BİDOGU- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) tartışmalara neden olan torba yasa kapsamındaki 11. madde kabul edildi.
Madde, zeytinlik alanlar başta olmak üzere özel çevre koruma alanları, milli parklar, sulak alanlar ve SİT alanlarında madencilik faaliyetlerinin önünü açıyor. Düzenleme, çevre örgütleri, ziraat odaları ve muhalefet partilerinden yoğun tepki aldı.
Madde Ne Getiriyor?
-
maddeye göre, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), koruma altındaki alanlarda madencilik ruhsatı başvurularında yetkilendiriliyor. İlgili kurumların ruhsat başvurusu için görüş bildirmemesi durumunda dört ay içinde “zımni onay” verilmiş sayılacak. Ayrıca Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci hızlandırılarak, şirketlerin diğer izinleri almadan faaliyete başlayabilmelerinin önü açılıyor.
Kaçak madenlere af da getiren düzenleme, ruhsatsız işletmelerin mevcut üretimlerine devam etmesini sağlayacak ve cezai yaptırımlar uygulanmayacak. Madencilik nedeniyle kesilecek zeytin ağaçlarının başka alanlara taşınması veya yenilerinin dikilmesi planlanıyor; ancak bu madde çevreciler tarafından “bilimsel dayanağı olmayan bir çözüm” olarak eleştiriliyor.
TBMM’de Kabul ve Gerginlikler
Komisyon görüşmeleri yaklaşık 21 saat sürdü. MHP ve AK Parti milletvekillerinin oylarıyla madde kabul edilirken, muhalefetin tüm itirazları reddedildi. Görüşmeler sırasında Meclis’te çevre savunucuları ve köylüler oturma eylemi düzenledi, Meclis kapısı önünde zeytin dallarıyla nöbet tutuldu. Avukatlar ve milletvekilleri arasında fiziki gerginlikler yaşandı.
Çevreciler ve Muhalefetten Yoğun Tepki
CHP ve İYİ Parti milletvekilleri düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını duyurdu. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Bu yasa, binlerce üreticinin toprağını, halkın yaşam alanlarını, geçimini ve geleceğini gasp etme yasasıdır” diyerek tepki gösterdi.
Çevre örgütleri ve ziraat odaları da maddeyi “zeytinliklerin ve doğal yaşamın yok edilmesine yol açacak bir felaket” olarak nitelendiriyor.
Uzmanlar Uyarıyor
Ekoloji ve tarım uzmanları, zeytinliklerin ve koruma altındaki diğer alanların madencilikle zarar görmesinin, hem ekosistemde hem de yerel ekonomide geri dönülmez sonuçlar doğuracağını belirtiyor. Ayrıca “zımni onay” uygulamasının kamu denetimini zayıflattığı, ÇED sürecinin etkinliğini azalttığı vurgulanıyor.
