Beşiktaş Belediyesi’ne “yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırma” gerekçesi ile düzenlenen operasyonda aralarında Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın da aralarında olduğu 47 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Başkan Akpolat, Balıkesir’de babasının evinde gözaltına alınarak sorgulama için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi.
Operasyona önce genel merkezde sonra da Beşiktaş Belediyesi önünde yaptıkları açıklama ile tepki gösteren CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise hem gözaltı şekline tepki gösterdiler, hem de bu operasyonun İBB’ye uzanması konusunda iktidarın bir planı olduğunu dile getirdiler.
Akit yazarı Ali Karahasanoğlu ise bugünkü yazısında operasyonun Ekrem İmamoğlu’na uzanabileceğini belirterek adeta gözdağı verdi.
“Sen zorluyorsun, “Şafak vakti” gelinmesine..” diyen Akit yazarının yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
“Benim çağrım, bir şafak vakti, Ekrem İmamoğlu’nun da, Rıza Akpolat gibi, Ahmet Özer gibi evinden gözaltına alınmaması için..
Hakkındaki isnatlara cevap vermesi çağrısında bulunuyorum..
İBB Spor Klübü A.Ş. çantası içindeki dolarların, avroların kaynağını açıklaması çağrısında bulunuyorum…
Soruyoruz, cevap vermiyor..
Sonra bir şafak vakti alacaklar..
“Çağırsaydınız, gelirdim” diyecek..
Oysa şimdi açıklasa.
Gerçekten tatmin edici bir cevabı varsa..
Kamuoyu da öğrense..
Emniyet de, tatmin edici cevaba rağmen, lüzumsuz yere bu işlerle meşgul olmasa..
Eğer tatmin edici cevabı yok ise..
O zaman da, “Bir halt yedim. Şafak vakti gelmeyin de. Ben size geleyim” dese..
Daha iyi olmaz mı?
Spor Klübü A.Ş. ile sınırlı değil, Ekrem İmamoğlu’nun açıklaması gereken konular..
Tam da balya balya avroların taşındığı, çanta çanta dolarların taşındığı CHP İstanbul İl Binasının satın alınmasında kullanılan kaynağı belirsiz paraların tartışıldığı günlerde..
Ekrem İmamoğlu’nun bir vukuatı daha medyaya yansımıştı.
Boğaz’a nazır üç villanın sahibi olan ve İBB ile CHP’li belediyelerle çok yakın ilişkileri olan inşaat alanında önemli şirketleri olan Nuhoğlu ailesi, bir şirketini, İmamoğlu ailesine toptan satıverdi..
Şirket dediysek, bir masası, iki sandalyesi olan şirket değil..
Üç villanın sahibi bir şirket..
O tarih için 1,5 milyar TL’ye varan bir malvarlığı, bu satış ile el değiştirmiş oldu…
O günlerde sorduk.
Sonrasında değişik tarihlerde, değişik vesilelerle tekrar tekrar sorduk..
“Bu şirketi devralırken, Nuhoğlu ailesine gerçekten bir ödeme yaptınız mı? Yaptı iseniz ödemenin kaynağı nedir? Ödeme yapmadı iseniz, ne karşılığında bu şirket ailenize devredildi?”
Bir yıla yaklaşıyoruz..
Ekrem beyden cevap yok.
Neyi bekliyor acaba?
Bir şafak vakti, alınmasını mı?
Bakın, güzel güzel kendisine davette bulunuyoruz, çağrıda bulunuyoruz..
“Açıkla” diyoruz.
“İzah et” diyoruz.
“Anlat” diyoruz..
Anlamıyor..
Daha önce, “it” demişti..
“Ahmak” demişti..
Şimdilerde çaktırmadan, “Vız gelir tırıs gider” diye mesaj yolluyor..
“Abicim sesin çok detone” diyor..
“Pışııık” diyor..
Ama milyarlık şirketi nasıl devir aldı, ne karşılığında aldı, açıklamıyor, açıklayamıyor..
O zaman, bir şafak vakti ziyarete geldiklerinde de, darılmak yok.
Tamam mı, Ekrem bey..
Çağrıldın, açıklamadın..
Davet edildin, izah etmedin..
Sen zorluyorsun, “Şafak vakti” gelinmesine..”