Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Narin Güran cinayeti davasının ilk duruşmasında saatler geride kaldı ve verilen aranın ardından anne Yüksel Güran’a “Narin’i sen mi öldürdün” ve “Salim Güran’la ilişkin var mı” soruları yöneltildi.
Türkiye’nin gözü kulağı Diyarbakır’da öldürülen ve 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti davasına çevrildi. 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi’ne getirildi.
Duruşmada, tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu. Sanıkların kimlik tespiti ile başlayan duruşma, kamerayla kayıt altına alınıyor.
Baba Arif Güran, “müşteki”, aralarında tutuklu şüphelilerin de bulunduğu 26 kişi “tanık”, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da “müşteki kurum” sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı. Şimdiye kadar itirafçı Nevzat Bahtiyar’ın ve ağabey Enes Güran’ın savunmaları dinlendi. Duruşmaya verilen aranından ardından anne Yüksel Güran’ın ifadesinin alınmasına başlandı. Habertürk, Yüksel Güran’ın ifadesinden detayları aktardı.
‘Kuran kursuna gittikten sonra bir daha hiç görmedim’
Sabah 5’te kalktım. Bahçeye gittim bamya topladım. Sonra eve geldim Osman’ı kaldırdım işe gönderdim. Arif beni kaldır Batman’a gideceğim dedi. Çok mutluydum, gurbetteki 2 çocuğum gelmişti. Çocuklara Arif’i kaldırın dedim, kaldırdılar. Muzaffer geldi kahvaltıya Arif ile Muzaffer Batman’a gitmek için çıktılar. Enes küçüktü geç kalktı banyoda Eren çıktı. O sırada Narin evdeydi. Ben Hediye’nin yanına gittim.
Geldiğimde Eren ve Narin oyun oynuyordu. Narin bana ne zaman gelinlik alacaksın diyordu. Sonra abisine neden bana oyuncak getirmedin diye söylendi. O sırada herkes çok mutluydu. Amcamın gelini gelmişti ben de yanına gittim. Sonra Enes aradı karnı acıkmıştı. Ben telefonu yanıma almıyorum. Çocuklar evde oyun oynuyordu. Narin patates kızartması istedi.
Öğle yemeğinde ona kızartma yaptım. Sonra Muhammet ile Narin tartıştı, sürekli tartışıyorlardı. Narin’in telefonu hiç olmadı o yüzden benim telefonumu kullanıyordu. Hüseyin Güran’ın eşi bir gece önce Narin’i Kuran kursuna çağırdı. Ben gitme dedim amcan hasta dedim ama o gitmek istedi.
‘Hediye çıktıktan sonra Salim’i gördüm ama hiç konuşmadım’
Yemin ederim gözüm kör olsun. Kuran kursuna gittikten sonra bir daha hiç görmedim. Ben çok yorgunum Enes de gece yarısı gelmişti. Enes ve Muhammet yatıyordu. Ben bir bardak su içtim ve yattım. Sonra Hediye eve gelmiş kıyafetleri bırakmış. Ben de Enes ile neden beni uyandırmadınız dedim. O da ‘geldi ve gitti’ dedi.
Sonra Enes’in telefonu 2 kere çaldı. Arkadaşım aradı dedi konuşmaya çıktı. Hediye 2 kere geldi. 1 seferinde ben uyuyordum. 2. kez geldiğinde uyanmıştım. Enes dışarı çıktı ben de Hediye ile konuştum. Hediye çıktıktan sonra Salim’i gördüm ama hiç konuşmadım. Enes geldi bana yardım etti.
HAKİM: TV’ye verdiğiniz röportajda kim öldürdüyse getirsin mezarı olsun demiştiniz.
YÜKSEL GÜRAN: Ben öyle bir şey söylemedim. Herkes yalan söylüyor. Enes penceresini kapattı. Ben muhtarın yanına gittim. Sonra eve döndüm çünkü Muhammet ve Enes evdeydi. Ben de Hediye’ye gittim Narin orada mı diye Narin orada değilmiş. Sonra akrabalarımı aradım. Narin burada değil diye hepsi aynı cevabı verdi. Caminin kapısına vurdum ‘açın kapıyı Narin nerede’ diye. O sırada köyden tanıdığım biri Narin aşagıdaydı dedi. Herkes beni ‘Yüksel korkma buradadır’ diye teselli etti. Bütün köy Narin’i aramaya çıktık.Sonra kim jandarmayı aradı bilmiyorum. Sonra bütün dünya Tavsantepe’ye akın etti.
Narin’i sen mi öldürdün?
HAKİM: Narin’i sen mi öldürdün?
YÜKSEL GÜRAN: Hayır ben çocuğumu nasıl öldürebilirim.
HAKİM: Salim veya Enes öldürmüş olabilir mi?
YÜKSEL GÜRAN: Hayır.
HAKİM: Nevzat olabilir mi?
YÜKSEL GÜRAN: Her şey ortada.
HAKİM: Nevzat ben öldürdüm demedi ki. Kadınlar kavgasından haberin var mı?
YÜKSEL GÜRAN: Hayır.
HAKİM: Jandarmada anne Enes’i kurtarmak için yalan söylüyor olabilir diye tutanak var.
YÜKSEL GÜRAN: Ben bu komutan gelecek bana söyleyecek diye merak ediyordum. Komutan “Bütün fotoğraflar var mafya gelecek Enes’i öldürecekler” dedi. Ben de korktuğum için Allah’m çocuklarımı koru Enes’i koru dedim.
HAKİM: Hangi komutan?
YÜKSEL GÜRAN: Hülya komutan. O sırada Enes elleri kelepçeli gidiyordu ben de Enes’e sarılayım diyordum.
Yüksel Güran: Narin için hepimiz ölüyorduk
HAKİM: Erkek çocuk kıymetli o yüzden koruyor olabilir misin? Hatta Enes öldürmüş olsa korur musunuz?
YÜKSEL GÜRAN: Hayır asla korumam Narin için hepimiz ölüyorduk.
HAKİM: HTS analiz raporu var. Senin ve Enes’in telefonu evde 15.20’de Salim eve giriyor.
YÜKSEL GÜRAN: Kesinlikle hayır.
HAKİM: Nevzat da eve girdiğini söylüyor o baz senin, Enes’in ve Salim’in evde olduğunu söylüyor.
YÜKSEL GÜRAN: Yemin ederim evde değildiler.
HAKİM: 15.30 sen evdesin ve ayaktasın.
YÜKSEL GÜRAN: O saatte evdeydim.
HAKİM: O zaman onları nasıl görmezsin?
YÜKSEL GÜRAN: Onlar evde değildi. Evin dışına geldilerse görmedim, duymadım. Araba sesi duymadım.
Salim Güran’la ilişkin var mı? ‘Namusuma leke sürdüler’ yanıtı
Salim’le ilişkisi olup olmadığı sorulan Yüksel Güran, “Kesinlikle yeminle yoktur” yanıtını verdi.
HAKİM: Sen ahıra girdiğinde oğlunu başka bir kızla gördün mü? Başka biriyle ilişkisini gördün mü veya bir köpekle?
YÜKSEL GÜRAN: Kesinlikle hayır görmedim.
HAKİM: Salim ile husumet var mı?
YÜKSEL GÜRAN: Hayır.
HAKİM: Nevzat neden öyle konuşuyor?
YÜKSEL GÜRAN: İftira atıyor. Allah’tan korkmuyor.
Salim tavuk mu öldürüyor 2 dakikada öldürsün.
HAKİM: Ben de onu merak ediyorum.
YÜKSEL GÜRAN: Namusuna leke sürdüler ben 22 senelik evliyim 5 çocuğum var. 22 senedir kocam bana tokat atmadı gül gibi baktı. Salim ile ilişkim olsa beni öldürün namusuma leke sürmeyin.
Nevzat Bahtiyar’a dönerek “yalan söylüyor” dedi.
Ardından kürsüyü yumruklayarak “yalan söylüyor bu” dedi.
HAKİM: Camiye kaç gibi gittiniz?
YÜKSEL GÜRAN: Akşam ezanı okunuyordu.
Bu esnada baba Arif Güran ağlayarak salondan çıktı.