Sadece bugün okuduğumuz haberlerden:
– Diyarbakır surlarına asılan, İstanbul Belediye Başkanı’nın posteri indirildi. Hani şu Hizbullah lideri Nasrallah’ın posterinin serbestçe asıldığı surlar.
– Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemalettin Aydın, “Eylem yapan arkadaşlarınız yarın bu üniversite külliyesine giremeyecek” diyerek, öğrencilerini tehdit etti.
– Ali Koç, kendisiyle ilgili yapılan bir haber nedeniyle bir medya grubuna reklam ambargosu başlattı.
– CHP eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gazeteci Nevşin Mengü’yü, hakkında yaptığı bir haber nedeniyle, yargıya şikayet etti.
İlk ikisi bildiğimiz bir “kafanın ve ideolojinin” ürünü. Üçüncüsü, yurdum sermayesinin ruh halidir.
Ama sonuncusunu duyduğuma bile inanamadım. Siyasetçi, hakkında yapılan bir haber nedeniyle öfkelenebilir. Haber tümüyle yanlış bir bilgiye (ki, bilmiyoruz henüz) dayalı yapılmış olabilir. Hattâ haberi veriş biçiminde gazeteciliğe yakışmasa da, “hakaret” anlamına gelecek ifadeler (ki, Nevşin zerre kadar hakaret etmiyor) bile bulunabilir. Böyle şeylerde yargıya koşmak ancak Recep’lere, Tayyip’lere veya Erdoğan’lara yakışır. Kemal Bey de geçmişte bunu defalarca eleştirmiştir.
Gazeteci ile mahkemede hesaplaşılmaz. Haber doğruysa zaten işini iyi yapmıştır saygı duyulur. Yalan çıkarsa, kendine zarar vermiş kendini cezalandırmıştır. Siyasetçi de, kenarda ister sesli ister sessizce sevinir.
Yazık. Vazgeçmesini umuyorum…