Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Türkiye’nin ana muhalefet partisinin DHKP-C’li alçaklar tarafından şehit edilen Cumhuriyet Savcımızın ismini taşıyan Adalet Sarayı’nın önünde elinde asker, polis kanı olan marjinal sol örgütlerin sloganıyla polise saldırdığını görüyoruz. Öyle hareketler, öyle kelimeler, öyle tehdit dolu cümleler kullanıyorlar ki karşılarındaki kitlenin dahi yüzü kızarmıyor. Daha güya gazeteci ve siyasetçi kılıklı uyanıkların sahnelediği üçüncü sınıf tiyatroları burada saymıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manisa’da Muradiye Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen partisinin Manisa 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Erdoğan, şunları kaydetti:
”Muhalefetin iş bilmezliği bizim referansımız olamaz. Muhalefetin tembelliği bizim bahanemiz olamaz. Muhalefetin beceriksizliğine bakarak rehavete kapılamayız. Onların sorun çözmek milletin dertlerine derman olmak gibi bir kaygılarının olmadığını hepimiz zaten farkındayız. Bırakın dünyayı ülkemizde ne olup bittiğini bile takip etmiyorlar. Gazze’de 471 gün sonra ateşkes sağlanmış. Suriye’de 13,5 yıl süren zulüm sona ermiş. Avrupa’da ırkçı partiler hükümet devirecek seviyeye gelmiş. Ticaretten teknolojiye dünyada büyük devrimler yaşanıyor, evet, bunların ve diğer hadiselerin hiçbiri umurlarında değil. Gelişmelere ilişkin en ufak bir fikirleri yok. Ortaya koydukları hiçbir alternatif yok. Varsa yoksa kendi çıkarları, kendi ikballeri, kendi gelecek planları. Kavgayı, gürültüyü, kuyu kazmayı artık kendi seçmenlerini bile bıktıran güç mücadelelerini burada saymaya gerek dahi duymuyorum. Onları kimi zaman hayıflanarak kimi zaman acıyarak ama çoğu zaman ülkemiz muhalefeti adına utanarak izliyoruz.
”Yeni Genel Başkan’a şans tanıdık”
Birkaç ay öncesine kadar 85 milyonu yönetmeye layık gördükleri şahsı CHP’nin başına layık görmediler. Şimdi ne kapısını çalan var ne fikirlerini merak eden var. Burada bir gerçeği de ikrar etmek durumundayım. Aslında biz de yıllarca bu zatın ülkemiz siyasetine zarar verdiğini, yalan, iftira, hakaret dolu söylemleriyle siyasetimizi zehirlediğini, siyaset kurumunun itibarına gölge düşürdüğünü sıkça vurguladık. Bundan dolayı soru işaretleriyle dolu bir kurultay süreciyle de olsa CHP’nin başından gönderilmesi ilk etapta biz de müspet karşıladık. Türkiye’nin bir nebze olsun rahatlayacağına, siyasetin olması gereken düzleme oturacağına inandık. Bu anlayışla yeni Genel Başkan’a siyasette rekabeti daha yapıcı, daha mutedil bir atmosfere çekmek için bir şans tanıdık. Bundan da muradımız kutuplaşmayı azaltmak, siyasi iklimi yumuşatmak, CHP’nin normalleşmesine katkı sunmaktı. Ülkenin ve milletin meseleleri söz konusu olduğunda buluşabileceğimiz en azından diyalog kurabileceğimiz ortak bir zemini inşa etmeye çalıştık. Ancak gerilimden beslenen ana muhalefet içindeki vesayet odakları buna tahammül edemedi. Bu rahatsızlıklarını da her fırsatta israr ettiler. CHP’nin normalleşmesine ne yazık ki fırsat vermediler. Daha sonra eskisinden daha büyük bir savrulma yaşadılar.
“Biz olsak kendilerine yine bu sloganı tavsiye ederdik”
Gelinen noktada Türkiye’nin ana muhalefet partisinin DHKP-C’li alçaklar tarafından şehit edilen Cumhuriyet Savcımızın ismini taşıyan Adalet Sarayı’nın önünde elinde asker, polis kanı olan marjinal sol örgütlerin sloganıyla polise saldırdığını görüyoruz. Öyle hareketler, öyle kelimeler, öyle tehdit dolu cümleler kullanıyorlar ki karşılarındaki kitlenin dahi yüzü kızarmıyor. Daha güya gazeteci ve siyasetçi kılıklı uyanıkların sahnelediği üçüncü sınıf tiyatroları burada saymıyorum. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, adaletin tecellisine engel olmayacaklar. Buradan gülsek mi ağlasak mi henüz tam kestiremediğimiz şu trajikomik durumu da söylemek isterim. Kaderin cilvesine bakın ki, adliye önünde polise karşı attıkları slogan 1971 yılında Ziraat Bankası’nı soyan bir sol terör örgütüne ait. Aramışlar, taramışlar, dere tepe düz gitmişler, bula bula soyguncuların ve katillerin sloganını bulmuşlar. Banka soyanların sloganı on yıllar sonra belediyeleri soyanların sloganları haline dönüşmüş. Hani derler ya ‘Cuk oturmuş’ diye. Bunların durumu da tam öyle. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. Tıpkı kırmızı kart gibi bu yeni sloganlarının da CHP’ye çok yakıştığını samimiyetle ifade ediyor, sayın Özel ve şürekasını tebrik ediyorum. Biz olsak kendilerine yine bu sloganı tavsiye ederdik.
Bu ülkenin insanlarının CHP’ye bakarak bedavadan siyasi komedi izleme hakkına saygı da duymak lazım. Demokrasilerde muhalefetin de en az iktidar kadar önemli olduğuna inanan bir siyasetçi olarak bu iç karartıcı tablodan ülkemiz siyaseti adına üzüntü duyuyorum. Bir umut kırıntısıyla bu partiye ve yöneticilerine bakıp da iç geçiren CHP seçmenine bir kez daha Allah sabır versin diyorum. ‘İktidar kazanmasın da Türkiye kaybederse kaybetsin’ anlayışına sahip muhalefetle mücadelemizi hukuk ve demokrasi içinde sürdüreceğiz.”