Eski Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, “Suriye’de geç kaldık, İsrail yapacağını yaptı. Türkiye kuzeydeki tehdit unsurlarını 24 saatte yok etme fırsatını hemen değerlendirmeliydi. Suriye’de tablo pek parlak değil, parlak gibi gösterilmeye çalışılıyor” dedi.
Suriye ve Irak başta olmak üzere ‘Komşularla Ticaret’ planının mimarı olarak AK Parti hükümetlerinde uzun yıllar dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulunan Kürşat Tüzmen, Başta ABD’nin seçilmiş Başkanı Trump olmak üzere AB liderlerinin art arda Türkiye’yi öven açıklamalar yapmalarına kanmamak gerektiği görüşünü dile getirdi. Tüzmen, “Batılı ülkelerin ve liderlerin tahtırevanına çok binmememiz lazım. Bu bölgede liderlerini kaybeden ülkeler bir süre sonra kaos, kargaşa ve başı bozukluklar artınca kaybettikleri liderleri arar hale geliyor” dedi.
ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan’ın sorularını yanıtlayan Tüzmen, Türkiye’nin hızlı hareket edip, elini çabuk tutması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Esad’ın devrilmesi ve ülkeden kaçışı sürecinde en hızlı hareket eden İsrail oldu. İsrail yapacağını yaptı, bu işten kazançlı çıktı. Türkiye çok geç kaldı. 8 Aralık’ın hemen ertesinde sınırlarımızda tehdit unsuru olarak gördüğümüz, YPG, PKK ve diğer unsurları 24 saatte bitirmemiz lazımdı. Geçiş dönemindeki boşluktan en fazla yararlanması, en hızlı hamleleri yapması gereken Türkiye olmalıydı. Aslında tablo pek parlak değil, parlak gibi gösterilmeye çalışılıyor. Şimdi ABD’den, AB’ye herkes arka arkaya gelen gidenler Türkiye’yi pohpohluyor. Türkiye çabuk gaza gelir, gelmemesi lazım.”
“Suriye çok etnik ve dini çeşitliliği olan bir ülke”
Şam’da geçiş hükümetini kuran HTŞ lideri Colani’nin “doktriner irticacı” olduğuna dikkat çeken Tüzmen, Irak’ta Saddam’ın devrilmesi sürecinde El Kaide, IŞİD, Taliban ve benzeri yapılar olmadığını, Suriye’deki tabloda ise merkezi yönetimin bu unsurlarla bağlantılı bir yapıdan oluşmasının, bu doğrultuda bir ideolojiden gelmesinin Türkiye açısından sıkıntılar yaratabileceğini vurguladı. Kürşat Tüzmen, “Suriye’deki durumun Türkiye açısından tehlikeli olabileceğini görmeliyiz. HTŞ adı altında çok sayıda cihatçı, irticacı silahlı unsurlar var. Bunlar nasıl yönlenecek? Geçiş döneminde Türkmenler ne kadar etkili olabilecek? Yönetimde yer alabilecekler mi? Suriye çok etnik ve dini çeşitliliği olan bir ülke. Önümüzdeki süreçte dış müdahaleler, dışarıdan karıştırma girişimleri mutlaka olacak. O yüzden Türkiye hızlı hareket etmeli ve kendisine yönelik tehdit unsurlarını bu geçiş döneminde süratle gidermeli diyorum ama fırsat kaçıyor, geç kalınıyor” dedi.
“İktidar çok ağır kalıyor, neden hâlâ oyalanıyor anlamış değilim”
Suriye’deki yeni durumun Suriyeli sığınmacıların dönüşü ve ülkenin yeniden imarında Türkiye için ekonomik fırsatlar yaratıp yaratmayacağı sorusuna ise eski bakan Tüzmen şu yanıtı verdi:
“Yayladağ ve Öncüpınar kapıları dönemimde açıldı. Komşularla ticareti büyütme stratejisinin parçasıydı. Akçakale kapısının tam karşısında ise terör örgütü konuşlu. Üç kapıyı da izliyorum ama şu ana kadarki dönüş rakamları çok düşük. Ciddi bir dönüş yok. Herkes durumu temkinli izliyor. Bizim de Şam’da ne olacağını temkinli izlememiz lazım. Bizim orta boy müteahhitler yıllardır Kuzey Suriye’de İdlib’te çok iyi işler yaptılar. Fransız La Farge orada boşuna çimento fabrikası kurmadı. Müteahhitlik her zaman yapılır. Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası vb. kuruluşlardan ciddi finansman sağlanması gerek. Ancak asıl önemlisi ülkenin eğitim, sağlık, insani altyapısı yok oldu. Milyonlarca çocuk eğitimsiz. Irak’ta böyle durumların nelere yol açtığını gördük. Ülkenin çocukları, gençleri, gelecek nesilleri umutları yok oldu. Irak bölgenin en entelektüel ülkelerinden biriydi. Bölündü, parçalandı. Irak dinarı değerliydi, Suriye poundu da öyleydi. Şimdi ikisi de yerlerde sürünüyor. Irak, sınırımızda bir çıban başı oldu. Muhtemelen Suriye de yeni çıban başı olacak. İsrail ülkenin tüm altyapısını, üslerini, donanmasını, bilimsel merkezlerini, üniversitelerini yok etti. Colani’den ve dünyada kimseden ses seda çıkmıyor. Colani batının hoşuna gidecek sözler söyleyip kendisini aklıyor. Ama Türkiye için tehdit olan unsurlar hâlâ duruyor. İktidar çok ağır kalıyor, neden hâlâ oyalanıyor anlamış değilim.”