İzmir Selçuk’ta 5 küçük kardeşin hayatını kaybettiği yangın, TBMM Genel Kurulu’nda tartışmaya neden oldu. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in, “İzmir Belediyesi’nin de Selçuk Belediye Başkanı’nın da vazifeleri var, hiç olmazsa cenazeye iştirak edebilirdi. Belediyenin yaptığı bir kreş var mı diye baktığımızda yok. Selçuk Belediyesi neden açmıyor? Aile Bakanlığı’nın yaptığı yardımları söyledim, küçümsüyorsunuz. Belediye hangi yardımı yapmış” sözleri üzerine DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, “Bizim belediyelerimizin hem sosyal programları hem kadın ve çocuk programları dünyaya örnek olacak niteliktedir ama buna tahammül edemeyip geçen dönem kayyum atadınız. Atadığınız kayyumun ilk yaptığı iş buraları kapatmak oldu” dedi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de “Aile Bakanlığı burada görevini eksik yapmıştır. Bizim Belediye Başkanımızın cenazeye katılmamasını suç gibi gündeme getirdi. Aile Bakanı o cenazeye katıldı mı? Burada sorumluluğu doğru yerde arayın” ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulu, TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca başkanlığında toplandı. İzmir Selçuk’ta 5 kardeşin yaşamını yitirdiği yangın, kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen ve muhalefetin, gazetecilerin, sivil toplum kuruluşlarının yoğun eleştirilerine neden olan maddenin geri çekilmesi ve gündemdeki diğer konular Genel Kurul’da tartışıldı.
“Tekrar değerlendirmek üzere çekiyorlar”
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, ‘etki ajanlığı’ maddesine ilişkin şunları söyledi:
“Bugün tüm Türkiye’nin gözü Genel Kurul’da olacaktı. Noterlik Kanunu içerisinde görüşeceğimiz ‘etki ajanlığı’ diye bilinen ama bizim asla kabul edemeyeceğimiz, hukuken öngörülebilir olmayan, cezai kesinlik içermeyen, her bir savcı ve hakimin farklı değerlendireceği ve bağımlı yargının elinde son derece tehlikeli olabilecek, demokrasimizi ağır yaralayabilecek bir kanun maddesi üzerine konuşacaktım. Mutlulukla öğrendik ki iktidar grubu bu maddenin çekilmesinden yana bir tavır gösterdi. Tekrar değerlendirmek üzere çekiyorlar. Bu konuda pek çok kesimin sözünün dinlenememesi çok önemli, teşekkür ederiz. Olması gereken yasa yapılırken herkesi dinlemek ve Türkiye için en iyisini yapmaktır. ”
“Bütçede her bir çocuk için ayrılan para bin 846 lira yani günlük 5 lira”
İzmir’de çıkan yangında 5 çocuğun hayatını kaybetmesine ilişkin Emir, şunları söyledi:
“Böyle bir konudan günlük polemik çıkartma amacımız yok ama bugün Sayın Bakan’ın ifadelerini görünce dehşete düştüm. Kendisi yangını araştırdıklarını ve soruşturmanın devam ettiğini söylüyor. Bu yavrularımızın ölümüne sebep olan yangın savcılığın, kolluğun işidir, Aile Bakanın işi değil. Aile Bakanı bize şunun açıklamasını yapmalıdır; Aile Bakanlığı temsilcileri 18 kez bu eve gitmişler. Kim gitmiş, gitmiş ne yapmış, amirlerine hangi raporları vermiş? Bir eve 18 kere gidilip o koşullar içerisinde 5 çocuğun bırakılamayacağını anlamayacak bir kişi olamaz. Burada bir ihmal, bir hata var. Çocuğu Koruma Kanunu’muz var. 7. madde çok açık, bu çocukların koruma altına alınması lazımdı. Bizim yasal mevzuatımıza göre ‘aileden çocukları istedik, aile vermedi’ sözünü asla kabul etmiyoruz. Eğer bu olmuşsa bu, görevini yapmamaktır. Bir sosyal hizmet politikanız yok. Sosyal devletten anladığınız çocuklar için kıt kanaat ayrılan paranın aile ve çocuklara verilmesinden ibarettir. Şu an görüşülmekte olan bütçede her bir çocuk için ayrılan para bin 846 lira. Bu, günde 5 liraya tekabül ediyor. Bu bütçeyle milyonlarca muhtaç çocuğun kurtulabileceğini söylemiyorsunuz herhalde?”
“Asgari ücret en az 30 bin olmalıdır, daha altında biz yokuz”
Asgari ücrete ilişkin tartışmalara da değinen Emir, şu değerlendirmede bulundu:
“Sayın Cumhurbaşkanının Eylül 2021’den Mayıs 2023′ kadar ‘nas varken faiz veremem’, ‘ben ekonomistim’ diyerek Türkiye ekonomisini nasıl bir felakete sürüklediklerini görüyoruz. Türkiye zaten zor bir yerde, yoksulluk, işsizlik içerisinde ve Cumhurbaşkanı hala ‘ekonomistim’ diyor. Ben size enflasyonun nasıl düşmeyeceğini söyleyeyim; insanların cebindeki parayı alarak, asgari ücrete, memur maaşına zam yapmayarak, talebi sıfırlayarak enflasyon düşmez. Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ‘Beklenen enflasyon üzerinden zam yapmalıyız’ diyor. Merkez Bankasının enflasyon tahmini bile bu yıl için yüzde 34’ten yüzde 44’e revize edildi. Siz bile hangi enflasyonu hedeflediğinizi bilmiyorsunuz. Türkiye’nin önümüzdeki yıl beklenen enflasyonu yüzde 17. Bu rakama kim inanıyor? Yapılacak iş bir tanedir; asgari ücret en az 30 bin olmalıdır, daha altında biz yokuz.”
“CHP Kadın Kolları bu konuda ne yaptı ben merak ediyorum”
Söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, İzmir’deki yangın ile ilgili şöyle konuştu:
“Tüm gruplar dün bu konuyu ‘siyasetin malzemesi haline getirmeyelim’ dedi. Dün burada yaptığım konuşmada ‘bu konunun çok katmanlı boyutları olduğunu görüyorum’ dedim. Çok katmanlı bir problemle karşı karşıyayız. Baba cezaevinde, bir sürü suç kaydı var, annenin de pek çok suç kaydı var. Bu, İzmir Selçuk’ta oluyor. Selçuk’un Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, kendisi avukat. CHP Kadın Kolları bu konuda ne yaptı, ben merak ediyorum. Aile Bakanlığı’mız aileyi görmüş aslında belediye, kaymakamlık da görmüş. Bakanlık 18 defa gitmiş çünkü mahkeme böyle bir karar vermiş. Mahkeme, çocukların alınmasını değil, çocuklarla ilgili düzenli bir takibe karar vermiş. Aileye düzenli sağlık yardımı da yapılmış. Sosyal hizmet uzmanları yaptığı denetimlerde annenin çocuklarla olan ilişkisini olumlu bulmuş. Buradaki kararı o aileyi görenler verecekler. Bu konunun tel sebebi ekonomik değildir. Ne kadar katmanlı bir problem olduğunu görmemiz lazım, evin içerisinde uyuşturucu kullanımına kadar pek çok durum var. Her şey siyasetin bir parçası haline geliyor. Bakanlığın, kaymakamlığın yaptıklarını, belediyelerin yapmadıklarını görelim.”
“22 yıldır iktidardasınız, bir zahmet sorumluluğu üstlenin”
Zengin’in bu açıklamasına, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli şöyle karşılık verdi:
“22 yıldır iktidardasınız. 22 yılın sonunda biz hala beş çocuğun bir evde yandığı bir sahneyle karşılaşıyorsak bunun sorumluluğunu da bir zahmet taşıyın. Yok ‘Çocuğun annesi, babası suçlu, belediye başkanı şöyle’ demek bahane. Bütçe komisyonda. O bütçeye hiç baktınız mı? Çocukları merkezine koymuş bir bütçe bir planlama yok. Her şey para değil diyorsunuz ama bütçe doğrudan kaynakların tahsisi demek. Bu çocukların o evde tek başına kalmaması için her mahalleye bir kreş uygulamanız var mı; yok. Bir tane çocuğu düşünmemişsiniz. Adama koskoca Kazdağları’nı veriyorsunuz, katletsin diye. İşiniz gücünüz ticaret sonra ‘paradan başka bir şey düşünmüyorsunuz’ diyorsunuz. Biz parayı değil çocukları düşünüyoruz.
“Belediyelerimizin yapabileceği bununla sınırlı ama bu ülkede bir Aile Bakanlığı var”
CHP’li Murat Emir, “Bu belediyelerin CHP’li olduğunu söyleyerek bizi itham altında bırakıyorsunuz. Oysa bu aile bizim belediyelerimizden yardım alıyor zaten. Belediyelerimizin yapabileceği bununla sınırlı ama bu ülkede bir Aile Bakanlığı var. Bunu takip etme, gerektiğinde çocukları gözlem altına alma görevi. Çocuğun koruma altına alınıp alınmaması görevi Aile Bakanlığının görevinin sorumluluğu dahilinde, burada suçlu bulmak değil. 18 kere de gidilmiş demek ki bir şey eksik yapılmış, bunu söyleyin. Bizim beklediğimiz doğru bir soruşturma yapmasıdır” dedi.
Konuya ilişkin İYİ Partili Buğra Kavuncu ise “Yaşanan bu hadiseler siyasetle alakalıdır. Dünya’nın en yüksek enflasyonuna sahip olmazsınız, en fazla kadın cinayetinin olduğu ülke olmazsınız, çocuk haklarında iyi bir yerde olursunuz, o zaman bu cümleyi kurabilirsiniz. Siyaset üstü diyebilmek için dünya standartlarında iyi bir yerde olmanız lazım” ifadelerini kullandı.
“İlk fırsatta suçu CHP’li belediyelere yükleyemezsiniz”
AK Parti’li Özlem Zengin’in “İzmir Belediyesinin de Selçuk Belediye Başkanının da vazifeleri var, hiç olmazda cenazeye iştirak edebilirdi. Böyle bir olay karşısında yurtdışından kalkıp gelirsiniz. Belediyenin yaptığı bir kreş var mı diye baktığımızda yok. Selçuk Belediyesi neden açmıyor? Aile Bakanlığının yaptığı yardımları söyledim, küçümsüyorsunuz. Belediye hangi yardımı yapmış? Herkesin eksiği var, bütün eksiği bize yükleyemezsiniz. Sizin yönettiğiniz ilçelerde de hangi çocukların başına neler geldi” sözleri tartışmaya neden oldu.
DEM Partili Sezai Temelli, “Bizim belediyelerimizin hem sosyal programları hem kadın ve çocuk programları dünyaya örnek olacak niteliktedir ama buna tahammül edemeyip geçen dönem kayyum atadınız. Atadığınız kayyumun ilk yaptığı iş buraları kapatmak oldu. Toplumcu bir belediyeciliğe tahammül edemiyorsunuz. Bu laf atmalar hakikatle yüzleşildiğinde, olan tahammülsüzlüktür” dedi.
CHP’li Murat Emir de “Sayın Zengin, niyetinin Aile Bakanlığının sorumluluğunu gözardı etmek olduğunu gösterdi. Aile Bakanlığı burada görevini eksik yapmıştır. Bizim Belediye Başkanımızın cenazeye katılmamasını suç gibi gündeme getirdi. Aile Bakanı o cenazeye katıldı mı? Burada sorumluluğu doğru yerde arayın. Bu acı olayda bir soruşturma açın, kim görevini yapmamış tespit edin. İlk fırsatta suçu CHP’li belediyelere yükleyemezsiniz. CHP’li belediyeler yardım yapıyor ama sorun bununla bitmiyor. Burada 18 kez gidip sonuç alamamış Bakanlığın sorumluluğunu gözardı edemezsiniz.”
“Söz konusu maddede çok net sorunlar vardı”
Gelecek Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin de “etki ajanlığı” maddesinin geri çekilmesine ilişkin şunları söyledi:
“Görüşeceğimiz kanun teklifinde tartışmalı etki ajanlığı maddesinin geri çekileceği ile ilgili bir uzlaşma görünüyor. Bu adımı olumlu bulduğumu belirtmek istiyorum. Devletin güvenliği ile ilgili kaygı hepimizin kaygısıdır, devlet hepimizin devletidir. Gerçekten sorun olacak konularla ilgili düzenlemeye elbette biz de destek veririz. Ancak söz konusu maddede çok net sorunlar vardı. Hangi fiil işlenirse suç işlenmiş olacak bununla ilgili çok net bir belirsizlik vardı. Bizim de itirazımız metnin bu soyut halineydi. Umarım daha somut, belirgin bir düzenleme yapılır biz de buna katkı sunmak isteriz.”
Artan kira fiyatlarına dikkat çeken Şahin, “Kiranın getirdiği mali yükü nedeniyle kiracılar ödeme yapmakta zorlanırken, ev sahipleri de birikimlerini koruma endişesiyle zam yapmak istemekteler. Maalesef kira tespit davalarında, tahliye davalarında, ödenemeyen kiralarla ilgili açılan icra takiplerinde fahiş artışlar vardır. Burada bir çözüm arayışına girmek hepimizin görevidir. Kiracı-ev sahibi ilişkilerinde sağduyu anlaşmazlıkların önlenmesi için büyük önem taşıyor. Bu meseleyi hem ekonomik hem insani bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Sosyal konut projeleri önemli, TOKİ daha fazla sorumluluk almalı” dedi.
“Asgari ücret beklentimiz 28 bin lira”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu da ‘etki ajanlığı’ maddesine ilişkin, “Etki ajanlığıyla ilgili madde geri çekildi. Biz muhalefet olarak hep şunu söylüyoruz, ‘Bizi duyun, yapmış olduğumuz ikazlara uyun.’ Buna da kulak verilmiş olması memnuniyet verici. Komisyonda biz de katkı veririz. Önerilerimizin duyulmuş olmasından memnunuz” dedi.
Asgari ücret zammı ile ilgili tartışmalar konusunda da Kavuncu, şunları söyledi:
“Hedeflenen enflasyon oranı üzerinden maaş zammı yapılması konuşuluyor. Bundan önce hedeflenen enflasyon üzerinden bir maaş zammı yapılmış olsaydı bugün asgari ücret kaç para olacaktı? 2006 itibarıyla eğer bu yöntem benimsenmiş olsaydı bugün biz asgari ücret olarak bin 875 lira ücret ödüyor olacaktık. Eğer 2019 yılından itibaren hedeflenen enflasyon üzerinden zam yapılmış olsaydı bugün asgari ücret 4 bin 179 lira olacaktı. Eğer önümüzdeki zam hedeflenen enflasyon üzerinden olursa iki üç yıl sonra asgari ücretlinin cebine girecek para bu örnekler gibi olacak. Hedeflenen enflasyon her seferinde revize ediliyor. Sağlıksız olduğu bu değişikliklerle de belli. Asgari ücret beklentimizin 28 bin olduğunu açıkladık.”
“Güya kumar yasak… Meclis çatısı altında rahatlıkla kumar oynanabilir”
Sanal bahis sitelerine de değinen Kavuncu şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bir AKP klasiği olarak dün bu konuya ilişkin vermiş olduğumuz önerge reddedildi. Ekonomik kriz sadece ekonomik kriz olarak gelmez. Dün İzmir’de yaşanan olaya her partiden vekil üzüldü, vicdanı sızladı. Bu olaylara münferit olarak müdahale edilmiş olabilir ama genel bir problemi var bu ülkenin. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu, alım gücünün düşük olduğu, yaşam gelirinin normal gelirlerin çok altında kaldığı bu ortamda insanlar çaresizlikten dolayı bu tür olayları yaşıyorlar. İktidarın bu konudaki karnesi zayıftır. Türkiye’nin ekonomik krizi birçok sosyal ve kültürel krize şimdiden yol açmış durumda. Atanamadığı için intihar eden öğretmenler var. Kendi çocuğuna ekmek götüremediği için intihar eden babalar var. Bunları münferit bir olay olarak görürsek savunma mekanizması çalıştırılabilir. Türkiye’nin bu anlamda çok ciddi bir sorun yaşadığını kabullenmek gerekiyor. Sanal bahis siteleri de bu ekonomik buhranın yarattığı ahlaki çöküntünün bir neticesidir. İllegal kumar illeti bu krizleri derinleştiren, hızlı ve kolay yoldan para kazanma dürtüsü maalesef bu krizin en büyük sonucu. Güya kumar yasak. Bu telefondan bu Meclis çatısı altında rahatlıkla kumar oynayabilecek durumdayım. Yasaklamanız hiçbir şeye engel olmadı, çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız. “