9. Milli İrade İftarı’nda açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yapılan boykot çağrılarına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milleti ile gönül bağı kopmuş bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Demokrasiden, hukuktan, meşru ve makbul çizgiden sapmayacağız. Öfkenin aklı ve vicdanı esir alan zehirli diline asla bulaşmayacağız.” ifadelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin boykot kararına ve Özel’in yabancı medyaya verdiği demeçlere de tepki gösterdi. Erdoğan, “CHP Genel Başkanı yaptığı sorumsuz boykot çağrılarıyla, isim vererek yerli ve milli markaları tehdit ediyor, Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadelerde bulundu:
“GERÇEKTEN ÇOK AĞIR BEDELLER ÖDEDİK”
“Gezideki sokak terörüyle, 15 Temmuz ihanetiyle bunu yaşadık ve gördük. Bizi kendi içimize hapsetmek, kendi iş meselelerimizle meşgul etmek için her yolu denediler. Her yolu hala deniyorlar. Bir başka gerçek ise şudur. Sivil siyaseti, demokrasiyi ve Türkiye’nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Hatırlayınız. ‘Cumhuriyet tehdit altında’ dediler. ‘Laiklik elden gidiyor’ dediler. ‘Sivil darbe’ dediler. ‘Hayat tarzımıza müdahale ediliyor’ dediler. ‘Türkiye batıdan uzaklaşıyor’ dediler. Daha burada saymaya kalksak sabahı bulacağımız bir sürü akıl, ahlak ve insan dışı iddiaları dillendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Üzülerek söylüyorum, çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik.
“BİR HAFTADIR YOLSUZLUĞU GİZLEMEK SAHTEKARLIĞI SAVUNMAK ADINA HER ŞEYİ YAPTILAR”
İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP Genel Başkanı’nın yaptığı sorumsuz boykot çağrılarıyla, isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini yine bundan ayrı göremeyiz. İşte sizler de takip ettiniz. Bir haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, soygunu perdelemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Marjinal sol örgütleri öne sürmekten, gençlerin arkasına saklanmaya, ecdat mirası camilerimize terbiyesizlik yapmaktan, güvenlik güçlerimize hakaret edilmesine kadar her türlü kepazelik sergilendi. Hak arama bahanesiyle, demokrasiyle, hukukla, meşru hak arama yollarıyla asla alakası olmayan çok tehlikeli bir provokasyona giriştiler. Ancak polisimizin soğukkanlı ve kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı, zorbalığa maruz kalmalarına rağmen vakarını koruyan gençlerimizin sakin duruşu sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadı.
“BUNLARIN HİÇ BİRİNE MUVAFFAK OLMAYINCA TÜRKİYE’Yİ YABANCILARA ŞİKAYET ETMEYE BAŞLADILAR”
Bunların hiçbirinde muvaffak olamayınca bu sefer Türkiye’yi yabancılara şikayet etmeye, Türkiye’yi alenen kötülemeye başladılar. Şimdi değerli kardeşlerim, 23 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce farklı ülkeden binlerce siyasi temsilci ile görüştüm. Bunların arasında pek çok muhalefetlileri de vardı. Bakın şunu çok net söylüyorum, bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Ama bizdeki muhalefet, uluslararası her platformda, kendilerine her mikrofon uzatıldığında bunu yapmaktan kaçınmadı, kaçınmıyor. Ancak önceki gün, bizim de tahmin edemeyeceğimiz yeni bir eşik aşıldı. Son olarak, batıya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Öyle büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ki, Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor, resmen siyasi mandacılık talep ediyor. CHP’nin Genel Başkanı Gazze soykırımındaki iki yüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım dileniyor. ‘Kendimizi terk edilmiş hissettik’ diyor. Yani yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız demeye getiriyor. Meselenin daha hazin tarafı ise şudur değerli kardeşlerim, bu zat ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ‘ben partimi ve kendimi niye bu hale düşürüyorum’ sorusunu sormak aklına dahi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar. Bize saldırıyorlar. İyi de sizin söylediklerinizin İngiliz muhipleri cemiyetinden ne farkı var?”