İletişim kazası yaşandıysa, ilk yardım şart!
Bu yazımızda herkesin yaşadığı, iletişimin en önemli konusu ve en sık yaşanan ‘İletişim Kazalarını’ ele alacağız. Niyetimizin yanlış anlaşıldığı ya da hiç duyulmadığı o anlar…
Aslında iletişim kazası, sadece bir “yanlış anlama” değil. Çoğu zaman, kendini bile tam anlatamama halidir. “Ben Öyle Demek İstememiştim!”.
İletişimin temelinde, insanların anlaşılmak, duyulmak ve değer görmek arzusu yatar. Ne söylediğimizden çok, karşımızdakine nasıl hissettirdiğimiz belirleyicidir. Dolayısıyla sadece mesajı iletmek değil, karşılıklı anlayışı inşa etmektir. Açıkçası konuşmak kolay, anlaşmak maharet…
Hepimiz iletişim kuruyoruz. Kimimiz konuşarak, kimimiz susarak, kimimiz de “trip atıp sonra neden konuşmadığımı sen bul” diyerek.
Dürüst olalım: Hepimiz arada saçmalıyoruz. Yani? Kaza kaçınılmaz, ama tamir mümkün. Kendini fark ettiğin anda, kazadan dönüş başlıyor.
Bizim için “çok mantıklı” olduğunu düşündüğümüz cümle, karşı tarafa “duygusal tokat” gibi ulaşıyorsa, işte o minik gibi görünen ama gönül yoran iletişim kazası yaşanmıştır çoktan… İletişim kazası sadece yanlış kelime değil, yanlış enerjiyle söylenen her şeydir.
Gelin, iletişim kazası nedir, ne değildir? birkaç örnek üzerinden yorumlayarak bu konu ile ilgili ilk yardım derslerimizi alalım 💡
En Tehlikeli İletişim Kazası Cümleleri
- “Ben sana söylemiştim.”
Aslında iletişim değil, intikamdır. Bu cümle, karşımızdaki insan zaten üzgünken üstüne tuz biber gibidir. Unutmayalım ki iletişimde “haklı olmak” değil, “yanında olmak” kazandırır. Biraz empati daha iyi gelecektir.
2- “Bence abartıyorsun.”
Tüm zamanların en sinir bozucu cümlesi. Bir kişi duygusunu anlatırken, “abartıyorsun” demek onun gerçekliğini küçümsemektir. Bu cümle duygusal yangına hortum değil, benzin döker. İnsanlar duygularının analizini değil, anlayış ister.
3- “Tamam, ne dersen o.”
Bu pasif-agresif klasik, iletişimin su şişesidir: Sessizdir ama içi doludur. Karşı taraf pes etmiş gibi görünür ama aslında fırtına yakındadır. İnsanların “kabul ettim” dediği her şey, içten onayladıkları anlamına gelmez. Bazen “evet”, “hayır”ın bir halidir.
4-“Alıngan olma ya, sadece şakaydı.”
Bizim için bu ifadenin altyazısı muhtemele “Mizah, iki kişilik oyundur”. Tek kişilikse stand-up olur. Muhtemelen dalga geçtin.
5- “Yok bir şey.”
Duygusal mayın tarlası…Sessizlik iletişim değildir. Google bile bir şey aramazsan sonuç vermez.
6- “Ben pat diye söylerim, kırılırsa da yapacak bir şey yok.”
Açık sözlülükle kabalık arasındaki çizgiye roket atanlar için bir savunma. Açık konuşmak cesarettir, kırmak değil. Açıklık = netlik + nezaket i beraber taşımalıdır.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Peki ne yapmalıyız?
- Dinlemek, cevaba değil anlamaya niyetle
- Düzeltmeye değil yanında olmaya çalışmak
- Haklı çıkmaya değil bağ kurmaya odaklanmak
- Mizahı unutmadan. Gülmek, ego savaşlarını bozar.
- “Benim niyetim bu ama yanlış ifade ettim galiba” demeyi öğrenmekle.
- “Kötü hissettirdiğimi fark ettim. Düzeltmek isterim.” Ve diğ.,
İletişim kazalarıyla barışmak, daha iyi iletişimin ilk adımıdır. Ya da en azından “Yok bir şey” dememeyi öğrenmektir.
Unutmayalım ki ilişkiler, sevgiyle kurulur ama iletişimle yürür.