Gebelik döneminde yapılan boğmaca aşısı, yenidoğan bebekleri bu ciddi ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden solunum yolu enfeksiyonundan korumak için artık rutin bağışıklama programının önemli bir parçası. Bu stratejinin temel amacı, bebeklerin bağışıklık sistemleri henüz tam olarak gelişmeden boğmacaya maruz kalmalarını önleyerek, onlara doğumdan itibaren erken ve etkili bir koruma sağlamak.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara ile Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Zeynep Utkan Korun, boğmacanın bebekler için oluşturduğu riskleri ve gebelikte aşılamanın ne zaman, kimlere uygulanması gerektiği konularında detaylı açıklamalarda bulundular. Bu yaklaşım, bebeklerin en savunmasız oldukları dönemde, boğmaca gibi tehlikeli hastalıklara karşı güvende olmalarını sağlıyor.
Boğmaca (pertussis), solunum yollarını etkileyen, oldukça bulaşıcı ve özellikle bebekler için hayati risk taşıyan bakteriyel bir hastalıktır. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara, dünya genelinde yılda 20-40 milyon boğmaca vakası görüldüğünü ve ne yazık ki her yıl yaklaşık 300 bin kişinin (çoğunluğu çocuk) bu hastalık nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtiyor.
Doç. Dr. Kara, hastalığın en büyük risk grubunun bağışıklık sistemi tam gelişmemiş ve aşıları henüz tamamlanmamış yeni doğanlar olduğunu vurguluyor. Bir yaş altındaki bebeklerde boğmacanın solunum durması, beyin kanaması, nöbetler ve hatta yaşam kaybı gibi ciddi sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Hastalığın üç evrede ilerlediğini belirten ve özellikle ilk haftalarda soğuk algınlığıyla karıştırıldığını, bu dönemde bulaşıcılığın da en yüksek seviyede olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kara, sözlerine şöyle devam etti: “Hastalık genellikle 3 evrede seyreder ve belirtiler zamanla şiddetlenir. Hastalığın başlangıcındaki ‘kataralevre’ yaklaşık 1-2 hafta sürmekte olup, bu evrede hastaları basit bir soğuk algınlığından ayırt etmek mümkün değildir. Hafif ateş, burun akıntısı, hafif öksürük, halsizlik, gözlerde sulanma gibi ‘nezle’ benzeri bulgular gözlenir. Bu dönem, bulaşıcılığın en yüksek olduğu evredir. Hastalığın ikinci evresinde (paroksizmal evre; 2-6 hafta) klinik bulgular belirginleşir. Çocuklarda morarmanın eşlik ettiği peşpeşe öksürük, derin bir iç çekme şeklinde nefes alma ve arkasından çoğu zaman kusma gözlenir. Bu evrede öksürükler o kadar şiddetli olabilir ki, bu sırada hastada beyin içi kanama, kaburgalarda çatlaklar ve nöbet geçirme gibi şiddetli komplikasyonlar gözlenebilir. Sonraki evrede (iyileşme evresi) öksürük nöbetleri azalır ama haftalarca sürebilir. Genel durum düzelir. Ancak, bu dönemde başka bir solunum yolu enfeksiyonu öksürüğü yeniden alevlendirebilir.”
“Boğmaca aşısı çocuklara ikinci aydan itibaren yapılmaya başlanıyor”
Doç. Dr. Kara, “Boğmaca, yoğun ve kontrol edilemeyen öksürük nöbetlerine neden olur. Bu nöbetler solunum güçlüğüne, kusmaya, bayılmaya ve hatta kaburga kırıklarına yol açabilir. Bebeklerde nefes durmasına (apne) ve ciddi akciğer enfeksiyonlarına neden olabilir. Bu tablo nedeniyle hastalık çok ciddi seyreder” diye konuştu.
Doç. Dr. Kara’nın verdiği bilgiye göre, boğmaca, öksürük ve hapşırıkla çok kolay yayılabiliyor ve kalabalık yerlerde hızla bulaşabiliyor. Özellikle ergenler ve genç erişkinlerin hastalığı hafif bulgularla geçirebileceğinden, çevreye kolaylıkla bulaştırabileceğine işaret eden Doç. Dr. Kara, “Bunun yanında yaşlılar, bağışıklık sistemi zayıf kişiler ve hamile kadınlar için de risklidir. Toplum bağışıklığı (sürü bağışıklığı) sağlanamazsa salgınlar artabilir. Aşıyla önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen, bağışıklığın zamanla azalması ve aşılanma oranlarının düşmesi nedeniyle dönem dönem salgınlar görülebilir. Aşılanmamış kişiler toplumda hastalığın yayılmasına katkıda bulunabilir. Bu nedenle boğmaca önlenmesi gereken, ciddi ve toplum sağlığı açısından önemli bir hastalıktır” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Kara’nın verdiği bilgiye göre, boğmaca, öksürük ve hapşırıkla çok kolay yayılabiliyor ve kalabalık yerlerde hızla bulaşabiliyor. Özellikle ergenler ve genç erişkinlerin hastalığı hafif bulgularla geçirebileceğinden, çevreye kolaylıkla bulaştırabileceğine işaret eden Doç. Dr. Kara, “Bunun yanında yaşlılar, bağışıklık sistemi zayıf kişiler ve hamile kadınlar için de risklidir. Toplum bağışıklığı (sürü bağışıklığı) sağlanamazsa salgınlar artabilir. Aşıyla önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen, bağışıklığın zamanla azalması ve aşılanma oranlarının düşmesi nedeniyle dönem dönem salgınlar görülebilir. Aşılanmamış kişiler toplumda hastalığın yayılmasına katkıda bulunabilir. Bu nedenle boğmaca önlenmesi gereken, ciddi ve toplum sağlığı açısından önemli bir hastalıktır” ifadelerini kullandı.
Bu tablonun önüne geçmek ve toplumsal korunmaya destek olmak amacıyla atılan bu adımı değerlendiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Zeynep Ece Utkan Korun ise sözlerine şöyle devam etti: “Boğmaca aşısı çocuklara ikinci aydan itibaren yapılmaya başlanıyor. Fakat bu süre zarfında bebek tamamen savunmasız durumda kalıyor. Bunun yanında anne adaylarının bağışıklığı, bebeğe doğumdan önce antikor geçişi ile koruma sağlanabiliyor. Eğer anne gebelikte Tdap aşısı olursa, vücudunda oluşan antikorlar plasenta yoluyla bebeğe geçer ve onu doğumdan sonraki ilk aylarda korur. Bu koruma hayati önem taşır. Bu nedenle her gebelikte Tdap aşısı yapılması önerilmektedir.”
Yeni uygulama kapsamında boğmaca aşısının gebeliğin 18 ile 36. haftaları arasında, tercihen 20. haftadan sonra yapılacağı bilgisini veren Uzman Dr. Korun şunları ekledi: “Daha önceki gebeliğinde bu aşıyı olmuş bir kadın, yeni gebeliğinde tekrar yaptırmalı. Çünkü bağışıklık zamanla azalacağı için aşı her gebelikte tekrarlanmalıdır.”
Boğmaca aşısı uygulamasının ABD, İngiltere, Kanada ve birçok Avrupa ülkesinde uzun süredir devam ettiğini hatırlatan Uzm. Dr. Korun, en çok merak edilen konulardan biri olan aşının güvenilirliği konusunda şu bilgileri aktardı: “Bu aşı inaktif, yani ölü aşıdır. Canlı mikrop içermez. Dolayısıyla gebelikte uygulanması güvenlidir. Yan etkileri genellikle hafiftir; enjeksiyon yerinde ağrı, hafif ateş ya da halsizlik gibi geçici durumlar görülebilir.”
“Unutmayın, sizin bağışıklığınız, bebeğinizin ilk savunmasıdır” diyerek tüm anne adaylarını bu konuda bilinçli davranmaya davet eden Dr. Zeynep Ece Utkan Korun, sözlerini şöyle tamamladı: “Gebeliğinizin ikinci trimesterine girdiğinizde, takiplerinizi yapan hekiminizle mutlaka bu konuyu görüşün. Aşıyı aile sağlığı merkezinizde veya hastanenizde ücretsiz olarak yaptırabilirsiniz.”