Küba ile dayanışma ve uygulanan ablukanın kalkması için 20. Avrupa Zirvesi hazırlık toplantıları José Martí Küba Dostluk Derneği tarafından İstanbul’da gerçekleştirildi.
Tarlabaşı Çocuk Korosu da o akşam Kübalı konuklarına ‘Bizimkilerin Şarkısı’ adlı bir gösteri sundu.
Dernek Başkanı Nahide Özkan gecede yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Küba; örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez sözünün somut delili. Son tahlilde paranın, silahın, büyük güçlerin desteğinin değil halkın örgütlü gücünün belirleyici olduğunun canlı örneği.
Halkın örgütlü gücünün sadece devrimci patlama anlarında değil, uzun meşakkatli direniş dönemlerinde de kritik ve işe yarar olduğunun elle tutulur ispatı.
İlkelerin siyasal hesaplar karşısında Camii avlusuna terk edilecek şeyler olmadığının, ilkelerin esas güç kaynağı olduğunun canlı timsali.”
Ardından Küba Cumhuriyeti İstanbul başkonsolosu Raul Ernesto Madrigal Cardenas kürsüye çıktı. Küba’yla dayanışma hareketinin önemine değindiği konuşmasında:
“Küba’yla dayanışma hareketi bizim açımızdan bir hoşluk değil. Türkiye’de olduğu gibi dünyada milyonlarca insanın Küba’ya karşı sürüdürülen politikalara karşı çıkması sayesinde Küba hala mücadeleyi sürdürebiliyor.
Her birinizin çabaları paha biçilemez.
Küba’nın sahip çıktığı değerler sadece Küba’nın sahip çıktığı değerler değil. Daha iyi bir dünya hayal eden halkların değerlerine sahip çıkıyoruz.” dedi.
Konuşmacılardan biri de Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü 1. Başkan Yardımcısı Noemi R. Rabaza Fernandez‘di. Sözlerine, ülkemizde Küba’yla dayanışmanın tohumlarını atan şair Nazım Hikmet’i anarak başladı.
“Sürgünü bir mücadele cephesine dönüştüren ve dizelerini emperyalizme karşı silah olarak kullanan bu dev, devrimlerimiz arasındaki doğal köprüdür. O da Che gibi kalemini halkın hizmetine sundu; Fidel gibi kültürün dönüştürücü gücüne inandı ve Martí gibi daha güzel bir dünyanın mümkün olduğunu düşündüğü için zulüm gördü” dedi.
Ama bugün her şeyden önce, José Martí Küba Dostluk Derneğinin bu mirasın asıl varisi olduğunu beyan etmek bizleri onurlandıracaktır; çünkü sizler sevginizi somut harekete dönüştürdünüz.
Sizler Küba’nın Türkiye’deki sesi oldunuz ve bu, cesur ve asi ülkemde karı karşıya olduğumuz giderek keskinleşen ekonomik savaşın tam ortasında gösterdiğiniz bir cesaret örneğidir.
Ne yazık ki Küba’ya yönelik ekonomik baskı Trump’ın ilk döneminden itibaren şiddetlenmişti ve geçen Ocak ayında yeniden seçilmesiyle beraber, mevcut Dışişleri Bakanı Mario Rubio gibi, Küba düşmanı ve ahlaksız bir geçmişe sahip kişileri çevresine toplamasıyla baskının boyutları çok daha fazla arttı. Trump halkımızı boğarak servet kazanan Küba karşıtı politikacıların çıkarlarını temsil ediyor. Ve hazır iktidara gelmişken, ABD’nin Havana’daki büyükelçiliğine emirler yağdırarak, Küba ve ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin kopmasına yol açacak ikili bir krizin tetikleyicisi olmaya çalışıyor.
Küba Halklarla Dayanışma Enstitüsü aracılığıyla daha çok Türkiyeli dostumuzun Küba’yı ziyaret etmesini, bizim gerçeğimizi tanımasını ve kendi gerçeği gibi benimsemesini sağlayın. Enstitümüzün (ICAP’ın) kuruluşunun 65. Yıldönümünü kutladığımız bu yıl, tüm bunlar büyük bir katkı sağlayacaktır. Bu kınamayı daha da yükseltmemiz gerekiyor. Bağlarımızı güçlendirmemiz gerekiyor: karşılıklı daha çok kültürel değişime, daha çok delegasyon ziyaretlerine, Küba’yı tanıyan daha çok Türkiyeli dostumuza ve daha çok Kübalı’nın burada verdiğiniz mücadeleden ders almasına ihtiyacımız var. Sizleri temin ederim ki Küba ve yenilmez Devrimi, ayakta kalacak ve şimdiye kadar nasıl yapamadılarsa bundan sonra da bizleri asla susturamayacaklar.
Bugün, bu ziyaretimiz kapsamında 20. Avrupa Küba Dayanışma Toplantısının duyurusunu yapmama izin verin. Bu toplantının bir buçuk sene sonra burada, İstanbul’da düzenlenmesine karar verdik. Bunu kardeşliğimizin yeni bir göstergesi olarak görüyoruz ve José Martí Küba Dostluk Derneği ve Türkiye Komünist Partisine sizlerin huzurunda teşekkür etmek istiyorum.
Kardeşlik aynı zamanda, ABD hükümetinin suç ortağı İsrail’in siyonist rejimi tarafından topraklarından koparılan, zulüm görmüş Filistin halkıyla bizi birleştiren şeydir. 75 yılı aşkın bir süredir, sivil halkın, savunmasız çocukların, kadınların ve yaşlıların yerlerinden edilmesi, öldürülmesi, taciz edilmesi ve kuşatılması insanlığa sığmayan bir harekettir. Bu bazı taraflar arasındaki bir çatışma değil, derhal sona erdirilmesi gereken bir soykırımdır. Filistin davası bizim ve dünyanın tüm onurlu halklarının mücadelesi olmaya devam edecektir.
Dünya barışı tehlikededir. İsrail ve ABD İran’a düzenlenen siyonist saldırıyla insanlığı sonuçları öngörülemeyecek bir karanlığa sürüklemektedir. Tüm dünya halklarını birlikte hareket etmeye ve yaşanabilecek uluslararası bir çatışmayı ya da nükleer tehlikeyi başlamadan durdurmaya çağırmalıyız.” şeklinde konuştu.
Fernandez, “Küba’nın hep sesi oldunuz. Tüm bu çabaları sizin huzurunda bir kez daha dile getirmek isteriz” diyerek ICAP’ın derneğimiz için hazırladığı teşekkür belgesini dernek başkanımız Nahide Özkan’a sundu.
KEMAL OKUYAN:”KÜBA,GELİŞKİN BİR AHLAKIN SAVUNUCUSUDUR”
Etkinlikte son konuşmayı TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan yaptı.
Sömürü ve emperyalizmin büyük bir ahlaksızlık olduğunu ve buna karşı direnenlerin çok iyi bir ahlaka sahip olması gerektiğini vurgulayan Kemal Okuyan “Küba, gelişkin bir ahlakın savunucudur. Küba’ya sahip çıkmak devrimin, karşı devrime karşı, ezilenin ezene karşı direnişidir” dedi. Türkiye’de insanların bir saniye bile Küba ile dayanışmaktan geri durmayacağını belirtti.
Sonrasında ekinlik, değerli sanatçı Gülcan Altan‘ın şarkıları ile sürdü.
Etkinlik, hep birlikte söylenen ¡El pueblo unido jamás será vencido! “Örgütlü bir Halkı Hiçbir Kuvvet Yenemez” şarkısı ile son buldu.
