• Mehmet Şimşek: Sıcak paraya bakışımız olumlu değil
    16 Kasım 2024

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bakanlığının bütçe görüşmelerinde; vergide adalete ilişkin “Vergi harcamalarının 853 milyar lirası asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklanıyor. Vergi mi getirelim asgari ücrete, bunu mu istiyorsunuz? Yatırım teşvikleri için 536 milyar lira, teşvik etmeyelim mi? Biz büyümek, istihdam ve ihracat artışı için birtakım vergilerden imtina ediyoruz” dedi.

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının bütçesi ile ilgili milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

    Şimşek, gelir dağılımındaki adaletsizliğe yönelik gelen eleştiriler, yüksek enflasyon, ekonomi programı hakkında şöyle konuştu:

    “Son 22 yılda yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının iyileşmesi için önemli adımlar atılmıştır. Uygulanan politikalar sayesinde gelir dağılımı göstergelerinde aslında yakın döneme kadar önemli iyileşmeler de olmuştur. Mesela en yüksek gelire sahip yüzde 10’luk grubun harcanabilir gelirden aldığı payın en düşük gelire sahip yüzde 10’luk grubun payına oranı 2006’da yüzde 17,7’yken 2023’te 13,8’e kadar düşmüştür. Son dönemde enflasyon kaynaklı bir miktar bozulma var. Rakamlara önümüzdeki dönemde yansımaya devam edecek. Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozuyor, alım gücünü düşürüyor ve büyümenin kapsayıcılığını azaltıyor. Bu nedenle zaten bu programı tasarlarken ‘Birincil hedefimiz, fiyat istikrarıdır’ dedik. Bu yolun meşakkatli ve uzun olduğunu başından ifade ettik. 56 ülkede 100 enflasyon şoku incelenmiş 1970’ten beri. Enflasyon şok öncesi düzeye düşürülmesi 3,4 yıl almış. Türkiye’den bahsetmiyoruz, dünya deneyimi bu.

    “Enflasyonun düşmesi için gerekli politika çerçevesinin şekillenmesi biraz zaman aldı”

    Enflasyonun düşmesi için gerekli politika çerçevesinin şekillenmesi biraz zaman aldı. Para politikasının yeniden inşaası biraz zaman aldı ama bugün geldiğimiz noktada koşullar artık kalıcı bir şekilde dezenflasyona elverişli. Biz, bu süreci 3 aşamalı olarak planladık. İlk yıl, dezenflasyona geçiş dönemiydi, politikayı inşaa süreci. Dolayısıyla, ‘Siz şu seviyeden enflasyonu aldınız, enflasyon yukarı çıktı’ argümanı tabii kağıt üzerinde makul ama ‘Program uygulamaya konulmasaydı enflasyon ne olurdu’ sorusuna cevap yaratamıyor.

    “Uygulanan politikalara ve gelişmelere göre bazı tahminler revize edilebilir çünkü tahmin süreçleri dinamik”

    Şu anda biz bir dezenflasyon dönemindeyiz. Özellikle 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı bir şekilde enflasyonun kontrol altına alındığı dönem olacak. Amacımız enflasyonu kalıcı olarak düşük tek haneye düşürmek. Tabii uluslararası kuruluşların da bizim de tahminlerimizde değişiklikler oluyor. Geçen sene ekim ayında IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayınladı. 2025 yılına ilişkin enflasyon tahminleri yüzde 55’in üzerindeydi. Şimdi 2025 için enflasyon tahminleri yüzde 24’e çekmişler. Yarı yarıya. Uygulanan politikalara ve gelişmelere göre bazı tahminler revize edilebilir çünkü tahmin süreçleri dinamiktir. Zaten Merkez Banka’mız ne diyor: ‘Yüzde 70 olasılıkla enflasyon şu olacak’ diyor. Burada bir olasılık durumu söz konusu çünkü küresel ve yurt içi konjonktüre ilişkin birtakım varsayımlar yapmak zorundasınız ve bu varsayımlar ve şartlar değişebiliyor.

    “Bakan olarak benim tahmin yapma imkanım yok”

    Uluslararası kuruluşlar da tahminlerini değiştirebiliyor. Örneğin IMF, yılda en az iki kez ana değişikliğe gidiyor. Ara dönemde de yine iki değişikliğe gidiyor. Yani yılda dört kez tahmin değişikliğine gidiyor. Bizde de ilgili kurumlarımız, iç ve dış konjonktüre göre tüm gereçleri titizlikle takip ediyor ve düzenliyorlar. Toplanarak değerlendiriyoruz. Bakan olarak benim tahmin yapma imkanım yok. Mesela son OVP’de biz toplantı yaptık. Merkez Banka’mız ‘Bizim yıl sonu tahminimiz bu’ dedi, Strateji Bütçe Başkanlığı ‘Şu’ dedi. Kurumlarımızın ortalamasını aldık. Dolayısıyla biz tabii ki bu konuda yetkin kurumlarımıza güveniyoruz, inanıyoruz.

    “Enflasyon bizim öngördüğümüzün üzerinde seyrediyor. Enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürmek için gereken ilave tedbirleri almak zorundayız”

    Geçen sene birkaç ay bu program uygulandı. Nasıl bir performans göstermişiz? Büyümeyi yüzde 4,4 olarak öngörmüşüz 2023’te, 5,1 çıkmış. Bir miktar yüksek çıkmış. Yüzde 10,1 olarak işsizlik oranını öngörmüşüz, 9,4 çıkmış. Daha düşük çıkmış. Yüzde 65 olarak yıl sonu enflasyonu öngörülmüş, yüzde 64,8 çıkmış. Yüzde 4 olarak bir cari açık öngörmüşüz, yüzde 3,6 çıkmış. Yüzde 6,4 olarak bir bütçe açığını öngörmüşüz, yüzde 5,2 olarak gerçekleşmiş. Geçen seneki performans iddia edildiği kadar kötü değil. Bu seneki performansta çok büyük ihtimalle cari açık bizim öngörülerimizin çok altında kaldı. İşsizlik oranı da öngörülerimizin oldukça altında. Bu da iyi bir şey, istihdam artışı da böyle. Enflasyon da öngörümüzün üstünde, niye? Para politikasının etkili olduğu ve olmadığı alanlar var. Temel mallar para politikası iyi veriyor, hizmetler o düzeyde vermiyor. Örneğin biz, kirada yüzde 25 limitini kaldırdığımızda kira artışlarının yıllık bazda bir ara yüzde 117’lere kadar çıkacağını öngörmemiz zor olur ama bahane aramıyoruz. Enflasyon bizim öngördüğümüzün üzerinde seyrediyor. Dolayısıyla enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürmek için gereken ilave tedbirleri almak zorundayız, alacağız.”

    Şimşek, KKM’ye ilişkin gelen eleştirilere yönelik şunları söyledi:

    “Bir şok yaşanmazsa KKM’den çıkış yakındır”

    “2021 Aralık ayında kurlarda büyük bir baskı oluşuyor ve o zaman KKM, geçici bir tedbir olarak, bir araç olarak devreye sokuluyor. Dolayısıyla KKM, aslında Merkez Bankası para politikası, döviz politikası ve rezerv yönetimiyle ilişkili bir konu. Bu nedenle uygulamaya ilişkin usul ve esasların TCMB tarafından belirlenmesi ve yönetilmesi daha uygundur. Uyguladığımız program sayesinde -ben geriye bakmayı sevmiyorum, şimdi ileriye bakalım- KKM’den biz güçlü bir şekilde çıkışı sağlıyoruz çünkü uyguladığımız program sayesinde finansal piyasalarda bir istikrar sağlandı. Merkez Banka’mız ciddi bir rezerv biriktiriyor. ‘Piyasalarda bir oynaklık oluşmadan, kademeli olarak KKM’den çıkacağız’ dedik. Başarıyoruz.”

    Bakan Şimşek, Türkiye’ye gelen dış kaynağın çoğunlukla carry-trade olduğuna yönelik eleştiriler hakkında şöyle konuştu:

    “Sıcak paraya bakışımız olumlu değil”

    “Bizim açık ve örtülü bir kur hedefimiz yok, olamaz. Dolayısıyla bu anlamda bizim bunu teşvik eden bir yaklaşımımız yok. Kur politikasını tabii ki hükümet, Merkez Bankası belirliyor ama Merkez Bankası uyguluyor. Sermaye hareketleri 1989 yılında liberalize edilmiş. Bana kalırsa erken. Sermaye akımlarını yönetmek de zor bir iştir ama tam bu sebeple de zaten sıcak paraya da bakışımız olumlu değil. Dolayısıyla ‘Carry Trade’e dayalı bir modelimiz ve böyle bir niyetimiz asla olmadı ve olmayacak.”

    Şimşek, şöyle devam etti:

    “70 milyar dolar civarında bir kaynak depreme harcanmış durumda”

    “‘Merkez Bankası’nı yalnız bırakıyorsunuz’ eleştirileri geldi. Deprem harcamalarına ilişkin zaten bizim bir tasarrufta bulunmamız söz konusu değil. Ne kadar harcanabiliyorsa harcanır. Ortalama dolar kuru üzerinde muhtemelen son 2 yılda yaklaşık 70 milyar dolar civarında bir kaynak depreme harcanmış durumda. Hiçbir sorunu olmayan bir ülkede dahi eğer milli gelirin yaklaşık yüzde 6’sı kadar bir kaynağı bir felakete harcarsanız orada alan sınırlıdır. Bizim bütçe esnekliğimiz çok yüksek değil, onu bilmenizde fayda var. Bütçe harcamalarının yüzde 41,6’sı personel ve bu personelin sosyal güvenlikle ilgili prim transferlerine gidiyor. Neredeyse 42’si. 2025 yılında bütçe açığını azaltacağız ve bunun sayesinde de biz mutlaka Merkez Bankası’nın dezenflasyon sürecini çok daha güçlü bir şekilde destekleyeceğiz.”

    Bakan Şimşek, kamuda tasarrufa ilişkin şunları söyledi:

    “Sapma, son 10 yılın ortalaması bağlamında gitseydi 814 milyar liraya denk gelecekti. Muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var”

    “Tasarruf kısmı, önemli boyutu harcama disiplinidir dedik. Bir de harcamaların verimli alanlara yönlendirilmesi, dedik. Bu iki hususta da ilerleme olduğunu söyleyebilirim. Makro açıdan ne kadar tasarruf yaptığımızı şöyle bir modelle açıklayayım. Son 10 yıllık dönemi alalım. Faiz dışı harcamalar, deprem hariç çünkü depremi de öngöremezsiniz faizi de piyasa koşulları nedeniyle. Faiz dışı harcamalar 10 yıllık Meclis’imizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasında faiz dışı harcamalardaki yukarı yönlü sapma yıllık ortalama yüzde 9,1’dir. 10 yılın ortalaması yıllık yüzde 9,1. Biz 2024 yılında bu sapmanın yüzde 0,8’e düşürdük. Bir harcama disiplin olmasaydı, tasarruf felsefesi olmasaydı sapma yüzde 9,1’den yüze 0,8’e düşürülebilir miydi? Sapma, son 10 yılın ortalaması bağlamında gitseydi 814 milyar liraya denk gelecekti. Dolayısıyla muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var.”

    Mehmet Şimşek, kamuya alınan taşıtlar hakkında gelen soruları şöyle yanıtladı:

    “Güvenlik birimleri benim zırhlı araçla gidip gelmemi istiyor. Yoksa ben terör eylemine kadar TOGG’la gidip geldim”

    “2023 yılına göre kamuda taşıt sayısı bu sene net olarak 3 bin 848 adet artmış ama bunun yüzde 90’ı güvenlik, sağlık ve afet yönetimi için verilen taşıtlardır. 2 bin 910 adet, yani yüzde 76’sı EGM Türk Polisini Güçlendirme Vakfınca hibe edilen taşıtlardır. Bütçeden bir para ödemedik. İstanbul ve birçok şehrimizde bu bir ihtiyaçtı. ‘İçişleri Bakanlığı’mız, Emniyet Genel Müdürlüğü’müz taşıtlarını yenilemesin, taşıt almasın’ diyorsanız takdir sizin. 252 tanesi Sağlık Bakanlığı’nın ambulansıdır. Acil müdahale hizmetleri için siz bunu istemiyor musunuz? 151 adedi Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’na asayiş için alınan taşıtlardır. 168 adedi AFAD’a aittir. Makam aracı anlamında yenilenme taleplerinin tamamını mevcudun tasfiyesi kararıyla onay veriyoruz. Şu ana kadar benim onay verdiklerimin tamamı -makam aracı anlamında söylüyorum- biz TOGG veriyoruz. Daha birkaç hafta önce Türkiye’de önemli bir terör olayı oldu. Güvenlik birimleri benim zırhlı araçla gidip gelmemi istiyor. Yoksa ben terör eylemine kadar TOGG’la gidip geldim”

    Şimşek, EYT’nin maliyeti hakkında şöyle konuştu:

    “EYT, aktüeryal dengeyi bozan bir uygulama”

    “Bakan olarak EYT’nin maliyetini kendim hesaplayacak halim yok. Maliyetini SGK’ya soruyoruz, onlar dosya bazında hesaplıyorlar ve bize diyorlar ki: ‘Şu kadarlık aylık ikramiye ödemeleri var, şu kadarlık prim kaybı var’ diyorlar. EYT kapsamında emekli olmasına karşın kanunen emekli olabileceği yaşı dolduranlar hesaplamaya katılmıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı teknik ekipleri alıyorlar bu tutarı, bir de finansman maliyetini ekliyorlar. Çünkü bu öngörülmüş bir şey değil. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’mız diyor ki: ‘2024 için 592.6 milyar lira.’ Ama bu finansman maliyetini içermiyor. Biz buna finansman maliyetini -Hazine olarak- hesaplayıp ekliyoruz. 752 milyar liraya oradan ulaşıyoruz. Burada önemli olan şey şu: Aktüeryal dengeyi bozan bir uygulama mı? Evet. Şu anda OECD’de 38 ülke var. Aralarında gelişmekte olan ülkeler var ve bu ülkelerin bir tanesini gösterin 30-40’lı yaşlarda emekli olduğunu. Hatta 50’li yaşlarda emekli olan ülke neredeyse kalmadı. 65’in üzerine birçok ülke çıktı. Bu önemli bir husus.”

    Şimşek’in asgari ücret ve maaş zamlarına ilişkin değerlendirmesi ise şöyle:

    “Benim bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz”

    “Asgari ücreti bir komisyon erbabıyla belirliyoruz, benim bu aşamada bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz çok yüksek olsun, teknolojik boyutu çok yüksek olsun ve asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için zaten yapısal reform gündeminde en büyük başlığı AR-GE, teknolojik, dijital ve yeşil dönüşüme ayırdık ama en düşük memur maaşında reel artış, son 22 yılda yüzde 238, dolar bazında ücretler 238 dolardan 1139 dolara çıkmış. En düşük emekli maaşındaki reel artış yüzde 543. Dolar bazlı artış yüzde 812, 40 dolardan 363 dolara. Asgari ücrette reel artış yüzde 212, dolar bazlı artış yüzde 343. 112 dolardan 494 dolara çıkmış bugün itibarıyla. Özetle çalışanlarımızı hiçbir şekilde dezenflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Geçen sene asgari ücret yüzde 107,5 arttı. Geçen sene enflasyon yüzde 65’ti. Bu sene enflasyon yüzde 44’e revize edildi. Yüzde 49 vermişiz. Geçen sene bu program başladı, asgari ücret yüzde 107,5 arttı, enflasyon yüzde 65.”

    Bakan Şimşek, vergide adalet, dolaylı-dolaysız vergilere ilişkin şunları söyledi:

    “Biz büyümek için, ihracat artışı için birtakım vergilerden imtina ediyoruz”

    “Vergi harcamalarının 853 milyar lirası asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklanıyor. Vergi mi getirelim asgari ücrete, bunu mu istiyorsunuz? Yatırımları teşvik etmeyelim mi? Yatırım teşvikleri için 536 milyar lira, teşvik etmeyelim mi? Eğitim, sağlık ve sosyal amaçla… Engelli, yaşlı, emekli, şehit, dul, EYT’liler için 259,2 milyar liralık vergiden bahsediyoruz. AR-GE, yenilik, tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi 147,3 milyar lira. Bunları teşvik etmeyelim mi? ‘Siz sermaye için 3 trilyondan vazgeçtiniz’ diyorsunuz. Neresi sermaye bunun? Bunu söylemek için bizim yazdıklarımızı okumamak lazım. Tarımsal faaliyetlere 200 milyar lira. Rakamlar böyle gidiyor. Yurt içi tasarrufları artırmamız lazım, bunun içinde ders de var, 816,7 milyar lira. Altyapı, enerji, ulaştırma vs. gibi konular için 196 milyar lira. Vergi harcamalarını analiz ederseniz şunu görürsünüz: Biz büyümek için, istihdam artışı için, ihracat artışı için birtakım vergilerden imtina ediyoruz.

    “Çok uluslu şirketler yüzde 15 vergi verecek. Peki bunu ne zaman getirdik? Sermayeyi destekleyen Mehmet Şimşek’in bakan olduğu dönemden sonra getirdik”

    Geçen sene dedim ki, ‘Etik olmayan istisna, muafiyetleri ve indirimleri gözden geçireceğiz.’ Biz, gerçekten bu yönde bazı çalışmaları yaptık. Yurt içi asgari kurumlar vergisini niye getirdik? Birçok şirketimiz indirimlerden yararlandığı için vergi vermiyor. İndirim falan her şey bir kenarı en az yüzde 10 verecek. Çok uluslu şirketler yüzde 15 verecek. Peki bunu ne zaman getirdik? Sermayeyi destekleyen Mehmet Şimşek’in bakan olduğu dönemden sonra getirdik. Şirketlerimizin taşınmaz satışlarında yüzde 50 kazanç istisnasını aslında biz taraftık çünkü kar dağıttığın zaman vergileri ödemez zorundasın. Serbest bölgede faaliyet gösterme istisnasını daralttık. KKM’de şirketlerin kurumlar vergisi istisnasını kaldırdık ve stopaj vergisi getirdik KKM’ye. Zengini vergilendiriyoruz. Şirketlerin vergi matrahını azaltan bazı giderlerde kısıtlama getirdik. Buna da devam edeceğiz.”

    Şimşek, “vergi borçlarının silindiği” eleştirilerine şöyle yanıt verdi:

    “Ben asla vergi silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem”

    “Türk Vergi Hukuku’nda hiçbir bakanın veya idarenin vergi borcunu silme yetkisi yok. Bakanın vergi silme yetkisi yok. Vergiyi silme yetkisi sadece yüce Meclis’indir. Benim hiçbir şekilde ne bireylerin ne de şirketlerin vergilerini silme yetkim yok. İyi ki yok. Eğer söylediğiniz husus uzlaşma müessesesi, yanlış olduğu değerlendirilen raporlar kapsamında birtakım düzeltmeler ise o 1963’te getirilmiş. Ben Bakan olduktan sonra ne yaptım? 1963’ten beri yürürlükte olan kanun için; ‘Bundan sonra uzlaşmalarda anaparada hiçbir şekilde indirim yapılamaz’ dedim. Ben asla vergi silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem. Maliye Bakanı’nın hatta Cumhurbaşkanının vergi silme yetkisi yok. Ben hiçbir zaman, hiçbir şirketin vergisini silmedim. Silmeyeceğim de çünkü silemem, böyle bir yetkim yok.

    Bakan Şimşek, CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay’ın Ziraat Bankası hakkında dile getirdiği iddialar için Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’ın arandığını belirterek Çakar’ın cevabını şöyle okudu:

    “Demirören Grubu taksitlerini ödüyor ve vadesi geçen borcu yok”

    “Bankanın tüm şubelerinin tabelaları asla değişmedi. Sadece deprem bölgesindeki tadilat ihtiyacı olan şubelerin tadilatları sırasında tabelalar değişti. Tadilat ihtiyacı olan ve deprem bölgesi. Demirören Grubu taksitlerini ödüyor ve vadesi geçen borcu yok. Tüm bankaların yaptığı gibi Ziraat Bankası da son 13 yıldır düzenli olarak yılın sonunda, bir sonraki yılın hedeflerini tartışmak üzere toplanıyor. Yapılan toplantı bu bağlamda. Genel Müdür Danışmanı ile ilgili iddialar doğru değil. Kardeşi 28 yıl bankada çalışmış ve emekli olmuş. Oğlu ise 15 yıldır Ziraat Teknoloji’de çalışıyor. Genel Müdür Danışmanı şirket ortağı olarak kredi almamıştır. Krediyi alan şirket almış olduğu krediyi de tamamen ödemiştir. Kredi 5 milyon TL’dir. Ziraat Filo, kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş, bankaya ait bir şirket. Tasarruf tedbirlerine tabiidir. Bu konuda bir istismar, kamu olarak mümkün değil.”

    “Tip-1 sorununu en kısa süre içerisinde çözmeye çalışacağız”

    Şimşek, Tip-1 diyabet hastaları için insülin sensörünün SGK geri ödeme kapsamına alınmasına ilişkin soruya “Tip-1 konusu benim çok aşina olduğum bir konu değil. Önemli bir konu, duyarlı olmak durumundayız. İlgili bakan arkadaşlarımızla konuyu çalışacağız. En kısa süre içerisinde sorunu imkanlarımız çerçevesinde çözmeye çalışacağız” diye yanıt verdi.

    Şimşek, vergisini ödemeyenlere doğrudan e-haciz yapıldığı iddiasına ilişkin, “İddia edildiği gibi yok. İlgilisine haber verilmeden doğrudan doğruya e-haciz tatbik edilmiyor” dedi.

    Şimşek, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan ekonomik eşitsizlikler, yatırım eksikliği, yoksulluk gibi eleştirileri şöyle cevapladı:

    “Biz bölgesel kalkınmışlık farklarını azaltmak istiyoruz”

    “2003-2024 döneminde sabit fiyatlarla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne tam 1,1 trilyonluk yatırım yapıldı. Bunun yüzde 14’e tarıma, yüzde 12’si enerjiye, yüzde 11’i madenciliğe, yüzde 6’sı sağlığa ayrıldı. 29 tane OSB kurduk. Batmanlı olmam hasebiyle taş atıldı. 1990’dan 2002’ye kadar Batman’da sadece bir tane un fabrikası yaptık. Orayı biz büyüttük, yüzlerce fabrika. Şimdi üçüncü OSB üzerinde çalışılıyor. Bizim kitabımızda asla ayrımcılık olmaz. 60 bin derslik yapmışız. 7 üniversite kurmuşuz. 2 bin 604 kilometre çok şeritli yol yapmışız. Sağlıkta 50 milyar lira yatırım yapmışız. Doğu Anadolu Bölgesi’ne aynı dönemde 1 trilyon 40 milyar lira yatırım yapılmış. 20 tane OSB kurmuşuz. 46 bin tane derslik. 12 üniversite. Kişi başına gelirden Türkiye yüzde 77 büyürken DAP bölgesi yüzde 80, GAP bölgesi yüzde 98 büyümüş. Kişi başı yıllık ortalama büyüme, Türkiye’de yüzde 3,2 iken DAP bölgesinde yüzde 3,3, GAP bölgesinde yüzde 3,9. Daha da gelişemez miydi? Kesinlikle. Tek engel var, o da terör. Çünkü terörün olduğu bölgede devletin en mükemmel teşviklerini bile devreye aldığınız zaman arzuladığınız çerçevede yatırımları çekemiyorsunuz. Onun için biz o bölgeye en yüksek teşviği vermeye devam edeceğiz. Çünkü biz bölgesel kalkınmışlık farklarını azaltmak istiyoruz.”

    Şimşek, vergi konularında ayaküstü yorum yapmadığını belirtti. Şimşek, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının, kamu kurumlarında ihtiyaç fazlası araçlar satmasına ilişkin soruya, “Binin üzerinde araç toplanmış. Bir sistem hazırlığı var. Yakında açık artırmayla bu araçlar satılacak. Kasım ayı içerisinde başlarlar diye ümit ediyorum” cevabını verdi.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçeleri AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.

    İlgili Haberler

    ÇOK OKUNANLAR