• Bahçeli: PKK’nın bittiği şartsız olarak açıklanmalıdır
    14 Ocak 2025

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terör örgütü için sonun geldiğini vurgulayarak “DEM heyetinin temasları memnuniyet vericidir. PKK’nın örgütsel varlığının bittiği açıklanmalıdır. Barışla herkesin kazanması için hazırız ve buradayız.” dedi. MHP ile Kürtleri düşman göstermek amacıyla hain propagandanın körüklediğini de söyleyen MHP lideri, “Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman şaşı bakmadık onları hiçbir zaman öteki görmedik.” diye konuştu. 12 adanın Türk milletinden ayak oyunlarıyla çalındığını belirterek “Atina yönetiminin ayağını denk almasını tavsiye ediyorum.” ifadesini kullandı.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “DEM heyetiyle İmralı arasında yapılacak ikinci görüşmenin hitamında PKK’nın örgütsel varlığının bittiği, terörle bir sonuç alınamadığı, bu kanlı sayfanın birçok bedel ödenerek kapandığı hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır. Kesin ve tavizsiz beklentimiz budur. PKK’lı teröristler ya silahlarını gömmeli ya silahlarıyla birlikte teslim olmalı veya kaçınılmaz sonlarıyla karşılaşmalıdır. Terörle pazarlık olmaz, müzakere yapılmaz, yalnızca ve yalnızca mücadele edilir” dedi.

    MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yunanistan ile Türkiye arasında yaşanan adalar gerilimi, yeni çözüm süreci, erken seçim ve yeni anayasa tartışmalarına ilişkin konuşan Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    “Türk milletinin taşıdığı ve 783 bin kilometrekareden taşırdığı müessir güç ve özgüveni tanımayanların sentetik kuşku ve kuruntularına rehin düşmeleri, bozuk zihniyetlerini tamir yerine bostan korkuluğu taşlamakla vakit geçirmeleri pespaye hallerinin acınacak hülasasıdır. Bu suretle büyüklük taslayan küçük insanlardan müteşekkil butik ve bitik siyaset temsilcilerinin ne dediğinin, neyi dikte ettiğinin bir ehemmiyet ve evveliyatı yoktur. Bu siyasi garabetler haricinde, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yakalamak amacıyla inanç, irade, fiil ve fikir birliği çok şükür teşekkül ve tezahür etmiştir. Kapalı devre siyasetin dar labirentlerine sıkışıp kalmıyoruz. Maksatlı imaların, asılsız iddiaların, ahlaksız ithamların, alçak ithamların heves ve heyecanlarımıza ket vurmasını kabullenmiyor, bu eksende tereddüde dahi mahal bırakmıyoruz. Neye inanıyorsak onu söylüyor, söylediğimizin arkasında da mertçe duruyoruz.

    “Türkiye 12 Ada’sız yaşasa bile, 12 Ada’nın Türkiye’siz yaşaması ham bir hayaldir”

    Yunanistan’ın Ege adalarına menzili 30 ile 300 km arasında değişen füzeleri konuşlandırma hazırlıkları uluslararası hukuka tamamıyla aykırı olduğu gibi iyi komşuluk özlemlerini de temelinden sakatlayacak fütursuz adımlardır. Gayri askeri statüdeki adaların bir plan dâhilinde silahlandırılması Türkiye’ye meydan okumaktır, barış denizi olmasını dilediğimiz Ege’yi gerilim ve cepheleşme girdabına çekmektir. Ege Denizi’nde bulunan yedi farklı ada grubu içinde Anadolu coğrafyasına en yakını olan 12 Ada başta olmak üzere Yunanistan’ın burnumuzun dibinde silah göstermesi yalnızca stratejik bir hata değil, tarihi, askeri ve siyasi sonuçları çok ağır olacak trajik bir yanlıştır. Şunu bir defa net şekilde ifade etmek isterim ki, bilhassa 12 Ada gasp edilmiş, asıl sahibi olan Türk milletinden ayak oyunlarıyla çalınmıştır. Türkiye 12 Ada’sız yaşasa bile, 12 Ada’nın Türkiye’siz yaşaması ham bir hayaldir.

    Kardeşlikle yazılan Türk tarihine leke sürdürmeme azmindeyiz. Kader ortaklığı ile geçen yüzyıllara gölge düşürmeme anlayışındayız. Türk milletinin ana gövdesinde önşartsız kucaklaşıp huzurlu, umutlu, müreffeh, şiddetsiz ve terörsüz bir yüzyılın çatısını gönüllerin birleşmesiyle örmenin amacındayız. Bununla da kalmayacak yeni yüzyılın emniyet ve esenliğini tesis edebilmek adına fedakarlıksa istenen yerine getireceğiz, onun bunun ucuz ve uçuk fason iddialarına asla prim vermeyeceğiz. Biliyoruz ki değişimsiz gelişim olmaz fakat kafasını değiştirmeyenler hiçbir şeyi değiştiremez.

    “Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman şaşı bakmadık”

    Tam bir buçuk asırdır, Türk ile Kürt arasında açılmak istenen ölümcül uçurumları ebediyen ve tamamıyla kapatmadıktan sonra bin yıllık kardeşlik çağrısını gerçek manasına nasıl tahvil ve teşmil edeceğiz? Öteden beri Kürt kardeşlerimize bizi kötülediler, aramıza çomak sokmak, insani, İslami ve milli irtibatlarımızı sabote etmek amacıyla her yalan ve iftirayı tedavüle soktular. Fitnenin küfürden daha şiddetli olduğu aşikârken, buna aldırış etmeksizin en vahim, en vandal, en vahşi dedikoduları milli bünyemize serpiştirip servis ettiler. Zehri zemzem diye yutturmaya kalkıştılar. Milliyetçi Hareket Partisi ile Kürtleri düşman göstermek amacıyla iç ve dış menşeli hain bir propagandayı devamlı güncelleyip körüklediler. İtiraf edeyim ki ne yaptıysak, neyi söylediysek, kendimizi bir türlü anlatamadık, belki de muhabbet ve hürmetimizi layık olduğu veçhile gösteremedik. Halbuki Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman şaşı bakmadık. Onları hiçbir zaman öteki ve sorun görmedik. Hep birlikte Türk milleti olduğumuzu yüreklice savunduk.

    “Erbil’deki peşmerge sizi benden daha çok sahiplenemez”

    6 Haziran 2011 tarihli Diyarbakır açık hava toplantımızda ne demiştim, ‘Siz Türk milletinin eşit, onurlu ve yeri doldurulamaz birer mensubusunuz. Siz bizim her şeyimizdeniz. Duamızdasınız, gönlümüzdeniz, dilimizdesiniz. Şuna da kesinlikle inanın, Washington’dakiler sizi benden daha fazla sevemez. Brüksel’dekiler sizi benden daha çok anlayamaz. Erbil’deki peşmerge sizi benden daha çok sahiplenemez.’ Türk ile Kürt’ün alın yazısı bir yazılmıştır. Biz bu görüşten hiçbir şekilde taviz vermedik. Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin, Türk vatanı hepimizin, dahası hepimiz Türk milletiyiz.

    Yine Diyarbakır açık hava toplantımızda şunları söylemiştim, ‘Unutmayınız ki; Ya bu vatan üzerinde bir ve bütün olarak kardeşçe yaşayacağız ya da millet olarak yalnızca Diyarbakır’dan değil, Anadolu’dan da atılacağız. Yedi düvelin karanlık planları durmak bilmiyor. Bunun için terörist PKK’yı taşeron olarak kullanıyor. Dağlarımızdaki eli silahlı eşkıyayı sürekli besliyor. Bir tarafta hepimiz varız, diğer yanda milletimizi ayrıştırmaya çalışan odaklar. Bir yanda Türk milleti var, diğer yanda iştahları yüzyıllardır doymayan Haçlı zihniyeti. Umuyorlar ki birbirimizden kopalım. İstiyorlar ki kardeş kavgasının tarafı olalım. Diliyorlar ki birbirimize küselim ve çözülelim. Aramızı bozmaya çalışıyorlar. Birbirimize düşürmeye çabalıyorlar. Biz birlikteyken amaçlarına ulaşamadılar, ulaşamayacaklarını da biliyorlar. Şimdi de dağıtarak sonuç almayı istiyorlar. Ama asla başaramayacaklar. Emellerine muvaffak olmayacaklar. Bizi asla bölemeyecekler.’

    “Terörsüz Türkiye’nin şafağı sökmüştür”

    Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar çekmek için on yıllar boyunca faal halde bulunan zalimler ve onların kiralık tetikçisi hain bölücü örgütün sonu gelmiştir. PKK/YPG terör örgütü Kürt kardeşlerimizin ne vasisi, ne vasıtası, ne de varlık beyanıdır. Bölücü terörün Türk-Kürt kardeşliğini küresel sipariş üzerine hançerleme teşebbüsleri artık çuvallamış, muazzam milli uyanış kenetlenmiş halde belini doğrultmuştur. Terörsüz Türkiye’nin şafağı sökmüştür. Türkiye’nin kilitleri sökülmüş, huzurun şahlanışı tarih sahnesine çıkmıştır. DEM heyetinin yaptığı temas ve ziyaretler bizim nezdimizde müspet seyir ve serencam halinde gerçekleşmiştir. Usul ve üslup olgunluğunun örneklerine şahit olmak memnuniyet vericidir. Bu kapsamda terörsüz Türkiye’nin yanında pozisyon alan, duruş gösteren, mesaj veren, bu uğurda dürüst ve önyargısız hareket eden herkes değerli bir çabanın tarafıdır. Hasılı vakit gecikmeksizin, yediğimiz ekmeğin, içtiğimiz suyun, üzerinde gezdiğimiz toprağın, mensubiyetinden iftihar ettiğimiz milletin hak ve hukukunu ortaklaşa müdafaa etmenin vakti gelmiştir. Terör markajını kırarak bölücülük damarını kesmenin; milli kucaklaşmayı biteviye başlatarak ayrık otlarını temizlemenin, eş anlı şekilde ortak tarih ve kültürde birleşmenin dışında başka bir çare kalmamıştır. Terör örgütü için son gelmiş, deniz bitmiş, tutunacağı hiçbir dal kalmamıştır.

    “PKK’lı teröristler ya silahlarını gömmeli ya silahlarıyla birlikte teslim olmalı”

    DEM heyetiyle İmralı arasında yapılacak ikinci görüşmenin hitamında PKK’nın örgütsel varlığının bittiği, terörle bir sonuç alınamadığı, bu kanlı sayfanın birçok bedel ödenerek kapandığı hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır. Kesin ve tavizsiz beklentimiz budur. PKK’lı teröristler ya silahlarını gömmeli ya silahlarıyla birlikte teslim olmalı veya kaçınılmaz sonlarıyla karşılaşmalıdır. Altını kalın bir şekilde çizerek ifade ediyorum ki terörle pazarlık olmaz, müzakere yapılmaz, yalnızca ve yalnızca mücadele edilir. Suriye’nin kuzeydoğusunda PKK/YPG bölücü terör örgütü mensupları Suriye hükümetinin çağrısına kulak vermelidir. Silahlar bırakılmalı, terör yöntemiyle sonuç alınamayacağı görülmelidir. Aksi halde terör örgütü mücavir topraklarımızın neresinde ürüyorsa, bataklık nerede bulunuyorsa, terörün kaynağına hücum ederek, özellikle Fırat’ın doğusunu meşru müdafaa ilkeleri gereğince darmadağın etmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devlet onurudur. Fırat’ın doğusu terörden ya kurtulmalı ya da kurtarılmalıdır. PKK/YPG Suriye’den çıkmalı ve örgütsel hüviyeti sonlanmalıdır. Terörsüz Türkiye’nin doğuşundan rahatsız ve memnuniyetsiz olan bazı döneklerin iki devletin, iki bayrağın, iki dilin isteneceğini hezeyan komasına gire gire duyurmaları sadece ve sadece hamaset tiyatrosudur.

     “Biz kardeşlik dedikçe kuduruyorlar”

    Bize vatanseverlik, milletseverlik ve milliyetçilik ahkamı kesmenin iştahında olan doymaz kursaklar, duymaz kulaklar, donmuş kalpler muhteris, münafık ve muzır karakterlerini muteberliğin kisvesiyle örteceklerini sanıyorlarsa, gelsinler virüs kapmış siyasi hal ve zihniyetlerini biraz da külahımıza anlatsınlar. Çıkarlarına ters düşenleri, on metrelik kuyuya itip beş metrelik iple kurtarma rolüne soyunan tatlı su kurnazlarını tanıyor, biliyor, her zaman da takip ediyoruz. Biz kardeşlik dedikçe kuduruyorlar. Terör bitsin dedikçe çılgına dönüyorlar. Varsın kudursunlar, elbette aşıyı vuracak birisi çıkacaktır, bunun yanında geceyi onaran mimar, gücün iradesi olan millet her şeyi görmektedir. Terörü bitirip bölgesel istikrarla yeniden tarihi yazmak için ayaktayız. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak hiçbir yanlışın içinde olmayacağız. Gazilerimizi sukutu hayale uğratacak bir çarpıklığa onay vermeyeceğiz.

    “Terörsüz Türkiye hedefini yeni anayasa ve Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi kapsamında değerlendirmesi gafilce bir saptırma”

    CHP Genel Başkanı’nın basit ve bayağı siyasetinin tevil ve telifi artık imkansızdır. Terörsüz Türkiye hedefini yeni anayasa ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi kapsamında değerlendirmesi gafilce bir saptırmadır ve yalandır. Özgür Bey’in hemen seçim çağrısı, gerçeklerle bağını koparan müflis bir siyasetçinin kendisini hayal alemine nasıl kaptırdığının ibretlik göstergesidir. ‘Bu hafta erken seçim kararı alalım’ diyor, sanki pazara çıkmış soğan patates alıyor. Özgür Bey, bırak bu işleri, vazgeç çalı dibi yoklamaktan, hesabını kitabını da seçimlerin zamanında yapılmasına göre planla ve hazırlan. Çünkü erken seçim düşü görmek kurt ininde çakal izi aramak kadar abuk sabuk bir halin özetidir. Seçimlerin erkene alınması diye bir şey yoktur. Buna ihtiyaç ve gerek yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı siyasi istikrar hassasiyetle korunup sonuna kadar müdafaa edilecektir.

    Özel’e erken seçim yanıtı

    Türk milleti çok konuşup aklına esen sözleri verenlere değil, verdiği sözleri tutup söylediklerini yapanlara güvenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı sözünün eridir. Geçim ve seçim diyenlerin samimi olmadığı meydandadır. Yalanı, dolanı ve sahte demokratlığı geçim kapısı görenlerin milletimizin aşına, işine ve geleceğine dair hiçbir genel ve geçer vaatleri olmaz, olamaz, bugüne kadar da olmamıştır. İç ve dış meseleleri yorumlama ve siyaset üretme yetersizliklerinden dolayı komplekse giren CHP’nin başını çektiği müzmin muhalefetin erken seçim talebi yenile yenile sırtı kevgire dönmüş güreşçiyle bir ve aynıdır. CHP yönetiminin boşa kürek çekmesi kendi bileceği bir şeydir. İstiklalin ve istikbalin güvencesi Cumhur İttifakı’dır ve varlığını kararlılıkla devam ettirecektir. Terörsüz Türkiye’nin arife gününe gelinmiştir ve bayram günleri yakındır. Zafer sabredenlerin ve inananlarındır.”

    İlgili Haberler

    ÇOK OKUNANLAR