BİDOGU- 9 yıl önce bugün akşam saatlerinde Boğaiçi Köprüsü’nün bir grup asker tarafından kapatılmasıyla başlayan darbe girişimi Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak geçti. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki FETÖ yapılanmasına mensup askerler, hükümeti devirmek, anayasal düzeni ortadan kaldırmak ve yönetimi ele geçirmek amacıyla darbe girişiminde bulundu.
O gece yaşananlar hâlâ tam olarak aydınlanmış değil. Darbeyi araştırmak için kurulan komisyona çağrılanların bazıları gelmedi, hazırlanmış olması gereken rapor da kamuoyuna açıklanmadı.
Sonuçta o meş’um gecede çoğu silahsız ve sivil olan 300’den fazla kişi öldü. Darbeciler hariç tutulduğunda 251 insanımız demokrasiyi savunurken şehit düştü.
Gelin saat saat olayların nasıl geliştiğini hatırlayalım.
Sokaklar, Tanklar, Direniş: O Gece Neler Oldu?
-
Saat 22.00: Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri tanklar tarafından kapatıldı.
-
Saat 22.30: Ankara’da jet sesleri duyulmaya, Genelkurmay önünde çatışmalar başlamaya başladı.
-
Saat 23.00: TRT’yi basan darbeciler, zorla okutulan bildiride ülke yönetimine el koyduklarını duyurdu.
-
Saat 00.24: Cumhurbaşkanı Erdoğan, FaceTime aracılığıyla CNN Türk’e bağlanarak halkı sokaklara davet etti.
-
Sabaha karşı: Ankara ve İstanbul başta olmak üzere binlerce yurttaş darbeye direndi. TSK’nın büyük bölümü darbecilere karşı tavır aldı.
TBMM Üç Kez Bombalandı, 251 Kişi Hayatını Kaybetti
15 Temmuz gecesi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), F-16 savaş uçakları tarafından üç kez bombalandı. Bu durum, Türkiye tarihinde bir ilk olarak kayıtlara geçti.
Darbe girişimi sırasında 251 kişi yaşamını yitirirken, 2.700’den fazla kişi yaralandı. Şehitlerin büyük çoğunluğu silahsız sivillerdi.
Darbe Girişiminin Arkasındaki Güç: FETÖ
Darbe girişiminin arkasındaki yapının, yargı, emniyet, ordu ve bürokraside yıllarca örgütlenen Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olduğu belirlendi. Darbe sonrasında açılan soruşturmalarla on binlerce kamu görevlisi ihraç edildi, binlerce kişi tutuklandı.
FETÖ’nün lideri Fethullah Gülen, 1999’dan bu yana ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşıyor. Türkiye, ABD’den iadesini talep etmeye devam ediyor.
7 Yılda Ne Değişti? Süreç Nereye Evrildi?
15 Temmuz’un ardından OHAL ilan edildi ve olağanüstü yetkilerle devletin yeniden yapılanması süreci başladı. Yargıdan orduya kadar birçok kurumda köklü reformlar yapıldı. Ancak süreç, hukuk devleti ve temel haklar açısından da yoğun eleştirilerin konusu oldu.
Muhalefet, FETÖ ile mücadelede “siyasi ayağın” ortaya çıkarılmadığını savunurken; iktidar, 15 Temmuz’un bir “milli mutabakat anı” olduğunu vurgulamayı sürdürüyor.
2025 Gündeminde 15 Temmuz ve PKK’nin Silah Bırakması Kesişiyor mu?
PKK’nin 2025 Temmuz ayında silah bırakma kararını açıklamasının ardından, iktidar cephesinde “yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?” soruları gündemde. TBMM’de bu amaçla yeni bir komisyon kurulması tartışılırken, iktidar partisi, geçmişte FETÖ’nün çözüm sürecini araçsallaştırdığına dikkat çekerek sürece daha kontrollü yaklaşılması gerektiğini savunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yılki 15 Temmuz anma törenlerinde yapacağı konuşmanın, hem geçmişin muhasebesi hem de yeni sürece dair ipuçları taşıması bekleniyor.
Şehitler Unutulmadı: TBMM’de Törenler ve Mevlit
15 Temmuz’un 8. yıldönümünde, TBMM’de anma etkinlikleri düzenleniyor. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Şehitler Anıtı’na çiçek bırakacağı törende, “Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” sergisi açılacak. TBMM Tören Salonu’nda resmi anma programı yapılacak ve Meclis Camii’nde mevlit okutulacak.
15 Temmuz’un Ardından Hukuk ve Siyaset Tartışması
Darbe sonrası süreçte en çok tartışılan konular arasında şunlar yer alıyor:
-
KHK ile ihraç edilenlerin durumu ve hak arama yollarının sınırlandırılması
-
Sivil toplumun darbe sonrasında yeniden yapılandırılması
-
FETÖ ile siyasi ve ticari ilişkilerin yeterince soruşturulmaması
-
Medya ve akademide yaşanan baskılar
Sonuç: Bitmeyen Bir Hesaplaşma
15 Temmuz, sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda Türkiye’nin demokrasiyle, kurumlarıyla ve toplumsal uzlaşıyla yeniden yüzleşmesinin başlangıcı oldu.
2025 yılı itibarıyla hâlâ birçok sorunun yanıtı tam anlamıyla verilebilmiş değil. Ancak bu sürecin, hukukun üstünlüğü ve toplumsal barış temelinde yürütülmesi, ülkenin geleceği açısından belirleyici olmaya devam ediyor.