Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında düzenlenen AK Parti MKYK toplantısı kapsamında AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, Bolu’daki yangın faciasıyla ilgili “Ne olursa olsun ve nereye uzanırsa uzansın sorumlular mutlaka cezalarını alacaklar.” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sona erdi. AK Parti Konferans Salonu’ndaki toplantı yaklaşık 2 saat sürdü.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik toplantıya ilişkin açıklamalarda bulundu. İşte Çelik’in açıklamalarından satır başları;
Kartalkaya’da adli yargı sürecinin temel çerçevesini oluşturacak bilir kişilerin yaptığı çalışma da uzman bilir kişiler tarafından titizlikle yerine getiriliyor ve sürdürülüyor.
Kaybettiğimiz canlara Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Şunu net bir şekilde söylemek isterim ki arkadaşlar hiçbir şekilde hiçbir tarafının herhangi bir şekilde biz bu meselenin örtülü kalmasına müsaade etmeyeceğiz. Her ne olursa olsun tüm boyutlarıyla açığa çıkması için yüksek bir irade kullanacağız. Cumhurbaşkanımız da zaten MKYK’nın başlangıç kısmında yaptığı konuşmada bunu net bir şekilde belirtti. Burada gerçekten hakkaniyetli, gerçeğin tam ortaya çıkmasına odaklanmış ve şeffaf bir şekilde bütün sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılacağı bir sürecin yürümesine katkı sağlayacağız. Bu çerçevede adliyenin yürüttüğü soruşturma, yargının yürüttüğü soruşturma, idari soruşturma, aynı şekilde mecliste bir komisyonun kurulmasına dair irade. Bütün bunlar bir araya geldiğinde bütün tablo, bütün netliğiyle ortaya çıkacaktır. Tabi bu kaybettiğimiz canları geri getirmez. Onların üzüntüsünü her zaman yaşayacağız. Çok büyük bir facia bu. Buradan hem milletimize hem onların değerli ailelerine bir kere daha baz sağlığı diliyorum. Bundan sonrasında benzer faciaların ortaya çıkmaması için bütün bu çalışmalar yol gösterici olacaktır. Ama en önemlisi de hem vicdani hem ahlaki hem de adli açıdan sorumlusu olanların cezasını çekmesi için bütün bir sonuç, bütün tablosunun açığa çıkmasıyla birlikte gerçekleşecektir.
‘YASAL DÜZENLEMENİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEYENLERLE MÜCADELE EDECEĞİZ’
Tabi toplumsal olaylar üzerinden gerçekleşen çeşitli konular son zamanlarda çok yoğun bir şekilde yer alıyor. Yüksekova’da da biliyorsunuz 12 yaşında bir kız çocuğu, bir çocuğumuz başıboş köpek sürüsünce parçalandı. Burada Eslem evladımıza yüce Allah’tan rahmet diliyoruz. Biz bu manzaraların ortaya çıkmaması için, burada herhangi bir şekilde benzer bir bu tabloların yaşanmaması için gerekli olan yasal düzenlemeyi de yaptık. Fakat vatandaşlarımızla arz etmek isterim ki vatandaşlarımızdan gelen şikayetleri en açık bir şekilde değerlendiriyoruz ve not ediyoruz. Bu sebeple bu yasal düzenlemelerin gereğini yerine getirmeyen belediyelerin bunu gerçekleştirmesi için, gereken bütün tedbirlerin alınması için bütün bir irademizle bunun takipçisi olacağız. Hangi partiden olursa olsun bu konuda ihmali olanların üzerine gidilecektir. Herhangi bir evladımızın, insanımızın başıboş köpekler tarafından saldırıya uğraması ya da bu şekilde bir sonuçla karşılaşmamız, hayatını kaybetmesi gibi bir tabloyu kesinlikle istemiyoruz. Ve buna karşı en güçlü iradeyi, en güçlü mücadeleyi ortaya koyacağız. Hangi partiden olursa olsun, hangi belediye olursa olsun bu yasal düzenlemenin gereğini yerine getirmeyenlerle mücadele edeceğiz.
’23 ŞUBAT’TA ANKARA’DA BÜYÜK KONGREMİZİ GERÇEKLEŞTİREREK SÜRECİ TAMAMLAMIŞ OLACAĞIZ’
1 Şubat’ta İzmir’de, 8 Şubat’ta İstanbul’da ilk kongrelerimizi yapacağız. Kadın kolları kongremiz gerçekleşecek ve 23 Şubat’ta Ankara’da büyük kongremizi gerçekleştirerek bu süreci tamamlamış olacağız. Tabii bu bir bayrak yarışı. Şimdiye kadarki kongrelerimizdeki coşku, hem görevi devreden arkadaşlarımızın hem yere ve yeniden gelen arkadaşlarımızın arasındaki kardeşlik duygusu bu sürecin bizim açımızdan en çok dikkat çeken bölümü. O nedenle bütün bu kongrelerde Genel Başkanımızı, Cumhurbaşkanımızı dinlemek üzere o salonları dolduran teşkilat mensuplarımıza, il ziyaretleri sırasında Cumhurbaşkanımızın gelişi için meydanları dolduran bütün vatandaşlarımıza buradan bir kere daha şükranlarımızı sunuyoruz.
‘ATEŞKESİN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİYLE BİRLİKTE GAZZE’DEKİ YIKIMIN BOYUTLARI DA ÇOK DAHA NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKMIŞ OLDU’
Tabii en önemli konularımızdan bir tanesi 7 Ekim 2023’te İsrail’in başlattığı soykırım faaliyetlerinden sonra yakın zamanda ortaya çıkan ateşkes, buruk da olsa bir sevinç yaşattı hepimize. Tabii ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte Gazze’deki yıkımın boyutları da çok daha net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Şimdiye kadar 50 bin Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetti, şehit oldu, hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. 110 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz de yaralanmış durumda. Tabii sivil altyapının yok edilmesinin yanı sıra bu soykırım siyasetinin ortaya koyduğu insanlık dışı vahşi eylemlerin de boyutu her geçen gün anlaşılıyor. Zaten esir takaslarında da görüldüğü gibi Filistinli esirlerin aslında yıllar içerisinde neredeyse hayati melekelerinin çoğunu kaybetmiş, hayati fonksiyonlar açısından çökmüş bir şekilde bu hapishanelerden çıktıklarını görüyoruz. Hamas tarafından rehin alınmış İsraillerin ise orada gördüğünüz gibi herkese teşekkür ederek ayrıldıklarını hem kendilerine yapılan iyi muamelelerden ötürü hem de kendilerinin iyi koşullarda tutulmasından ötürü Hamas yetkililerine ve oradaki halka teşekkür ettiklerini görüyoruz. Bu da bu katliam politikasını icra edenlerle bu katliam politikasına asaletle ve soylu bir biçimde direnenler arasındaki insani farkı net bir şekilde göstermektedir. Tabii bütün bu süreç boyunca Gazze halkı bu katliam politikasına herhangi bir şekilde boyun eğmedi. Bütün asaletiyle bütün insanlığın vicdanını uyaracak, bütün insanlığın vicdanına hitap edecek şekilde çok güçlü bir direniş sergilediler. Bir bakıma on yıllar boyunca bütün bir insanlığın vicdanını bu şekilde bir yerde toplayan, bir yere odaklayan başka bir örnek vermek neredeyse mümkün değildir. Gazze halkı gerçekten insanlık vicdanıyla yan yana geldi. Bütün asaletleriyle, bütün haysiyetleriyle, bütün bu soykırım faaliyetlerine karşı direnmiş oldular.
Bu süreçte bütün meslektaşlarımız, çeşitli mecralardan arkadaşlarımız Gazze’ye gittiler. Oradaki hem bu soykırımı hem de Filistin’deki, Lübnan’daki, İsrail’in yaptığı saldırıları bütün dünyaya duyurdular. Onların tabi hakikati duyurmak adına ortaya koyduğu bu faaliyet fevkalade önemli bir faaliyettir. Burada kendi hayatlarını riske ederek bu şekilde hakikatin peşinde koşan bütün basın mensubu arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. Şimdiye kadar bu uğurda hayatını kaybeden pek çok basın mensubu oldu. Dünyanın çeşitli yerlerinden meslektaşlarımız oldu. Onlara da Allah’tan rahmet diliyorum. Gelen noktada tabi özellikle TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın yaptığı belgeleme faaliyetinin burada uluslararası hukuk açısından da, uluslararası siyaset açısından da referans teşkil edecek bir noktaya eriştiğini görüyoruz. Pek çok mecrada TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın belgeleme faaliyeti bu soykırımla ilgili olarak bir hukuki belge niteliği, bir delil niteliği taşıyacak düzeyde ortaya çıkmıştır. Bu da aslında Türkiye’nin hakikatin ortaya çıkması için her açıdan ne kadar büyük bir gayret gösterdiğini göstermesi bakımından son derece önemlidir.
‘GAZZE’DEKİ GEÇİCİ ATEŞKESİN KALICI BİR ATEŞKESE DÖNÜŞMESİ ESAS ARZUMUZDUR’
Bu süreç boyunca sizler de yayınlarınızla buradaki insanlık dışı soykırımı dünyaya duyurmakta, halkımıza duyurmakta büyük bir çaba gösterdiniz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Tabi bu Gazze’deki geçici ateşkesin kalıcı bir ateşkese dönüşmesi esas arzumuzdur. Bu soykırım faaliyetinin daha fazla sürmemesi gerekir. Şimdi sağda solda bir takım haberler çıkıyor bazı ülkelerin Filistinlileri Gazze’den başka Arap ülkelerine göndermek istediği şeklinde. Bunlar tabi hiçbir şekilde kabul edilemez ve doğru olarak ele alınması mümkün olmayan yaklaşımlardır. Gazze ve Filistin toprakları Filistin halkının öz vatanıdır. O öz vatanda yaşamaya herkes kadar hakları vardır ve buranın savunması için bu soykırım siyasetine karşı canlarıyla elli bin şehit vererek çocuk, yaşlı, kadın hep beraber direnmişlerdir. Dolayısıyla bir halka masa başında kader çizilemez. Bir halka bir takım kararlarla bir takım salon kararlarıyla herhangi bir şekilde istikamet verilemez. Kendi vatanları için en büyük bedelleri ödemiş bu insanlara herhangi bir şekilde farklı bir yaklaşım ortaya koyularak onları vatanlarından uzaklaştırmak gibi bir yaklaşım hiçbir şekilde ne insani olur ne de herhangi bir şekilde kabul edilmesi mümkün olur. Esas olan buraya barışın gelmesini sağlayacak olan şey kalıcı ateşkes ortaya çıkması ve sonrasında da barış için 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan egemen Filistin devletinin bir an evvel kurulması ve dünya tarafından tanınmasıdır.
Burada bu vesileyle İsmail Haniye gibi, Yahya Sinvar gibi, bütün bu Filistin mücadelesinin sembolü olmuş şehitler, bugün bu mücadelede, bu verilen bedellerin ortaya koyulmasında daha büyüyen sembol isimler haline geldiler ve bir halkın aslında bütün varlığıyla, bütün bir varoluşuyla, kendi vatanını savunmak için, kendi haysiyetini savunmak için nasıl mücadele edeceğinin bütün bir örneği olarak Gazze halkı, bütün dünyanın gözünde bu mücadeleyi verdi. Biz de buradan bir kere daha Gazze halkını selamlıyoruz ve her zaman ve her koşulda yanlarında olacağımızı ifade ediyoruz.
‘SURİYE’NİN DOĞRU BİR YOLDA İLERLEMESİNE YARDIMCI OLMA ŞEKLİNDE BİR TUTUM İÇERİSİNDEYİZ’
Arkadaşlar tabi çok önemli bir gündem maddemiz, sürekli takip ettiğimiz konu Suriye’deki gelişmelerdir. Yakın zamanda biliyorsunuz dışişleri bakanları Suriye’nin, savunma bakanları ve istihbarat başkanları ülkemize geldi, muhataplarıyla görüştüler bizim arkadaşlarımızla, bizim kadrolarımızla, aynı zamanda da Cumhurbaşkanımız tarafından da kabul edildiler. Türkiye bir yandan Suriye’nin bu zor dönemi atlatması için, Suriye halkının yanında ve Suriye yönetiminin yanında destek vererek yol alırken, aynı zamanda da bölge ülkelerini bu konularda bilgilendirme, bölge ülkelerini burada bir takım rekabetlerin ortaya çıkması yerine, iş birliği içerisinde Suriye’nin doğru bir yolda ilerlemesine yardımcı olma şeklinde bir tutum içerisindeyiz. Dolayısıyla burada ilk baştan beri Suriye’ye bir takım yanlış istikamet vermek isteyenler, Suriye’yi yanlış yöne sürüklemek isteyenler ya da Suriye’ye yardımcı olmak yerine onlara bir takım şartlar dayatanların, aslında burada destek olmak yerine yine Suriye’yi bir şekilde bir uydu devlet haline getirmeye çalışma gibisinden bir yaklaşımları olduğunu görmüş olduk. Bunların hepsi yanlıştır.
Nihayetinde Suriye halkının hem orada bütün etnik grupları, bütün mezhep gruplarını birleştirmek için, kapsayıcı bir yönetim modeli ortaya çıkması için yüksek bir irade ortaya koyduğunu görüyoruz. Yine kadınlar konusunda, azınlıklar konusunda çeşitli batı ülkelerinden yapılan açıklamalar vardı. Bütün bu süreç içerisinde kadınların toplumun her hayatına Suriye’de katılması, nitekim yönetime de katılması için bu kanalların açık tutulduğunu görüyoruz. Tabi ki en baştan beri de hem Suriye yönetimi hem de oradaki toplumsal barış açısından azınlıklarla ilgili olarak da hassasiyet gösterildiğini görüyoruz. Dolayısıyla tüm bu süreç çerçevesinde bugün doğru tavır, batı ülkeleri tarafından ortaya koyulacak doğru tavır, Suriye halkının ve Suriye yönetiminin yanında olmaktır ve o şekilde ilerlemektir. Biz Suriye’nin toparlanmasının ve kapsayıcı bir yönetimle yoluna devam etmesinin, Suriye için kıymetli olduğu kadar bütün bir bölge barışı içinde son derece kıymetli olduğunu değerlendiriyoruz. O sebeple başta ABD olmak üzere bütün batılı devlet ve kurumların da uyguladıkları yaptırımları bir an evvel kaldırmasında fayda vardır. Bu çerçeveden bakıldığında Suriye halkının bu kapsayıcı yönetim arayışı çerçevesinde ortaya koyulan yaklaşımlara destek vermek her bakımdan önemlidir.
İstanbul Kongresi 7 Şubat, 31 Ocak’ta Antalya’da, 1 Şubat’ta İzmir’de, 7 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleşerek bütün bu süreci tamamlamış olacağız. Bu çerçevede biz bütün vatandaşlarımızı, Sayın Cumhurbaşkanımızı bu kongrelerde verdiği mesajları dinlemeye ve oralarda bulunmaya bir kere daha davet ediyoruz.
‘SORUMLULAR MUTLAKA CEZALARINI ALACAKLAR’
Soru: Kartalkaya’daki yangın sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir rapor yayınladı, paylaştı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bu raporun korsan olduğuna ilişkin bir değerlendirme yaptı. Sizler bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Cevap: Evet, Sayın Bakanımız onunla ilgili kapsamlı bir açıklama yaptı. Bunu paylaştı. Daha sonra da partimizin bir il kongresinde, Çorum Kongresinde de onu daha geniş bir şekilde paylaştı. Tabi bu yargıya sunulmamış bir rapor. Yani o bakımdan korsan rapor diye ifade ediliyor. Herhangi bir şekilde görevlendirilmiş bilirkişi heyetinin açıkladığı bir rapor değil. O bilirkişi heyeti çeşitli uzmanlardan oluşuyor ve bu konuyu bütün boyutlarıyla değerlendirecek ve açığa çıkaracak bir şey, uzman heyeti. Bu açıdan bakıldığında bu çok büyük bir acı ve büyük bir facia. Onun için herhangi bir şekilde böyle bir suçlama motivasyonundan önce doğru gerçek olan neyse o ortaya çıksın. Onun neticesinde zaten şunu net söylüyoruz. Ne olursa olsun ve nereye uzanırsa uzansın. Sorumlular mutlaka cezalarını alacaklar. Bunda hiçbir tereddüt yok. Biz burada çok kapsamlı bir şekilde bu konunun ele alındığını ifade ediyoruz. İşte Cumhuriyet Savcıları kendi açılarından inceliyorlar. Baş Müfettişleri kendi açılarından inceliyorlar. Aynı şekilde Çalışma Bakanlığı Müfettişleri inceliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın aynı şekilde incelemesi var. Yani adli açıdan da, idari açıdan da tüm bunlar inceleniyor. Ayrıca mecliste bu konu kapsamlı bir şekilde ele alınacak ve çıkacak. Bütün sonuç en açık, en şeffaf, en net bir şekilde hiçbir zam yapılmadan, hiçbir tenzilat yapılmadan, bütün bir gerçek ortaya çıkacak şekilde kamuoyuyla paylaşılacak. Bizim bu kaybettiğimiz yetmiş sekiz canımıza, borcumuz olduğu gibi bu milletimize de borcumuzdur. Cenab-ı Allah hepsine rahmet eylesin. Onları geri getiremeyiz ama vicdani ve ahlaki borcumuz olarak. Bundan sonra da bu faciaların yaşanmaması açısından bu gerçeğin bütünüyle açığa çıkması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Dolayısıyla adli soruşturma, mülke müfettişlerinin soruşturması, Çalışma Bakanlığı’nın soruşturması ve diğer tüm idari birimlerin soruşturması ama esas olan bilirkişi heyetinin vereceği bilgilerle birlikte adli açıdan Cumhuriyet Savcılarının ele alarak değerlendireceği ve daha sonra tabi ki yargısal sürece dönüşecek olan süreçtir. Bu konuda da hiçbir tereddüt olmadan bütün hukuki ve idari mekanizmaları net bir şekilde işleteceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bugün MKYK’ya hitaben yaptığı konuşmada bütün sorumluların ceza alacağı şekilde bütün gerçeğin açığa çıkmasına dönük iradelerini beyan ettiler. Onun dışında yani işte herhangi bir şekilde adli olarak oraya resmen sunulmamış bir raporun yayınlanması, spekülasyon yapılması buna benzer şeyler sadece meselenin siyasi spekülasyon tarafında kalır. Biz işin o tarafında değiliz ve o tarafında olmayacağız. Biz kaybettiğimiz 78 canımızla ilgili bu acının tarafındayız, gerçeğin ve hakikatin ortaya çıkmasının tarafındayız.
Soru: Dem Parti’nin İmralı ziyaretiyle ilgili. Özellikle bugün Sayın Cumhurbaşkanı kongrede yine Terörsüz Türkiye vurgusu yaptı. Bazı siyasi kulislerde özellikle PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili 15 Şubat işaret ediliyor. Böyle iddialar var gündemde. Dem heyetinin ikinci ziyareti sonrası sizin de içinde bulunduğunuz AK Parti heyetiyle bir görüşmesi söz konusu mu efendim?