. Başkasının kaşesini kullanmadım. Asistanlık eğitimim bittiği için mecbur bir yerde çalışacaktım. Şartları iyi bir yerde çalışabilirdim. Ama çalışmadım. Silivri Kolon Hastanesi’nde hiç çalışmadım. Silivri ve Çatalca’da ablam, kız arkadaşım arkadaşlarım var. Oraya sık sık giderdim. O yüzden oradan baz kaydı vermem normal. Çok hareketli biri olduğum için nerede olduğumu hiçbir zaman hatırlamam. Silivri Kolon Hastanesi’nin nerede olduğunu bile bilmem.”

    “Aldığım paralar emeğimin karşılığı”

    Tutuksuz diğer sanık hemşire Serenay Şenkalaycı mahkemedeki savunmasında işletmeye bağlı çalışmadığını ve aldığı paraların emeğinin karşılığı olduğunu belirterek, “İşletmeye bağlı çalışmıyorum. Hastanenin personeliyim. Medisense’den bana para geliyordu, gelen paralar ek mesai ücretidir. Ben sorumlu hemşireyim, ancak çalışan eksikliği olduğu için ek mesaiye, yani gece nöbete kalırdım. Hesap hareketlerimde görünen, aldığım paralar benim emeğimin karşılığıdır. Rakamlar benim kaldığım mesailere göre yatıyordu” dedi.

    “Raporlar gerçeği yansıtmamaktadır”

    Kerem bebeğin ölümünde ihmali olduğu iddia edilen sanık Şenkalaycı, “Kerem bebeğin durumunun kritik olduğu bize kadın doğum tarafından haber verilmişti. Bebeğin doğumuna bizzat katıldım, bebek kötü doğdu. Akabinde bebeği yoğun bakıma aldık. Doktorum tarafından bana söylenen her şeyi uyguladım. İlker Gönen’i aradığımda bebeğe 45 dakika canlandırma yapılmıştı, sonuna gelmiştik. 20 dakika daha müdahale etmemizi ve bunu kayıt altına almamızı istedi. Kadın doğum uzmanı alana geldi ‘hala bebeğe müdahale ediyor musunuz’ dedi. Dışarıya çıkıp aileye müdahale edildiğini söyledi. Raporlar gerçeği yansıtmamaktadır. Ben bebek için elimden geleni yaptım. Daha fazla ne yapabilirdim” diye sordu.

    “Fırat Sarı benden epikrizi değiştirmemi istemişti ancak kabul etmedim”

    Şenkalaycı, Hasan Basri Gök’ün ilaç sattığını duyduğunu belirterek, “Gök’ün para karşılığında ilaç sattığını duymuştum. Beni aradı bizim kullandığımız ilaçları kötülüyordu. Benden ilaç istiyordu, vermedim. Bu durumdan çok rahatsız oldum. Doktor İlker Gönen’i arayarak durumu ona anlattım. O da ‘bana yönlendir, bir daha seni rahatsız edemez’ dedi” şeklinde konuştu.

    Mahkeme başkanının sanığa, “Madem Hasan Basri Gök seni arayıp İlker Sarı adına senden ilaç istiyor. Peki neden bu kadar rahatsız oluyorsun, ama Fırat Sarı’yı arayıp sormuyorsun” sorusu üzerine, sanık, “Ben kendisinden kurtulmak için ve İlker hocadan çekineceğini düşünerek İlker Gönen’e söyledim. Fırat Sarı ile iletişim kurmaktan kaçınırdım. Fırat Sarı benden epikrizi değiştirmemi istemişti ancak ancak ben kabul etmedim. Bu usulsüzlüktür. Yönetime söyledim” dedi.

    “Kamera çalışmıyordu”

    Mahkeme başkanının yoğun bakımda kameranın olup olmadığına dair sorusuna Şenkalaycı, “Yoğun bakımda kamera vardı ama kayıt yoktu. Ama neden kayıt yapmadığını bilmiyorum” dedi.

    “‘Bu bebeğe ilaç düşüşü yapacağım entübe gösterin’ diyordu.”

    Duruşmada savunma yapan sanıklardan Tuğba Özkaynak (Baş), mahkeme başkanının “Çağla, entübe olmayan bebeği entübe gösteriyor muydu?” sorusuna, “Kendisinin alanda yakındığı bir cümle, ‘Bu bebeğe ilaç düşüşü yapacağım entübe gösterin’ diyordu” dedi. Duruşma savcısının evrakta sahtecilikle ilgili sorduğu, “Çağla senden bir sahtecilik yapmanı istiyor. Bunu herhangi bir yere bildirdin mi bildirmediysen neden bildirmedin. Bunu hastane yönetimine bildirmeyi düşünmedin mi?” sorusuna da “Bu isteği sadece istekte kalıyordu. Hiçbir dosya değişikliği yapmadım. Ekstra zaten çok yoğundum. Sağlık sektöründe iş bulmak kolay değil bu nedenle şikayet etmedim” diye yanıt verdi.

    Savcı, “Çağla’nın seni tehdit ettiğini ve zorladığını söylüyorsun ama bir yandan da Çağla’dan para alıyorsun. Neden bu parayı almaya devam ettin? Aldığın kaynağını bilmiyor muydun?” diye sordu. Bu soruya da Özkaynak, “Shiftlik ödemesi denen bir şeydi. 4 ayda 4 kez aldım bu parayı. Hastanenin Çağla’ya vermiş olduğu, Çağla’nın da bize verdiği paraydı. Hastaneden geldiğini düşünüyordum” diye yanıtladı.

    “Bebeklerle ilgili süreçlerde ben devreye giremiyordum”

    Sanıklardan tıbbi sekreter Sümeyye Özdemir de “Sanıklardan Ceren Hatice Kırım’ı, Fırat Sarı’yı ve İlker Gönen’i tanıyorum. Danışman doktorlar olarak söyleniyorlardı. Sümeyye Nur Arslan, yenidoğan bölümünde hemşireydi. Bebekle ilgili süreçlerde ben devreye giremiyordum. Alan içerisindeki süreci Fırat Sarı’ya ve İlker Gönen’e iletiyordum. Yönetimin bana talimatı buydu. Ben denetim günü alana geldiğimde üç günlük izin dönüşümdü. Ben yokken yerime biri koyulmamış. Ben yokken epikrizler yazılmamıştı. Denetim ekibi sormuş, İlker Bey’i aradım, ‘üç günlük epikriz boş’ demek için aradım.” dedi.

    “Yenidoğan 23 hastalıktı, 27 bebek vardı”

    Mahkeme başkanı, Özdemir’e “Bebeği sakladım” şeklindeki tapelere ilişkin soru sordu. Özdemir, “Bebeğin saklandığını görmedim, bizim yenidoğanımız 23 kişilik alanda 27 bebek vardı. Geldiğimde 4 taburcu vardı. Doktor da hasta kabul olmuş ama taburcu olamayınca 27 hastamız oldu. Bazı bebekleri emzirme odasına ve ailelere teslim ettiğimizi söyledim” şeklinde yanıt verdi.

    Mahkeme başkanının “Medisense şirketiyle para alışverişi var ne diyorsun?” sorusuna ise, “Fırat Sarı’dan veya şirketinden aldığım bir para yoktu. Borç istediğim Sümeyye Nur’a borcumu ödemiştim. Paranın o hesaptan geldiğini bilmiyordum” yanıtını verdi.

    Bir bebeğin epikrizinde yaşanan anlaşmazlığın sorulmasına üzerine Özdemir, “Bir bebeğimiz vardı, 52 haftası dolan bebekler yenidoğanda duramıyor sevkimiz gerekiyordu. 112’yi aradık ama boş yer yoktu. Kendi erişkin yoğun bakımımıza çıkardık. Hemşireler arasında iletişim kopukluğu olmuş” dedi. Avukatın, “Ahmet Atilla ciro artırımı konusunda sizden talepte bulundu mu?” diye sorduğu sanık, “Hayır olmadı” diye yanıt verdi.

    Duruşma, yarına ertelendi.

    İlgili Haberler

    ÇOK OKUNANLAR