“Eziyet yönetmeliği’ olarak adlandırdıkları düzenlemenin geri çekilmesi talebiyle iş bırakan aile hekimleri, eylemlerinin 5. gününde Kadıköy İskele’de bir araya geldi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosmanoğlu , “Sağlığın kamu hizmeti olmaktan çıkarılmasını istiyorlar. Bir de rüşvet teklif ettiler. Bazı hizmetlerin paralı hale geleceğini söylediler. Mesai sonrası tamamlayıcı tıp adı verilen hacamat, sülük gibi bilimsel olmayan uygulamaları yapabileceksiniz dediler. Yani o kapıdan içeri para girecek. O saatten sonra hangi tedavi için para alındığını nasıl tespit edeceksiniz?” diye sorarken, hemşire Melike Sigeze “Aile hekimliği sistemini sürdürmek istiyorsanız, sahada uygulanamayacak kararlar yerine bizleri dinlemelisiniz” diye seslendi.
Aile hekimleri ve sağlık emekçileri, iş bırakma eyleminin beşinci gününde Kadıköy İskele’de buluştu. “Eziyet Yönetmeliğini İstemiyoruz” ve “Vergide Adalet İstiyoruz” pankartları açılan eylemde, İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosmanoğlu ve birçok sivil toplum kuruluşu ve dernek katıldı.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosmanoğlu, sağlıkta özelleştirmenin sağlık sistemini çökerttiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Sağlığın kamu hizmeti olmaktan çıkarılmasını istiyorlar”
“Aile hekimlerinin performansa dayalı ücretlendirilmesinin önünü açan bunun yanında temel ücretlendirilmesine kısıtlama getiren, bunu da garip formüllere bağlayan, hasta gelmezse ücretin kesilir, çok gelirse ücretin kesilir, bunlar kabul edilir ve halkın sağlığına faydası olan değişiklikler değildir. Kasım başındaki iş bırakma eylemine Sağlık Bakanlığı’ndan şöyle bir yanıt geldi: ‘İş bıraktınız kimse hissetmedi. Siz hiçbir işe yaramıyorsunuz’ anlamında açıklama yaptı. Bu büyük bir hürmetsizliktir. Önceki yıl Erdoğan’ın söylediği ‘Giderlerse gitsinler’ söyleminin bir benzeridir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Sağlığın kamu hizmeti olmaktan çıkarılmasını istiyorlar. Bir de rüşvet teklif ettiler. Bazı hizmetlerin paralı hale geleceğini söylediler.
“AKP’nin sağlık sistemi çökmüştür”
Mesai sonrası tamamlayıcı tıp adı verilen hacamat, sülük gibi bilimsel olmayan uygulamaları yapabileceksiniz dediler. Yani o kapıdan içeri para girecek. O saatten sonra hangi tedavi için para alındığını nasıl tespit edeceksiniz? 1. derece sağlık hizmetleri tamamen çökecek ve parası olanın tedavi aldığı bir sistem olacak. Vatandaş cebindeki son parayı da özel sağlığa vermek zorunda kalacak. Birçok arkadaşımızın cebinde istifa mektuplarının hazır olduğunu biliyoruz. Halkımız da bu olayın farkında. AKP’nin sağlık sistemi çökmüştür. ‘Sağlıkta dönüşüm’ adını verdikleri Dünya Bankası projesi çökmüştür.”
Hemşireler adına taleplerini açıklayan hemşire Melike Sigeze ise şöyle konuştu:
“18 yıllık bir hemşire olarak, insan haklarına aykırı koşullarda, rutubetli, penceresiz ve havalandırması olmayan bir ortamda çalışıyorum. Bu süre boyunca, yoksulluk sınırının altında bir maaşla yaşam mücadelesi verdim. Aile hekimliği sistemine geçişle birlikte, birçok haksız uygulama ile karşı karşıya kaldık. Aileler aşı karşıtı olduklarında ya da gebeliklerini bildirmediklerinde maaşımdan kesintiler yapıldı. Ayın 3’ü ‘performans günü’ ilan edilip hafta sonuna denk geldiğinde bile çalışmak zorunda bırakıldım. Ailelere ulaşamazsam evlerine gitmem istendi; ancak bu süreçte güvenliğim için hiçbir önlem alınmadı.
Aile planlaması malzemesi eksikliğini bildirdiğimde hastalarla karşı karşıya bırakıldım. Aşı eksikliğinde de aynı durum tekrarlandı. Ücretli yıllık izin hakkımız elimizden alındı; hastalık izni kullanmamıza dahi izin verilmedi. ‘Altı ay sadece anne sütü’ kampanyaları yapıldı, ancak doğum yapan meslektaşlarımız üç ay sonra göreve dönmeye zorlandı. Boy, kilo ve bel çevresi ölçümü gibi koruyucu hekimlik görevleri yerine getirmemiz istendi; fakat bunun için ne yeterli malzeme sağlandı ne de hastalar sevk edildiğinde uygun randevular alınabildi. Bizlere yalnızca mesleğimizi onurumuzla yapma hakkı bırakılmıştı; fakat bu da ‘eziyet yönetmeliği’ ile elimizden alındı. Meslek onurumuz sistematik olarak ayaklar altına alındı.
“Bizleri dinlemelisiniz”
Bu nedenle, taleplerimizi bir kez daha dile getiriyoruz: Aile hekimliği sistemini sürdürmek istiyorsanız, sahada uygulanamayacak kararlar yerine bizleri dinlemelisiniz. Biz, yoksulluk sınırının üzerinde, insanca yaşayabileceğimiz ve emekliliğimize yansıyacak tek kalem bir maaş talep ediyoruz. Haklarımızı alana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Buradayız, susmuyoruz.”
“Erdoğan bunların hepsini bilerek yapıyor”
Türkiye İşçi Partisi Sözcüsü Sera Kadıgil de eyleme katıldı ve yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“2 ayrı özel hastane patronunu Sağlık Bakanı diye bu sistemin başına atayan Recep Tayyip Erdoğan bunların hepsini bilerek yapıyor. Özel hastaneler daha çok para kazansın diye yapıyor. Kamu çalışanları nefes alamaz hale gelsin diye yapıyor… ‘Giderlerse gitsinler’ demelerine rağmen, yurt dışında çok daha iyi şartlarda yaşayacak olmalarına rağmen bu topraklarda hizmet vermeyi seçmiş bu insanları parayla terbiye etmeye çalışıyorlar! Bunların taptığı, inandığı tek şey para olduğu için herkesi öyle sanıyorlar! İnsanların gölgesinden korktuğu bu günlerde bu paraya tapan anlayışa kafa tuttukları için tüm hekimlerimize ve kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Yalnız değilsiniz.”