Dışişleri Bakanı Hakan Hakan Fidan, katıldığı canlı yayında Suriye’de Ahmed Şara ile neler görüşüldüğü hakkında açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanı Hakan Hakan Fidan, CNN Türk’te katıldığı bir programda Suriye ile ilgili soruları yanıtladı.
Konuşmasında Fidan, Şam’da Ahmed eş- Şera, diğer adıyla Heyet Tahrir el Şam’ın lideri Ebu Muhammed el Colani, ile görüşmesinde neler konuşulduğunu aktardı.
Fidan, neler konuşulduğu sorusuna, bundan sonra Suriye’de ne yapılmalı gibi soruların konuşulduğunu açıklayarak şu ifadelerde bulundu:
“Görüşmemiz uzun sürdü. Her türlü konuyu ele aldık. Açıkçası bundan sonra Suriye’de ne yapılmalı, nasıl yapılır, kendi görüşleri bu konuda ne, nasıl bir süreç yönetimi zihninde var, Türkiye’nin bu konudaki tavsiyeleri ne? Ve daha doğrusu aslında ben oraya gitmeden önce uluslararası toplumla yaklaşık 10-11 gün süren yoğun bir maraton, diplomasi maratonu yaptım Dışişleri Bakanlarıyla. Dışişleri Bakanlarıyla, Arap dünyasıyla bir araya geldik, Batı dünyasıyla bir araya geldik. Bizim ortaya koyduğumuz bir tez vardı. O da şuydu, yani biz Şam’daki yeni yönetim hiçbir şekilde yargılamadan ne istediğimizi ilk önce kendi aramızda kararlaştıralım, evrensel taleplerimizi. Ondan sonra gidelim diyelim ki biz uluslararası toplum olarak senden bunu görmek istiyoruz, bizim tavsiyemiz bu. Onlar da belli zaten, 4-5 madde bizim çıkardığımız maddeler, hem Batı’lılar hem Doğu’lular herkes buna zaten evet dedi. Yani Suriye’nin komşuları için tehdit olmaktan çıkması, hiçbir şekilde teröre yer veren, başta DEAŞ ve PKK olmak üzere bir alan olmaması, azınlıkların can, mal ve hayatı için güvenliğin sağlanması, kötü muameleye tabi olmaması, ülkenin toprak birliğinin bütünlüğünün korunması konuları başta olmak üzere ve bu türden maddelerimiz vardı.”
‘Biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği bir söylemi ortaya koyduk, ‘itirazım yok’ dedi’
Fidan, konuşmasının devamında, Suriye’de atılacak adımlar hakkında fikir alışverişi yapıldığını aktararak, önerilere Colani’nin bir itirazı olmadığını belirtti.
Fidan konuşmasında, “İlk kriz çıktığı esnada herkes şaşkındı. Nasıl bir politika dili kullanılacak? Ne yapılacak? Yani burada yeni bir yönetim var. Yani bunlara nasıl tavır alınacak? Burada bir söylem oluşturulması gerekiyordu. Biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, aslında vicdanen ve aklen de, hukuken de geçerli olan bir söylemi ortaya koyduk, teklif ettik aktörlere. Herkes bunu kabul etti. Ve bunun etrafında oluşan söylemi biz aldık, Şam’a götürdük, Şara’ya da bunları anlattık. Yani hem bölgedeki Arap ve Müslümanlar hem Türkiye, hem de uluslararası toplum senden bunu bekliyor. Ben de bu fikirdeyim dedi, bunda hiçbir şeyim yok, itirazım yok dedi” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’nin öncelikleri neler?
Türkiye’nin öncelikleri hakkındaki açıklamalarında Fidan, “Birincisi, Türkiye olarak biz 3.5 milyon Suriyeli kardeşlerimize ev sahipliği yapıyoruz. ikincisi, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki varlığının ne şekilde sona erdirileceği meselesi. Açıkçası ben Şara’yı gayet iyi gördüm. İdib’te geçirdiği yılların kendisine yaramış olduğunu gördüm. Uzun yıllardır bir deneyimi var aslında İdib’ten. Benim onunla ilgili gözlemlerim var” dedi.
‘Ülkenin ismi değişmeyerek ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’ olacak’
“Suriye 4-5 yıl seçim düşünülmemesi normal mi?” sorusunu yanıtlayan Fidan, görüşmede Colani’nin oluşturduğu yol haritasını aktardığını ifade etti. Fidan, “Anayasanın yapılması için seçim yapılmalı, seçim yapılması için insanların dönmesi gerekiyor. Suriye’de devletin mevcut ismi değişmeyecek. Mevcut ismi gibi rejim de cumhuriyet olacak” şeklinde konuştu.
‘PKK YPG sorununu Suriye çözmeli’
Bölgedeki YPG sorunu hakkında Fidan, konuyu Suriye’nin sahiplenmesi gerektiğini ifade ederek, “Bizim devlet olarak yıllardır bu konuya yönelik çeşitli çalışmalarımız var. Şimdi yeni gerçeklikle beraber farklı senaryolarla yolumuza devam ediyoruz. Bunların başında şu geliyor. Şimdi Suriye’deki yeni yönetimin açıkçası bu sorunu sahiplenmesi ve kendi ülkesinin milli bütünlüğünü, bölgesel bütünlüğünü sağlama adına gerekli adımları atması gerekiyor. Bizim beklentimiz bu yönde. Atacak, yani görüşmeler devam ediyor. Bu yönde bir takım adımların atılmasını bekliyoruz. Buna bir zaman vermek lazım, bir müddet” dedi.
‘Milli güvenliğimiz sıkıntıya düşerse elbette operasyon yaparız’
“ABD’ye rağmen YPG’nin üzerine operasyon yapar mısınız?” sorusuna Fidan, “Yaptık. Daha önce yaptık. Afrin’de yaptık Tel Abyad’da yaptık. Halen devam ediyor arkadaşlar yapıyorlar. Milli güvenliğimiz bunu gerektiriyor, tabii ki, bizim görevimiz bu” ifadelerinde bulundu.
Ayrıca Fidan, askeri operasyon hakkında şu ifadelerde bulundu:
“Bizim onlara verdiğimiz ültimatom ortada. Amerikalılar üzerinden de verdik, basın üzerinden de verdik. Kime? YPG’ye. Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye’den, İran’dan, Irak’tan gelmişlerin terk etmeleri gerekiyor. PKK’lı kadroların ülkeyi terk etmeleri gerekiyor. Şu anda buna yönelik bir hazırlık da görmüyoruz, niyet de görmüyoruz, açıkçası. Ve bekliyoruz.
Biz ültimatomları veya şartları söylerken, şunun için söylüyoruz. Eğer askeri harekat olmasını istemiyorsanız, bölgede, ne bizim tarafımızdan, ne Suriye’deki yeni yönetim tarafından, bunun şartları bellidir. Bu şartları çok basit bir şekilde, sadık bir şekilde, hiçbir şeyden, hiç kimseden saklamadan ortaya koyuyoruz. Nedir şartlarımız size? Uluslararası başka ülkelerden gelen terörist savaşçıların ülkeyi terk etmesi. PKK’lı yönetim kadrosunun ülkeyi terk etmesi. Terör örgütünün üst düzey yöneticilerinin Suriye’yi terk etmesi gerekiyor. Onlar kendilerini biliyorlar, isimleri bizde var. Daha sonraki kadroların silahlarını bırakarak yeni sisteme dahil olmaları gerekiyor. Bu kansız, problemsiz bir geçiş. Buna mukabil, oradaki PKK’lı olmayan, aziz Suriyeli Kürtleri canlarına, mallarına herhangi bir zarar gelmeden normal hayata katılmaları ve yaşamaları gerekiyor. Yani Suriyeli yeni yönetim de bunun garantisini bize veriyor. Çünkü şartlarımız arasında bu da var.
Terör örgütü YPG konusunda beklenen yapılmazsa gereği yapılacak. Gereği askeri operasyondur. Sen terör faaliyeti içerisindesin. Bunu kendin de kabul ediyorsun. Toplamışsın dünyanın her tarafından adamları. Başkasının toprağını işgal etmişsin. Petrolün üstüne çökmüşsün. Başkasına hapishane hizmetleri sunarak para alıyorsun. Böyle bir düzen kurmuşsun, uluslararası düzen. Hangi ülkeden, hangi servisten, hangi ülkenin askeri yetkilisinden ne duydun, ne aldın, kime ne söz verdiğinin haddi hesabı yok ortalıkta. Yani bu maskaralığa artık bir son verilmesi gerekiyor bölgede. Benim için tehditsin, Suriye için tehditsin, Irak için tehditsin, bölge için tehditsin, en önemlisi Kürtler için tehditsin. Artık bu tehdidin, bu yanlışlığın, bu çılgınlığın ortadan kalkması gerekiyor. Kaç yıldır mağarada yaşayan insanların yönettiği, bu insanları mağaraya çekip, örgüt kurup yönetmeye başladıkları zaman internet yoktu. Birçok şey yoktu.”