9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i doğumunun 100. yılında anma töreninde gösterilen tarihi bir video ilgiyle izlendi. Demirel’in hayatından kesitlerin aktarıldığı videoda “Sosyal devlet, bu ülkenin vatandaşlarının hepsinin ama tümünün insanca yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın gerçekleştirildiği devletin adıdır” sözleri yer aldı. Videoda ayrıca ”Fukaralaştırmaya itiraz eden var da fukaraya para vermeye itiraz eden yok. Fukaraya para verin de, fukaraya ”Oyunu bana verirsen öyle para veririm” demenize itiraz ediyoruz. Bu demokrasi değildir, bu vatandaşın onuruyla oynamaktır. Bunlar yanlıştır” ifadeleri dikkati çekti.
Ülke Politikaları Vakfı ve Süleyman Demirel 100. Yıl Anma Komitesi 17 Haziran 2015’te yaşamını yitiren 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 100’üncü doğum günü dolayısıyla İstanbul’da bir otelde anma etkinliği düzenledi. Süleyman Demirel’in hayatından kesitler içeren bir video gösterimiyle başlayan etkinliğin açılış konuşmalarını Ülke Politikaları Vakfı Başkanı İsmail Doğan Subaşı, 27’nci dönem İYİ Parti milletvekili Aylin Cesur, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu yaptı.
Demirel’in sözleri hatırlatıldı
Programın açılışında gösterilen, Demirel hayatından kesitlerin aktarıldığı videoda Demirel’in siyasi yaşamında yapmış olduğu açıklamalara yer verildi. Demirel’in videoda yer alan açıklamalarında şu sözleri dikkat çekti:
“Sosyal devlet bu ülkenin vatandaşlarının hepsinin ama tümünün insanca yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın gerçekleştirildiği devletin adıdır”
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olabilmesi, millet iradesi üstünlüğünün ve hukukun üstünlüğünün mutlak manada korunmasına bağlıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir laik devlettir. Laik devlet olabilmesinin şartı, hiç kimsenin inançlarından dolayı muaheze edilmemesine bağlıdır. Ve bu ülkede hiç kimsenin inançlarından düşüncelerinden dolayı ikinci sınıf vatandaş sayılmamasına bağlıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir sosyal devlettir. Sosyal devlet fakirle zenginin arasındaki mesafenin çok büyük olmadığı, daha doğrusu bu ülkenin vatandaşlarının hepsinin ama tümünün insanca yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın gerçekleştirildiği devletin adıdır. Kim ne yaparsa yapsın yenilen devletin adı değildir. Bilahare bir ülkede insanca yaşamaya aykırı düşen durumlar varsa, devlet sosyal devlet ilkesini gerçekleştirmiyor demektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu büyük müesesesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukuk devleti olması , laik devlet olması ve sosyal devlet olması vasıflarını gözetecektir. Mutlaka bunları gözetecektir.
“Hem aşırı enflasyon olacak, hem dar gelirli ezilmemiş olacak, buna Kristof Kolomb’un yumurtası derler”
Fukaralaştırmaya itiraz eden var da fukaraya para vermeye itiraz eden yok. Fukaraya para verin de, fukaraya ‘Oyunu bana verirsen öyle para veririm’ demenize itiraz ediyoruz. Bu demokrasi değildir, bu vatandaşın onuruyla oynamaktır. Bunlar yanlıştır. Bunu söylemek istiyoruz. ‘Bunları yapmadık dersiniz’ gelirsiniz buraya, şu televizyondan millet de bunları dinler. Kaç kişiye bunların yapıldığına millet şahittir. Bilahare millet karar verir. Sizi kadıya götüren yok ya. Biz söylüyoruz burada bunları. İşte 1983 beyannameniz, 1983 hükümet programınız. İlk hedefimiz aşırı enflasyonu kontrol altına alarak dar gelirlinin belini büken pahalılığı önlemek için fiyat artışlarını yavaşlatmaktır. Aşırı enflasyonun olduğu her ülkede gelir dağılımı hep fakirin, dar gelirlinin aleyhine gelişmiştir. Bu doğru mu? Ben buna buradan cevap verilsin istiyorum. Aşırı enflasyonun bulunduğu her ülkede enflasyon dar gelirlinin aleyhine mi gelişmiştir. Evet, dersiniz ki bu doğru. Bu doğru ise o zaman Türkiye’de siz, hem aşırı enflasyon olacak, hem dar gelirli ezilmemiş olacak, buna Kristof Kolomb’un yumurtası derler. Böyle şey olmaz. Çünkü, karanlıkmış yenmiş, cehalet varmış ortadan kaldırmış, çeşmesinden su akmazmış su akar hale getirmiş, otoyollar yapmış, köprüler yapmış, telefon getirmiş, şehirleri karanlıktaymış pırıl pırıl yapmış, köyleri karanlıktaymış ışıl ışıl yapmış. Doğru mu? (Doğru sesleri yükseliyor) Yaşayın ben de böyle demenizi bekliyordum.”
Etkinliğin açılışında ilk konuşmayı yapan Ülke Politikaları Vakfı Başkanı İsmail Doğan Subaşı, Türkiye’nin bir “çoğaltan lidere'” ihtiyacı olduğunu söyledi ve etkinliğin, Ülke Politikaları Vakfı olarak bu tür liderlik vasıflarına sahip olan siyasi liderleri hatırlatmak amacıyla düzenlendiğini ifade etti. Subaşı, Demirel’in programın başlangıcında gösterilen videoda da yer alan “Hangi kanaatte olursanız olun, hangi inançta olursanız olun, nereli olursanız olun, doğulu, batılı, kuzeyli olun güneyli olun hepinizi kucaklıyorum” sözlerine atıfta bulunarak “Kucaklıyoruz diyor izledik. Çoğaltan liderler böyle oluyor” şeklinde konuştu.
İki dönemdir Ülke Politikaları Vakfı’nın başkanlık görevini yürüten Subaşı şöyle konuştu:
”İkinci dönemde kendimize şunu görev edindik. Türkiye’de bir iktidar değişiminin yaklaştığını hepimiz hissediyoruz. Biraz rahmetli Demirel’i de anımsatarak söylemiş olayım, iktidar gidecek de bir de onu götürecekler olacak. Biz de dedik ki, yeni Türkiye’nin fikirleri neler olmalı, hangi politikalar etrafında bir araya gelmeliyiz. Yeni iktidar neler yapmalı, dış politikada, ekonomide. Türkiye bu 20 yıllık bozulma sürecinin etkilerini nasıl toparlayabilir, nasıl yeniden eski şahlanmış Türkiye’ye dönüşebilirin kaygıları içerisinde vakıf çalışmalarını yapıyor.
“Engelleyen liderler demokratik normları hukuk kurallarını ihlal ediyorlar”
Liderlik üzerine çok değişik teoriler, kavramlar var ama belki bir uçta otokratik liderlik, bir uçta demokratik liderlik diye iki başlık altında incelemek mümkün. Bunu, Liz Wiseman isimli bir bilim insanı otokratik lider- demokratik lider gibi ayırmamış, demiş ki çoğaltan lider-engelleyen lider. Engelleyen liderler demokratik normları hukuk kurallarını ihlal ediyorlar. Karmaşık sorunlara iki cümleyle çözüm bulduklarını sanıyorlar. Kısa vadeli çözümler peşinde çalışıyorlar. Bugünkü çözüm bir hafta sonra sorun haline dönüşebiliyor. Takım çalışmasına hiç önem vermiyorlar, kendi başlarına çalışıyorlar, kendisinden başkasını dikkate almayan bir çalışma tarzına sahipler. Oysa çoğaltan liderler daha farklı. Birleştiriciler, toplumu bölmek yerine birleştirmeyi söylüyorlar. Kucaklıyoruz diyor izledik. Çoğaltan liderler böyle oluyor. Kolektif aklı ortaya çıkarıyorlar, ortak aklı geliştirmeyi seviyorlar. Geliştiren ve teşvik eden liderler bunlar. Her şeyi ben yaparım demiyorlar. Kalıcı ve köklü çözümler arıyor çoğaltan liderler.
“Bizim bir çoğaltan lidere ihtiyacımız var”
Tipik bir çoğaltan lider olarak Atatürk’ü görüyorum. İsmet Paşa diyor ki Atatürk için, bütün hayatında bize ruhundaki ateşten canlılık verdi diyor. İşte tam bir çoğaltan lider. Yeterince engelleyen lider yaşadığımızı düşünüyorum, bizim bir çoğaltan lidere ihtiyacımız var. Biz, vakıf olarak geçmiş siyasi liderleri hatırlatmamız lazım, onları analım dedik.”
Açılış konuşmalarının ardından program Eski Çevre Bakanı Hamdi Üçpınarlar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panel ile devam etti. Panelde, Hikmet Çetin, Ali Naili Erdem, Çavit Çağlar, Prof. Dr. Mehmet Haberal ve İlber Ortaylı, Süleyman Demirel ile yaşadıkları anıları anlattıkları konuşmalar yaptı. Panelde konuşmacıları arasında yer alan ancak etkinliğe katılamayan Hüsamettin Cindoruk ise konuşmasını video kaydı aracılığıyla gerçekleştirdi. “Süleyman Demirel 100 Yaşında” başlıklı anma etkinliğine Demirel ailesinin yanı sıra İsmet İnönü’nün ailesinden isimler de katıldı.