Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Kemalpaşa’da Hasan Türkmen Anadolu Lisesi’nin açılış törenine katıldı.
Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Sayın kaymakamım, değerli büyükşehir belediye başkanım, belediye başkanlarımız, kıymetli okul müdürümüz, değerli öğretmenler, değerli öğrencilerimiz, buraya genel başkan yardımcılarımızla, İzmir milletvekillerimizle birlikte geldik. Bir açılış yapmaya geldik. Bir evlat acısını kalbine gömüp, evladının adını yaşatmak için pek çok evladın yararlanacağı, yıllarca özgeçmişlerinde adının yer alacağı bir okulun açılışına geldik. Ben de İzmir Bornova Anadolu Lisesi’nde altı yıl yatılı olarak okumuş, Anadolu Lisesi mezunu olmanın, Anadolu Lisesi’nde eğitim görmüş olmanın gururunu her zaman yaşamış, 10 yaşından beri de İzmir’de, ortaokulda, lisede, üniversitede askerlik yaparken bulunmuş biri olarak, böyle anlamlı bir günde aranızda olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum” dedi.
Özel, şunları söyledi:
“KEMALPAŞA BİZİM İÇİN ÖNEMLİ”
“Belediye Başkanımız Mehmet Türkmen, belde belediyeleri varken burada, Ulucak’ta iki dönem belediye başkanlığı yapmış çok tecrübeli bir isim. Bu dönem de Kemalpaşa’da… Ki buranın adı eskiden Nif’ti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Manisa’mızın düşman işgalinden kurtulduğu 8 Eylül günü Kemalpaşa’ya gelip ertesi gün düşmanın denize döküleceği İzmir Körfezi’ni, Yunan ordusunun yakıp, yıkıp geride bıraktığı İzmir’den dumanlar yükselirken hem üzgün, hem gururlu gözlerle izlerken; etrafındaki insanlar ağlayarak, koşarak ona gelip, perişan kadınlar, perişan çocuklar, koyunlarından Atatürk resmini çıkarıp ona gösterip, ağlıyorlardı, ona sarılıyorlardı. Burası, kurtuluşun kenti. Aynı zamanda Cumhuriyet’in kuruluşunun da başladığı kent. O yüzden adı; Mustafa Kemal Paşa. Nif olan adı; Kemalpaşa. Benim köyüme kuş uçuşu 20 kilometre mesafede. Dibinde hemen bizim Çepnibektaşımız var Turgutlu’nun. Hemen biraz yukarıya doğru çıkınca Sancaklıbozköyümüz, Sancaklıiğdeciğimiz, Sancaklıkayadibimiz var. Burası benim akrabalarımın bulunduğu çeşitli beldelerinde, çocukluğumda gelip gittiğim ve çok sevdiğim bir ilçe. Burayı adayımızın kazanması önemli.”
“ANITKABİR’DE DALGALANAN BAYRAK ARTIK BURADA”
“Burası bir okul açılışı. Burada kesinlikle siyaset yapacak değiliz. Maalesef eğer siyaset girerse dirliğin, düzenliğin bozulacağı üç yer var. Biri, ibadethane. Cami ya da cemevi. Biri ordu, biri de okul. Buralarda her görüş olmalı ama öğretmenlerin kontrolünde, sadece gençlerin yetiştiği alanlar olmalı buraları. Siyaset yapacak dünya kadar yer var. O yüzden kamu kurumları, resmi açılışlar, siyasetçilerin siyasete ara verdikleri, başka şeyleri konuşabildikleri yerler olmalı diye düşünüyorum. Ben Hasan kardeşimi hiç tanımadım. Bundan 7 yıl önce 30 yaşında bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Yurtdışında eğitim görmüş ama Türkiye’ye dönmüş, burada çok güzel hizmetler yapacak, çok güzel bir hayat sunacakken maalesef bir trafik kazasında kaybettiğimiz, o gün için Belediye Başkanımız Mehmet Türkmen ve değerli eşinin evlatları. Şimdi hepimizin evladı olan Hasan kardeşim askerliğini herhalde her Kemalpaşalı’nın hayalini süsleyeceği, rüyasına gireceği şekilde Anıtkabir’deki muhafız alayında yapmış. Muhafız alayında askerliğini o kadar güzel yapmış ki terhis olurken Anıtkabir’de 20 günde bir değiştirilen bayrak, gönderden indirildiğinde komutanı tarafından kendisine hediye edilmiş. O bayrağı almış, katlamış, öpmüş, alnına koymuş üç kere, evine getirmiş gururla. Şimdi o bayrak, babasının adı yaşasın diye yaptırdığı, annesinin, kız kardeşinin bundan sonra artık her öğrenci ‘Ben Hasan Türkmen’de okuyorum’ dedikçe yüreklerindeki acı biraz daha azalacak olan ve hepimizi gururlandıran bu binaya asılmış durumda. Hasan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü beklediği askerliği boyunca Anıtkabir’de dalgalanan bayrak bundan sonra onun adını taşıyan okulda dalgalanacak. 3 Ağustos 2014 ile 29 Ağustos 2014 arasında 26 gün boyunca bu yukarıda gördüğünüz bayrak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrinin üzerinde bütün Ankara’dan görülen şekilde ve gururla dalgalandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün buraya geldiği 8 Eylül günü işgal bayraklarının indirilip, Türk bayraklarının çekildiği, acının, yasın durduğu ve büyük bir coşkunun başladığı Mustafakemalpaşa’da artık Hasan’ın yası bundan sonra bu okulun öğrencilerinin cıvıl cıvıl seslerinde, mutlu yüreklerinde, umutlu yarınlarında yaşayacak.”
“BEKA TARTIŞMALARI HEP OLUR, BİZ DE DEDELERİMİZDEN GERİDE DURMAYIZ”
“Zaman zaman siyaset, beka tartışmaları yapar. ‘Efendim şu olursa beka sorunu olur, bu olursa beka sorunu olur.’ Hep şöyle düşünürüm Sayın Kaymakamım… Bu ülke bir kere beka sorunu yaşadı, yedi işgal ordusu tarafından işgal edildi ve birileri tarafından masalarda taksim edildi. Beka sorunu ortaya çıkınca bizim dedelerimiz; Hasan’ın dedesi, büyük dedesi, sizin dedeniz, nineniz, bu okuldaki herkesin büyük dedeleri bu ülke için canını vermekte bir an için gözlerini kırpmadılar. Bu ülkeyi beka sorunundan kurtardılar. Şimdi yabancı ülkelerin, gelişmiş ülkelerin Türkiye’de hayal kurmaları beka sorunu değildir. Yine kurarlarsa başlarına yine ne geleceğini hep birlikte biliyoruz. Dedemizden, ninemizden geri durmayız. Ama gerçek beka sorunu, bir ülkenin gençlerinin dünyanın gelişmiş ülkelerinde hayal kurmasıdır. O yüzden genç kardeşlerime, öğrenci kardeşlerime şunu anlatarak sözlerimi tamamlamak isterim. Elbette şartlar kötü olabilir, vize sorunları bunaltıyor olabilir, dünyanın diğer ülkeleri bugün için insana cazip geliyor olabilir. Ama şunu biliniz ki, dünyanın en kıymetli ülkesinde, en güzel coğrafyasında ve toprakları en ağır bedeller ödenerek kurtarılmış bir ülkede yaşıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurtarıldıktan sonra bu ülkede hiçbir şey yoktu. En çok da mühendis yetiştirecek, mimar yetiştirecek, fabrika kuracak, banka kuracak, iyi yetişmiş gençler yoktu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk dedi ki, ‘Öğrencilerimizi yurtdışına yollayacağız, oralara gidip tahsil yapıp geri gelecekler. Burada fabrikalar, bankalar kuracaklar; bu ülkeyi kalkındıracaklar. Arkadaşları, ‘Sakın ha buna kalkışmayalım. Cebine para vereceğiz. Almanya’ya yollayacağız. Üniversiteyi bitirecek, mühendis olacak. Hazır yetişmiş elemana Almanlar iyi maaş verecekler, orada kalacaklar. Gencimizden de olacağız, paramızdan da olacağız. Sakın yollamayalım’ dediler. Atatürk dedi ki, ‘Dönerler.’ ‘Nereden biliyorsun?’ dediler, ‘Görürsünüz dönecekler’ dedi. Bir öğrenci anlatıyor; Sadi. Almanya Maximilian Üniversitesi’ne makina mühendisliği tahsil etmek için gidecek. Köyünden çıkmış. İlçesine, iline, trenle Haydarpaşa’ya, vapurla karşıya, Sirkeci istasyonundan trenle Almanya’ya gidiyor. O gün trene telgraf çekmek diye bir şey var. Evden çıkıyorsun 10 gün önce. Cep telefonu yok, çağrı cihazı yok, mesaj yok, WhatsApp yok… Hiçbir şey yok. Nerede olacağına dair bilinen bir şey var. Bineceği tren ve saati belli. Telgraf çekiliyor trene. Sadi tam trene binecekken bağırıyorlar ‘Almanya treninden Sadi, Almanya treninden Sadi telgrafın var’ diye. Uzatıyor elini, trenin penceresinden telgrafı alıyor. Açıyor içini, telgrafı çeken Milli Eğitim Bakanı. Telgrafın içi ise Atatürk’ün selamı. Diyor ki, ‘Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mesajını size bu telgrafla iletirim.’ Atatürk diyor ki, ‘Evladım Sadi, şimdi bu trene binip Almanya’nın en iyi üniversitesine mühendis olmaya gidiyorsun. Biz, bu ülkenin kıt kaynakları ile seni oraya bir kıvılcım olarak yolluyoruz. Git, eğitimini yap ama oradan buraya memleketini aydınlatmak için bir Cumhuriyet Ateşi olarak dönmeni bekliyoruz. Eğer ki dönersen bu ülke aydınlanacak evladım.’”
“CUMHURİYET’İN İKİNCİ YÜZYILINI SİZ AYDINLATACAKSINIZ”
“Genç arkadaşlar; bu okuldan, Hasan Türkmen Anadolu Lisesi’nden yetişecek arkadaşlar, Allah aşkına enseyi karartmayın. Valizleri zihninizde toplamayın. ‘Yurtdışına gitmek ve orada kalmak istiyorum’ demeyin. Bu ülke burada, Kemalpaşa’da yakıp yıkan Yunan’dan büyük canlar ödenerek kurtarılarak, sonra da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün telgrafına oradaki eğitimini tamamlayıp milyonları, milyarları teklif etseler de ülkesine dönüp burayı aydınlatan Sadiler tarafından bugünlere getirildi. Siz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatlarısınız. Onun öğrencilerisiniz. Bu ülkenin geleceğisiniz, umudusunuz. Hepinize inanıyoruz. Hepinize güveniyoruz. Her biriniz birer kıvılcımsınız ama Cumhuriyet Ateşi olarak bu ülkenin Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını sizler aydınlatacaksınız. Hepinize yürekten inanıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hayırlı, uğurlu olsun okulunuz.”