• OLAĞANÜSTÜ…
    07 Nisan 2025 Kaynak: BİDOGU MEDYA

    OLAĞANÜSTÜ…
    Çok kullanışlı bir kavramdır, özellikle siyaset alanında.
    Yöneticiler, yönettikleri kitleleri kontrol edebilmek adına sık sık başvururlar bu “yararlı alet”e.
    Klasik bir “itiraz bastırma” aletidir, “Zaten ortalık karışık. Olağanüstü dönemden geçiyoruz, bu seferlik kusurumuza bakmayın” önermesi.
    Demokrasi ile alakası olmayan zatan, demokrasinin “D”sinden nefret eden sağcı ve faşist siyasetçiler ve onların yönettikleri partiler için söylemiyorum. Görece sol görünümlü veya sosyal demokrat hüviyetteki siyasi oluşumlar, bu yazıda kastettiğim. Somut olarak da bugün Cumhuriyet Halk Partisi’ni kast ediyorum.

    Geçmiş dönemlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında, yani AKP devr-i iktidarında girilen pek çok seçimde, aday belirleme sürecinde sık sık kullanıldı bu “olağanüstü” mazereti.
    Örneğin “Neden layığıyla ön seçim yapılmıyor? Neden aday belirlenmesi için sadece ve sadece parti içi sandığın söyleyeceği söze kulak verilmiyor?” dendiğinde, her defasında “Bu seçimlik, bu kurultaylık, bu dönemlik idare ediverin. Olağanüstü koşulmlardan geçiyşoruz. Aslında biz tabii ki demokrasiye en çok önem veren bir partiyiz” diye parti içi muhalefet “yatıştırıldı.”
    Kılıçdaroğlu döneminin bu anlamda en tipik seçim dönemi de 14 Mayıs milletvekili seçimiydi. O seçimde, bırakın parti içinde birilerini küstürmeyi, neredeyse tüm parti, “İthal adayların listelere doluşması” suretiyle ziyadesiyle küstürüldü.
    4-5 Kasım 2023 Kurultayı ve onun öncesindeki İl Kurultaylarında görece demokratik sistemler işlediyse de, ardından yaşanan yerel seçimde, “İktidara dize getirmek için bu olağanüstü dönemde ortaya çıkan ittifak zorunluluğu” üzerinden yine parti tabanı küstürülerek aday belirlenmesi ve özellikle belediye meclisleri için bu “olağanüstülük ilkesi” çalıştı.

    Ve geldik, bu pazar günü yapılan 21. Olağanüstü Kurultay’a…
    Evet, herkes kabul ediyor ki, bu kurultay “Demokrasiye düşman AKP iktidarının” kayyım hamlesine karşı çekilmiş bir ön hamle silahıydı. Başarılı da oldu. Belki de gün veya saat farkıyla “kayyım kalleşliği” bertaraf edilmiş oldu.
    Öylesine olağanüstü koşullar mevcuttu.

    Şunu da kabul etmek ve hakkını teslim etmek gerekir ki, bu kriz sürecini ve muktedirin darbe ve kayyımist hamlelerine karşı Özgür Özel yönetimi bu dönemi şimrdilik ciddibir başarıyla yönetebilmeyi becermiştir.
    Ancak, yine de gerek genel başkan adaylığı gerekse parti kurulları (PM, YDK ve Kültür Sanat Platformu) için yapılacak seçimlerde “olağan yarışmanın koşulları” sağlanamaz mıydı?
    Bu soruyu sormak gerekiyor.
    O onu demiş de bu bunu yapmıy da, 5 dakika değilmiş de 15 dakikaymış da 1,5 saatmiş vb. kişisel tartışmalar beni ilgilendirmiyor. Berhan Şimşek’in bu tartışmadaki haklılığı ya da haksızlığını, Oğuz Kaan Salıcı ve etrafında kümelenen partililerin zamanlaması, duyarlılığı ve duyarsızlığı tartışmalarına da girmem. Zaten partili olmadığım için ne içyüzünü bilirim ne de haklılık haksızlık konusunda laf edebilecek hakkı kendimde bulurum.

    Tek bildiğim şey şudur:
    Öteden beri (ve yerden göğe kadar haklı olarak) “Biz AKP ve diğer sağ partilerden farklı olarak, Türkiye’de parti içi demokrasinin ve yarışmanın en yüksek seviyede seyrettiği bir partiyiz” diyen bir partinin bu Pazartesi sabahı ortaya çıkıp da “Genel Başkanın anahtar listesi tek bir fire bile vermedi. Bu tarihi bir başarıdır,” diye övünmesi biraz garip değil mi? Başarı? Bilemedim.
    Diyebilirsiniz ki, “Engin Özkoç’u, Namık Tan’ı, Aylin Nazlıaka’yıya da Kılıçdaroğlu döneminden başka bazı isimleri filan serpiştirerek yeterince şey etmedik mi?”
    Bilemem.

    Ama ben yine de CHP gibi bu alanda haklı bir ayrıcalığı olan bir partinin böylesine “olağanüstü koşullarda dahi bir yarışmaya yani bir liste müsabakasına tolerans gösterebilmesinin doğru olacağına inanıyorum.
    Kimse yanlış anlamasın, bir “şaibe” değildir bu. Temiz bir kurultay yaşanmış ve sonuç (sanıyorum) tescil edilmiştir.
    Maksadım, “olağanüstülük” gerekçesinin CHP’de hiç vazgeçilmeyen ve ilelebet sürecek bir bahane olarak yerleşmesine dikkat çekmek ve bunu “Cumhuriyet’in kurucusu partiye yakıştıramamaktır”

    Yukarıda da belirttiğim üzere:
    Cumhuriyet Halk Parti’li değilim. Parti içinde, yönetime, şu ya da bu gruba, kliğe, hizbe filan en ufak yakınlığım yoktur. Beni bilen bilir. Bilmeyenler için özellikle bu hususu yazıyorum buraya.
    Dışarıdan ve tarafsız bir gözlemimi dile getirmek istedim.

    * Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

    İlgili Haberler

    ÇOK OKUNANLAR