• NİYE CİDDİYE ALALIM?
    14 Mayıs 2025 Kaynak: BİDOGU MEDYA

    Sen 3 senede 5 senede bir, “Ne müzakeresi ulan? Terörle ancak savaşılır ve başı ezilir?” çizgisinden, “Analar ağlamasın, gerekirse baldıran zehiri içerim görüşürüm. Maksat çözüm bulmak. Yoksa siz kan dökülmesini mi istiyorsunuz?” çizgisine savrulur, bir daha savrulur, bir daha savrulur, dön baba dönelim sürekli karar değiştirirsen, bugün yaptığına kimse inanmaz, güvenmez.

    Senin kitlen ve yandaşların da, “Onu savundugunda da alkış tutar, bunu savunduğunda da alkış tutarsa” size niye güvenelim? Tek bir sözünüze niye inanalım?

    Sen ve kitlen, bir yandan Prof. Dr. Ahmet Özer’den ve Resul Emrah Şahan’dan terörist yaratmaya çalışırken bir yandan da Apo’yu “vizyon sahibi kurucu önder, bilge devlet insanı” gibi görmeye kalkışırsanız, sizi niye ciddiye alalım?

    2015 Şubat ayında Dolmabahçe Mutabakatı okuturken, 2015 Ağustos’unda Kürt köylerinin üzerinde F-16’lar uçuran zihniyeti niye ciddiye alalım?

    “PKK ile görüştü diyen şerefsizdir ulan!’ deyip, sonra, “Ne olmuş lan? Ben emir verdim. Ben gönderdim arkadaşları. Görüştüler” diyeni neden ciddiye alalım?

    Montaj videolarla seçim kazanabilmek için Kemal Kılıçdaroğlu’nu Murat Karayılan’la kolkola göstereni, şimdi ise Karayılan’ı neredeyse affedip “Sayfın politikacı konumuna” sokmaya hazırlananı niye ciddiye alalım?

    Üç vakit önce “Suriye’de bir Kürt oluşumuna asla izin veremeyiz. PKK ne ise PYD/YPG de odur bizim için” deyip, bugün “Ne PYD’si? Ne Suriye’si?” gibilerden havaya bakıp ıslık çalıyorsan seni niye ciddiye alalım?

    Bir karar verin muhterem.

    Senin ve ortağının “üç vakit sonra” yine yeniden kalkıp “Ne müzakaresi ulan? Terörist sadece demir yumrukla ezilir. Başka türlü bir muamele kimse bizden beklemesin” demeyeceğinizin garantisi var mı?

    Bir Kürt gencinin daha bir düğünde kendi dilinde halay çekerken gözaltına alınmayacağının, Sarı-Kırmızı-Yeşil trafik lambalarından bile tahrik olan zihniyetin 3 vakte kadar hortlamayacağından kim emin olabilir bu memlekette?

    Sahi… Sizin durduğunuz yerden, bizler o kadar mı “salak gibi” görünüyoruz?

    Demokrasi olmadan barış olmaz.
    Barışı da sadece delokrasiye inanmış insanlar demokrat siyasetçiler yapar.

    Senaryolarınız ve tiyatrolarınız bizi kandıramaz. Kafanız kişiliğiniz kimliğiniz değişmedikçe, attığınız hiç bir adıma güvenmeyiz, inanmayız. Değişmediğinizi ve değişemeyeceğinizi de, aynı anda attığınız diğer faşizan adımlarla zaten kendi kendinize ispatlıyorsunuz.

    * Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

    İlgili Haberler

    ÇOK OKUNANLAR