Çin, ABD’nin ticaret politikalarına karşı sert çıkarak, bölge ülkelerini “Çin’in aleyhine” olacak ekonomik iş birliklerinden kaçınmaları yönünde uyardı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşına Çin’den misilleme sinyalleri gelirken, Pekin yönetimi Asya-Pasifik ülkelerini Washington ile yapılacak anlaşmalarda temkinli olmaları konusunda uyardı. Pekin, ABD’nin uyguladığı tarifelerin yalnızca Çin’i değil küresel ekonomik düzeni tehdit ettiğini belirtti.
🇨🇳 Çin’den Sert Tepki: “Ekonomik Zorbalık Kabul Edilemez”
ABD’nin ticaret ortaklarına yönelik uyguladığı baskıya karşı Çin, ticaret politikalarında giderek daha sert bir tavır alıyor. Çin Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “ABD, tarifeleri kötüye kullanarak tüm ticaret ortaklarını baskı altında tutuyor. Bu, ekonomik zorbalıktır” denildi. Pekin, bu süreçte “kararlı şekilde karşılık verileceğini” vurguladı.
Trump Yönetimine Misilleme Sinyali
Çin’in bu açıklamaları, Trump yönetiminin, ABD’den gümrük muafiyeti isteyen ülkelere Çin ile olan ticaretlerini azaltmaları yönünde baskı yapacağı iddialarının hemen ardından geldi. Daha önce birçok ülkeye tarifeleri askıya alan ABD, bu kez doğrudan Çin’e karşı ekonomik adımlarını sıklaştırmış durumda.
Güneydoğu Asya Sıkıştı
ABD ve Çin arasındaki ekonomik çekişme en çok Güneydoğu Asya ülkelerini etkiliyor. Her iki süper gücün bölge üzerinde kurmak istediği ekonomik hâkimiyet, ülkeleri zor seçimlerle karşı karşıya bırakıyor. Çin’in bölgedeki etkisinin yüksek olmasına karşın, ABD de diplomatik yollarla bu ülkelere kendi yanında yer alma baskısı yapıyor.
Çin: “Duvarları Yıkacağız”
Pekin yönetimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne ABD’nin “ticarette baskıcı yöntemler” kullandığına dair resmi şikâyet sunmaya hazırlanıyor. Çin’in amacı ise ticaret duvarlarını yıkarak daha fazla ülke ile ekonomik iş birliği yapmak.
Uzmanlardan Uyarı
Uzmanlara göre, Çin’e ekonomik bağımlılığı yüksek olan ülkelerin, ABD’nin yaptırımlarına karşı direnci sınırlı. Xi Jinping’in son dönemde Güneydoğu Asya’da gerçekleştirdiği ziyaretlerin de bu stratejik denklemin önemli bir parçası olduğu ifade ediliyor.
