BİDOGU-Bir zamanlar korkulan, cadı avlarında yakılan ya da gizli gizli anılan o “cadı” figürü, bugün yeniden doğuyor.
Ama bu kez doğanın döngülerine uyumlanmış, sezgilerine güvenen, içsel gücünü keşfetmiş kadınlar (ve onları takip eden bazı erkekler) olarak. Türkiye’de ve dünyada “modern cadılar” yükselişte. Onlar ne uçan süpürgelere biniyor, ne kara büyü yapıyor. Onlar, doğa ile uyum içinde yaşamaya, sezgilerini geliştirmeye ve ruhsal dengeye ulaşmaya çalışan yeni bir jenerasyonun sembolü.
KADIN GÜCÜNÜN SESSİZ AMA GÜÇLÜ YANKISI
Modern cadılık, köklerini tarih boyunca bastırılmış kadın bilgisinden alıyor. Ortaçağ Avrupa’sında yakılan kadınların büyük bir kısmı, şifacı, bitkilerle uğraşan ya da sadece toplumun beklentilerine uymayan bireylerdi. Bugünün modern cadısı ise bu tarihi mirası yeniden yorumluyor: feminizm, doğa sevgisi, sezgi ve spiritüel şifa bir araya geliyor.
Sosyal medyada #witchtok etiketiyle milyonlarca içerik dolaşımda. Özellikle genç kadınlar; ay ritüelleri, tarot, kristaller ve doğa temelli meditasyon teknikleriyle kendilerini ifade ediyor. TikTok, Instagram ve YouTube gibi platformlar sayesinde bilgi paylaşılıyor, topluluklar kuruluyor, modern cadılar yalnız olmadıklarını hissediyor.

RİTÜELLER, KRİSTALLER VE DOĞA TAKVİMİ
Modern cadıların uygulamaları arasında en çok öne çıkanlar, yılın döngülerine göre yapılan kutlamalar. Pagan takvimine göre Samhain, Ostara, Beltane gibi dönemler, hem mevsimsel hem de ruhsal dönüşümler için kullanılıyor. Gül suyu, lavanta, adaçayı gibi bitkilerle yapılan temizlik ritüelleri; meditasyonlar, niyet defterleri ve elementlerle yapılan çalışmalar, günümüzde en çok uygulanan pratikler arasında.
Aynı zamanda bu ritüeller, pahalıya satılan kristallerin ve tütsülerin ticari bir sektöre dönüşmesine de neden oldu. Kimi uygulayıcılar bu durumu eleştirerek, “ruhani yolun ticarileştirilmesi “ne karşı çıkıyor. Gerçek modern cadıların çoğu, doğayla uyumlu, sade ve niyet odaklı bir yaşam biçimini savunuyor.
TÜRKİYE’DE MODERN CADILIK
Türkiye’de bu akım daha çok bireysel deneyimler üzerinden gelişiyor. İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerde küçük topluluklar, atölyeler ve özel toplantılar düzenleniyor. Türkçe kaynak sayısı da gün geçtikçe artıyor. “Cadılık ve Paganizm”, “Ay Ritüelleriyle Şifa” gibi kitaplar; hem yeni başlayanlara hem de derinleşmek isteyenlere rehberlik ediyor.
Kadim Anadolu inanç sistemleriyle de bağlantı kurmaya çalışan bazı modern cadılar, Hititler’den, Şaman kültüründen ve Orta Asya kökenli öğretilerden ilham alıyor. Bu da Türkiye’deki cadılık anlayışına kendine özgü bir katman ekliyor.
“KADIN KADINA” BİR DİRENİŞ Mİ?
Cadılık, tarihsel olarak “kadına yapılan baskıya karşı bir direniş biçimi” olarak da okunabilir. Modern cadılar, bu ruhu kolektif dayanışma ve iyileşme ile yeniden kuruyor. Sosyal medyada yükselen bu hareket, sadece mistik bir eğilim değil; aynı zamanda patriyarkal düzene karşı bir duruş olarak da kabul ediliyor. Kimi feminist gruplar, “cadılığı sahiplenmek” ile “kendini sahiplenmek” arasında doğrudan bir bağ kuruyor.
GÖRÜNMEYENİN GÜCÜ
Modern cadılık, din ya da dogma değil. Bilakis, bireysel olarak ruhsal keşfe çıkmak isteyenlerin yollarını açan bir anlayış. Doğayı kutsal, kadını güçlü, sezgiyi rehber kabul eden bu yeni ruhsal uyanış, daha uzun süre gündemimizde olacak gibi.
Yüzyıllar önce susturulmaya çalışılan ses, şimdi rüzgarla fısıldıyor: “Ben doğayım, ben kadınım, ben gücüm. Ve artık buradayım.”