• DEM Parti Eşbaşkanı Hatimoğulları: Öcalan’ın mesajının arkasındayız
    07 Ocak 2025

    DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, yeni barış sürecinin başarıya ulaşmasının Öcalan’ın tecritten çıkarılmasına ve “halklarla buluşmasına” bağlı olduğunu söyledi. Hatimoğulları, “Bu süreci etkin bir biçimde yürütebilmesi için, eğer olacaksa barış süreci, bunun inşa edilmesi için, bu gelişme ve görüşmelerin barışla taçlanabilmesi için yapılması gereken iş Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kalkmalı ve Sayın Öcalan halklarla buluşacak bir zemine kavuşturulmalıdır” dedi.

    DEM Parti’nin 2025 yılı ilk TBMM Grubu toplantısı, Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları başkanlığında yapıldı.

    Hatimoğulları, konuşmasına gazeteci Metin Göktepe’yi anarak başladı. Hatimoğulları “Yarın 8 Ocak, Metin Göktepe’’nin katledilişinin yıl dönümü. Gazetecilere saldırı hiçbir zaman bitmedi ve hala şimdiye kadar devam ediyor. Metin Göktepeyi ve onun şahsında katledilen bütün basın emekçilerini, Nazım Daştan’ı, Cihan Bilgin’i saygıyla anıyorum” dedi.

    Hatimoğulları’nın gündeminde ağırlık olarak ekonomi, geçim sıkıntısı ve asgari ücret zammı vardı. Yeni yılla birlikte art arda açıklanan zamları hatırlatarak eleştirilerine başlayan Hatimoğulları şunları vurguladı:

    “Halkın ekmeğine, cebine abanmak için bekleyen büyük zamlar ve vergiler peş peşe açıklandı. Başlayan zam yağmuru ilk ayında bile fırtınalara sebep olmuştur. İğneden ipliğe her şeye zam yaptılar. Otoyol köprü geçişleri ücretleri, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, ehliyet ücreti ve kimlik ücreti, trafik cezaları, pasaport harçları tam yüzde 44 oranında artırılmış durumda. Yeni yılla birlikle harçlar, vergiler, cezalar yaklaşık yüzde 50, ev kiraları ise yüzde 60 oranında arttı. 2025 yılının Ocak ayında ev kiralarının artış oranı yüzde 58.1 olarak belirlendi. Her şeye zam gelmeye devam ederken emekçinin payına ne düştü bu süreçte? Emekçinin payına yoksulluk, sefalet düştü. 2024 yılını ‘Emekliler Yılı’ ilan ettiler, etmez olaydılar. Bir emekli yıl sonunda şunu söyledi ‘Allah bir kez daha emekliler yılı yaşatmasın bize’ dedi biz de ‘amin’ diyoruz. Emekliler emekli olalı böyle zulüm görmedi. Erdoğan diyor ki, ‘2025 daha iyi olacak’ biz de Sayın Erdoğan’a buradan soruyoruz, hangi konu bakımından acaba daha iyi olacak? AKP ve yandaş sermaye yılı olması bakımından mı? Zam ve vergi yılı olması bakımından mı? Bu iktidar 2025 yılı boyunca kişi başına yaklaşık 150 bin lira vergi toplayacak, bu mudur? Bu mudur bahsi edilen 2025 yılının iyi olacağı? 2025 yılı bütçesindeki vergi hedefi 12 trilyon 651 milyon lira. 2025 yılı içinde yeniden değerlenme oranı yüzde 44 olarak belirlendi. Bu demek oluyor ki vergi ödemeleri geçen seneye göre yarı yarıya artmış olacak. AKP ve MHP iktidarı öyle bir hesap makinesi icat etmişler ki bu hesap makinesi ile hesapladıkları rakamlarda işçi emekçi yoksul açlığa sefalete mahkum ama kendi yandaş sermayeleri ise kazanmak üzere koşullanmış durumda.

    “Bir aile bir asgari ücretle bir ay nasıl geçinebilir?”

    2025 yılı asgari ücretini 22 bin 104 lira olarak belirlediler. Oysa 2024 yılı Aralık ayı için açlık sınırı 21 bin lira olarak belirlenmiş. Yoksulluğun sınırı ise 69 bin TL olarak belirlenmiş. Açlık ve yoksulluk oranları böyleyken 2025’te belirlenen asgari ücret 22 bin 104 lira. Bunu asgari ücretli nereye harcasın? Asgari ücretlinin hakkını savunmaya devam edeceğiz. Bir aile bir asgari ücretle bir ay nasıl geçinebilir? Çıkıp bunu açıklasın bu iktidar. Bu maaşlarıyla kira mı ödesinler, mutfak masrafı mı karşılasınlar? Çocuklarının okul masrafını mı karşılasınlar? Bir asgari ücretli bunların hangisini karşılayabilir? Ama kollarında milyonluk saatler taşıyanlar bunu asla bilemezler ve onlar bir günde bile asgari ücreti kat be kat harcayacak insanlardır. Memleket adeta Survivior’a dönüşmüş durumda herkes hayatta kalmaya çalışıyor ama ödülü zenginler alıyor. Belirlenen asgari ücret açlık ücretidir, sefalet ücretidir biz bunu asla kabul etmiyoruz. Asgari ücret görüşmeleri komisyonda başladığı gün de ifade ettik. Bugün de burada tekrar ediyorum DEM Parti olarak asgari ücret 35 bin TL olmalıdır dedik sene içinde eflasyonun artış oranı göz önünde bulundurularak 4 kez artırılması gerektiğini ifade etti. Burada bunun bir kez daha altını çiziyoruz.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Boykot etme” açıklamasına Hatimoğulları, “Yurttaş doğal boykotta çünkü alım gücü kalmamıştır” sözleriyle cevap verdi:

    Memur maaşlarının artış oranına baktığımızda orada büyük bir haksızlık var. Zam artış oranı altı ay içinde 11.54. Ev kirası yüzde 58.50’dir ve buradaki ücretin artışına bakın kıyası var mı siz yapın. Maaşa yüzde 11 kiraya yüzde 60 ve bu işin içinden nasıl çıksın çalışanlar ve emekliler. İnsanlar kredi kartlarını ödeyemiyor. Kredi kartı borçları patlamış durumda. İnsanlar evine ekmek götüremiyor. Çocuğuna süt alamıyor insanlar. Açlık ve yoksulluk diz boyu. Açıklanan enflasyon rakamlarına bakın. Sarayda, TÜİK tarafından saray koridorlarında hazırlanmış olan rakam 44.38 ENAG’ın verilerine göre 83.40. Kendine bonkör, halka gelince de sömüren bir iktidar anlayışı ne yazık ki devam ediyor. Çıkıp gerçekten utanma sıkılma da yok, pahalılığın kaynağı kendileri değilmiş gibi AKP iktidarı yurttaşa diyor ki ‘Ne halin varsa gör.’ Sonra diyorlar ki fahiş fiyatları boykot edin. Çağrı yapıyorlar insanın aklıyla alay edercesine. Diyor ki ‘Fahiş fiyatları boykot edin’ merak etmeyin ey saraylılar zaten yurttaş doğal boykotta çünkü alım gücü kalmamıştır. Güçlü bir ses çıkarmazsak 2025 yılı 2024’ten kat be kat daha kötü geçecek. Bizler ekmeğimizin peşinde koşarken ekmeğe ulaşamıyorsak 50 milyon yurttaş doğru düzgün ekmeğe ulaşamıyorsa burada detaylı bir sorun vardır. Ekmek mücadelesini yükseltme zamanı. Bu mücadeleyi hep birlikte ama hep birlikte sizlerle beraber, bizler hem parlamentoda hem alanlarda ekmek mücadelesini büyütme zamanı. Bu konuda DEM Parti olarak üzerimize düşeni sonuna kadar yapmaya hazırız.

    “Kobani’ye dönük saldırıları asla kabul etmiyoruz”

    Suriye’de gelişen yeni süreci hep birlikte takip ediyoruz. 13 yıl süren bu yıkıcı savaşın büyük acılar bıraktığını hep birlikte gördük, izledik ve bizzat içimizde yaşadık. Suriye’deki tüm halkların etnik ve inanç kimliklerinin, özellikle kadınların özgür ve eşit yaşayacağı demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesi için her daim mesajlarımızı ilettik bu konuda da çabalarımızı sürdüreceğiz. Fakat savaşın başladığı günden bugüne kadar üçüncü yol siyasetinde bizler ısrarcı tutumumuzu devam ettirdiğimiz halde ne yazık ki orada şu an ortaya çıkan tabloyu burada sizinle paylaşmak istiyorum. Bizler üçüncü yolu savunmaya devam edeceğiz. Bizler kadın özgürlükçü, bütün farklı halkların ve inançların eşit yaşadığı demokratik bir Suriye’yi sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Bizler üçüncü yolun yolcuları olarak karşılaştığımız tabloya baktığımızda Suriye’de ne yazık ki Adalet Bakanı olarak atanmış olan kişinin huzurunda kadınlar alenen infaz edildi. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu gelişmelerin tamamını değerlendirdiğimizde 2023 Irak, daha sonra Libya’da olanları hatırlayalım. Tarih derslerle kendini zaten hatırlatıyor. Şunu çok iyi idrak etmeliyiz bunun hayata geçmesi için çok büyük çabalar harcamalıyız. Suriye’deki tek reçete demokratikleşmedir. Suriye’deki tek reçete demokratik ulusun inşasıdır. Bugün Suriye’de bir tarafta gerçekten kadın özgürlüğü var ama öteki tarafta kadınları açık alanen infaz eden bir anlayış var. Sadece bu değil, aynı zamanda Kobani’ye dönük tehditler durmuyor. SMO ve farklı isimlerle ortaya çıkan kimi çete örgütler saldırılarını devam ettiriyorlar. Kobani’ye dönük saldırıları asla kabul etmiyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırıları asla kabul etmiyoruz. Suruç’ta, Nusaybin’de halklar nöbette çünkü sınırın öte yanında soydaşlarının akrabalarının katledilmesini istemiyor. Sınırın öte yanında demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesini istiyor. Sınırın öte yanında barış istiyor.”

    DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin 2025 yılı ilk grup toplantısında, “DEM Parti olarak barışın tesis edilmesi için üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları bu sürecin bir öznesi olarak yürütmeye hazırız. Meclis tarihi bir görevle karşı karşıyadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi 21. Yüzyılda barışın trenini kaçırmamalıdır. Gelin hep birlikte bu trenin yol almasını sağlayalım. Barış treninin yol almasını sağlayalım” dedi. PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması gerektiğini ve barış sürecine destek olabimesi için halklarla buluşacak bir zemine kavuşturulması gerektiğini savunan Hatimoğulları, yeni çözüm süreciyle ilgili olarak şunları söyledi:

    “Sınırın bir tarafına bomba diğer tarafına gül atılabilir mi?”

    “Bakın Rojava’da savaş Türkiye’de barış olabilir mi? Sınırın bir tarafına bomba diğer tarafına gül atılabilir mi? Bütün bunları detaylı bir şekilde düşünmeye ve idrak etmeye ihtiyacımız var. Yine Suriye’de hepimizin takip ettiği üzere farklı halklar ve inançlardan kesimlere saldırılar artmış durumda. Özellikle Lazkiye, Tartus, Hama ve Humus’taki Arap Alevilerine yönelik saldırılar ve katliamlar hız kesmiyor. Aynı şekilde Hristiyanlara ve Dürzilere yönelik saldılar da devam ediyor. Aynı zamanda Hıristiyanlar ve Arap Alevilerinin kutsallarına saldırılar devam ediyor. Bizler de 2-3 gün önce değerli Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan ile Hatay Samandağ’da Hz. Hıdır türbesinden, Suriye’de türbesi yakılan El Hasibi’ye uzanan barış mesajlarımızı verdik. Mesajımız şudur, demokratik bir Suriye istiyoruz. Alevisiz, Kürtsüz, Hıristiyansız, Dürzisiz, Türkmensiz, Arapsız Suriye olamaz. Bugün Suriye’de eğer yaşayan azınlıklar bu kadar ağır tehdit altındaysa, buna bütün dünya halkları, bütün dünyadaki güçlerin en yüksek düzeyde duyarlılık göstermesi gerekiyor. Alevilerin işkence, kaçırma, kutsallarının yakılmasına, katledilmesine karşı Türkiye’de Alevi canların yaptığı ve demokratik güçlerin desteğiyle gerçekleşen kimi etkinliklere eylemlere, protestolara kimileri çıktı ‘siyasal Alevilik’ uydurması attı. Siyasal Alevilik uydurması bu mücadeleyi kriminalize etmeye çalışan nefret söylemlerini yayan fitne zihniyetinin ta kendisidir. Bu tehdit ve hedef göstermeleri biz Türkiye tarihinden de biliyoruz, Çorum’dan, Gazi’den, Sivas’tan biliyoruz. Bu nefret suçları göz göre göre yetkililerin kamuoyunun nezdinden alenen işlendiği halde ne yazık ki iktidar ve onun yargısı sessizliğini sürdürüyor. Buradan çağrımızdır. Bununla ilgili gerekli hukuki işlemler başlatılmalıdır. Aksi takdirde bu işin sizler de ortağı sayılırsınız. Zulüm ve zorbalıklara karşı taht kurmak isteyenlere karşı bizler direneceğiz. Bir Alevi deyişinin söylediği gibi, mürşidin bahçesi güldür har olamaz. Bu topraklardaki halklarımız, inançlarımız, tüm renklerimiz bir arada yaşadığı mozaiğin parçasıdır. İtikatla, inançla, umutla yeşeren bu canların, bu kadim toprakların harlanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız.

    Öcalan’la görüşme ve İmrali heyetinin temasları

    Her şeyin çok hızlı geliştiği bir siyasal iklimde DEM Parti İmralı heyetimizin sayın Öcalan ile görüşmesi oldu. Bu görüşmenin ardından yapılan açıklamada herkese büyük bir sorumluluk yüklenmiş oldu. Hepimizin sorumluluğu çok büyük burada. Ve heyetimiz şu an parlamentoda temsili bulunan siyasi partilerle görüşmelerini sürdürmeye devam ediyor. Yoğun bir mesai harcıyor. Ve bu görüşmelerin bitiminde heyetimiz zaten kamuoyuna geniş bir açıklama yapacaktır.

    Bu dönem sürece doğru yaklaşarak tarih yazma sürecidir. Görkemli bir çıkış bizlerin elindedir. Bizler DEM Parti olarak Sayın Öcalan’ın İmralı kapılarını biraz da olsa aralayarak bütün dünyaya duyurduğu tarihi mesajının arkasındayız. DEM Parti olarak barışın tesis edilmesi için üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları bu sürecin bir öznesi olarak yürütmeye hazırız. Gönderdiği mesaj sadece siyasilere değil bu çağrı barışın taraftarlarını çoğaltmak için bütün toplumsal kesimleredir aynı zamanda. Bizler bunun için yoğun bir biçimde çalışacağız.”

    Hatimoğulları, “Gazze” sözlerine Öcalan’ın mesajları üzerinden değindi

    Hatimoğulları, geçtiğimiz gün Diyarbakır’daki konuşmasında “Ya barışı inşa edeceğiz ya da her yer Gazze olacak” ifadeleri nedeniyle sert sözlerle eleştirilmişti. Grup toplantısında Öcalan’ın İmrali heyetiyle görüşmesinde vurgular ve uyarılar yaptığını söyleyen Hatimoğulları, uyarıların en önemlisinin Gazze’ye yönelik olduğunu söyledi.  Hatimoğulları şöyle konuştu:

    “Bu uyarıların en önemlisidir, uluslararası hukukun bittiği, hiçbir kuralın işlemediği Ortadoğu’da, insanlığın sıfır noktası haline gelen Gazze’ye dönüktür. Gazze’de olanlar savaşın 21’inci yüzyılda yarattığı yıkım ve insanlık krizinin en somut sonucudur. Biz Gazze’de çekilen acıları çok iyi bilen, çok iyi hisseden, bu konuda çok açık ve net tavır koyan bir siyasi partiyiz. Küresel sistemin savaş ve yıkım politikaları her yeri Gazze’ye dönüştürmek istemektedir. Bugün Ortadoğu’da her yer Gazze’ye dönme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Henüz gündeme gelmese de kuzey hattından Kızıldeniz, daha güneyde ise Doğu Akdeniz sahasında Kıbrıs’a varacak büyük bir gerilim hattı mevcuttur. Bu gerilim her an patlayabilir. Bu nedenle iç barışın sağlanması gerekiyor. Açıklamasında da ifade edildiği üzere bütün karanlık senaryolara küresel güçler de dahil olmak üzere, onların yerli işbirlikçileri de dahil olmak üzere, ‘bütün karalık senaryolara karşı dikkatli olunmalıdır’ uyarısı yapmıştır. Geçtiğimiz gün Diyarbakır’da bu minvalde yaptığım açıklama bazı kaynaklarca çarpıtılarak bu şekilde servis edilmiştir. Belli ki barış istemeyen bazı kaynakların bu tarz dezenformansları devam edecek. Bu konuyu burada bir kez daha açmamın nedeni budur. Bu kaynaklara bizler diyoruz ki savaşı körükleyecek barış karşıtı hareketlere hiç bir biçimde girilmemelidir. Bu süreçte aynı ezber ve provokasyonlarla ortaya çıkan ve yabancısı olmadığımız bu kaynaklar bilmelidir ki hiç kimsenin gücü bizlerin barış ısrarı ve sözünü çarpıtmaya asla ama asla yetmeyecektir. Bunu da böyle bilsinler.”

    “Türkiye Büyük Millet Meclisi 21’inci yüzyılda barışın trenini kaçırmamalıdır”

    Bizlerin bütün çabası demokratik bir zeminde onurlu bir barış içindir. Süreç nasıl işlerle işlesin bizler onurlu bir barışı savunmaya, onurlu bir barışın mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Sayın Öcalan’ın sözlerine döneceğim. Yıllar önce de yine kendisi şöyle demişti. Türkiye tüm bu tehlikeleri atlatmak ve kuşatmayı bertaraf etmek için Kürtlerle stratejik ittifakı, demokratik birliği esas almalı demişti. Çok önemli bir vurgu. Süreç Sayın Öcalan’ın bu sözlerini haklı çıkarmıştır. Türk-Kürt tarihsel ittifakını yeniden güçlendirmenin ne kadar hayati bir mesele olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Demokratik zemindeki bu ittifak, bu birliktelik Ortadoğu’ya büyük katkı sunar. Kendisinin de yine söylediği devir Türkiye ve bölge barışı için demokrasi ve kardeşlik devridir. Kürt sorununun demokratik temelde çözülmesi, savaş siyasetini bitirir, milliyetçi çatışmaları önler ve en önemlisi ölümleri bitirir. Hepimizin en büyük arzusu barışın olması, kanın durması ve ölümlerin bitmesi değil mi zaten? Meclis tarihi bir görevle karşı karşıyadır. TBMM 21’inci yüzyılda barışın trenini kaçırmamalıdır. Bu yüzden çağrımız parlamentoda bulunan bütün siyasi partilere, temsili bulunan bütün siyasi partilere. Gelin hep birlikte bu trenin yol almasını sağlayalım. Barış treninin yol almasını sağlayalım. 21’inci yüzyılda Türkiye bu barış trenini kaçırmamalıdır. Ayrıca tüm sivil toplum örgütleri, meslek odaları, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, aydınlar, yazarlar, gazeteciler… verecekleri katkı o kadar önemli ki. Bu ülkenin, cumhuriyetin ikinci yüzyılında barışla taçlanmasını sağlamak ve demokratik bir cumhuriyetin inşasının önünü açılması için hepimize çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. O nedenle bizler attığımız her adımı bu görev bilinciyle aynı zamanda bu sorumlulukla atmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki tarihsel önemi çok büyük olan bir eşikteyiz. Ve bizler bu eşikten geçerken barışla taçlanmış bir sürecin mutlaka ve mutlaka kurulmasını, tesis edilmesini sağlamalıyız.

    “Kürt sorununa doğru yaklaşım muhalefet dahil herkesi büyütür”

    Sayın Öcalan görüşmesinde bütün bu çabalarımız ülkeyi hakkettiği bir düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için çok kıymetli bir kılavuz olacak demiş. Evet aynen öyle. Barışın kaybedeni olmaz değerli canlar. Barışla beraber ülkede demokrasini, ekonomik refahın ve adaletin kapısını aralayacağımızı da asla unutmayalım. Muhalefetin önemli bir bölümü şimdiye kadar bir sağduyu göstermiştir ve çözüm odaklı açıklamalar yapmıştır. Bu Türkiye toplumuna sunulmuş çok önemli bir katkıdır. Buradan muhalefete yine çağrımız yinelemek isterim. Tutumuz kıymetli, tutumunuz çok kıymetli gelin bu tutumu daha da güçlendirerek barış için bu parlamentonun çatısı altında ve toplumun içinde hep birlikte çalışmaya devam edelim. Kürt sorununa doğru temelde yaklaşmak ve katkı sunmak başta muhalefet olmak üzere herkesi çok büyütür.

    “Çözüm umudu kandırma ve kandırılmama meselesine indirgenemez”

    Buradan sizlerin huzurunda birkaç hususun daha altını çizmek istiyorum. Barış her şeyden önce dille inşa edilir. Barışın dilini kuramazsak hayalini de kuramayız. Bu nedenle başta iktidar olmak üzere herkesi özenli bir dil kullanmaya davet ediyoruz. Dil varlığın evidir, o halde bu varlığa hepimiz saygılı olalım. Kimse unutmasın ki Nil diyarında Yusuf’un dili kaldı, zalimdense geriye hiçbir şey hiçbir şey kalmadı. Ortadoğu’nun demokratik ve barışçıl geleceği de bu topraklardaki çözüm umudu da kandırma ve kandırılma meselesine indirgenemez. Tüm tarafların yıllara dayanan büyük bir tarihsel birikimi ve tecrübesi var. Buradan bakarak, yani kandırma-kandırılma denkleminden bakarak biz siyaseti edilgen, bekleyen izleyen bir halde siyaset yapamayız. Siyaset etkin olmalıdır. Siyaset barışın kapılarını aralamalıdır. Siyaset aktif olmalıdır, dinamik olmalıdır. Olmayanı olabilir bir seviyeye getirmeye çalışmalıdır. Siyasetin görevi budur.”

    Öcalan’a özgürlük mesajı: “Süreci etkin yürütebilmesi için halklarla buluşacak bir zemine kavuşturulmalıdır”

    Hatimoğulları sözlerine şöyle devam etti:

    “Pekala bu toplum, bizler çok önemli deneyimlere sahibiz. Tarihsel birikimlere sahibiz. Halkın ferasetine güvenmeliyiz. Bu birikim asla küçümsenmemeli ve bu güvenle toplumu barışa doğru hep birlikte yönlendirebilmeliyiz. En önemlisi de şu: Sayın Öcalan’ın bu süreci etkin bir biçimde yürütebilmesi için, bu barış sürecinin ki eğer olacaksa barış süreci, bunun inşa edilmesi için, bu gelişme ve görüşmelerin barışla taçlanabilmesi için yapılması gereken iş, Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kalkmalı ve Sayın Öcalan halklarla buluşacak bir zemine kavuşturulmalıdır.

    Değerli halklarımız, özellikle burada grubumuza ve partili yoldaşlarımıza seslenmek istiyorum. Bu görüşmeler devam ederken bizler nasılsa görüşmeler oluyor, nasılsa barış süreci olacak diyerek evimizde oturmayacağız. Rehavete kapılmak yok. Onurlu kalıcı bir barışı tesis edebilmek için siz değerli halklarımızın demokrasi güçlerinin barış sevdalılarının, geçmiş dönemden daha çok çalışması daha çok alanlarda, meydanlarda, demokratik zemindeki mücadelesini vermesi gereken bir dönemden geçiyoruz. Demokratik zeminde bir barışın inşası için daha çok çalışacak, daha çok emek vereceğiz. Bu çağrımız da bütün siyasal ve toplumsal dinamikleredir. Bu tarihsel dönemeci hep beraber değerlendirebiliriz. Sürecin başarısı için dönemsel hesaplara takılmadan bu sürecin sahiplenilmesi ve emek verilmesi önemli bir anlam taşımaktadır. O halde hep birlikte elimizi taşın altına koyalım. Bunun için de DEM Parti olarak bizler dün olduğu gibi bugün de aynı şekilde elimizi taşın altına koyuyoruz ve gerekirse gövdemizi taşın altına koyacağız. Yeter ki barış olsun, burada yaşamını kaybetmiş canların aileleri var aramızda. Barış aileleri değer aileleri var aramızda. Bugün burada olmayıp evlerinde bizleri izleyen halklarımızın çektiği acıları hepimiz çok iyi biliyoruz. Bizlerin en büyük amacı bu acıların ortadan kalkmasını sağlamak bir nebze de olsa hafifletmektir. Bu süreci barışla taçlandırmaktır. Akan gözyaşları artık durmalıdır. akan kanlar artık durmalıdır bu ülkede yaşayan bütün farklı halklar ve inançlar kendi renkleri ve dilleriyle tıpkı Anadolu ve Mezopotamya topraklarının mozaiğini koruyacak şekilde yaşamını tesis edecek bir biçimde süreç neticelenene kadar bizler mücadele edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi bir kez daha saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Hızır yar ve yardımcımız olsun hepimize kolay gelsin.”

    İlgili Haberler

    ÇOK OKUNANLAR