10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Meclis’te Parlamento Muhabirleri Derneği’ni ziyaret eden TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “İmralı’dan terörün bitirildiğine dair açıklamanın gelmesi ve bunun gereklerinin sahada görülmesi, ayrıca Türkiye’nin sınır ötesinde de devam ederken bütün unsurların gelecek olan silah bırakma çağrısına uymasını temenni ederiz. Anayasa görüşmeleriyle İmralı görüşmeleri birbirine paralel süreçler değildir, hiçbir ilgisi yoktur. Biz anayasa görüşmelerine başladığımız zaman İmralı’yla ilgili tartışmaların hiçbiri gündemde değildi” dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Meclis’te Parlamento Muhabirleri Derneği’ni ziyaret etti. Basın koridorunda gazetecilerle sohbet eden Kurtulmuş, çiçek ve hediye takdim etti.
Ziyaret sırasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Kurtulmuş’un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Gerçekten TBMM çatısı altında bir aile gibi, hemen hemen her birinizle temas içinde gazeteci arkadaşlarımızın mesleki sorunlarıyla yakından ilgilenmeye de gayret ediyoruz. Dünya ve Türkiye’de gazetecilerin sorunlarının olduğunu yakinen biliyoruz. Özellikle artık büyük bir insanlık dramı olmanın ötesine geçen Gazze’deki insanlık felaketinden nasibini almış en önemli grup da gazetecilerdir. Yaklaşık 200’ün üstünde gazeteci, İsrail ordusunun saldırılarında şehit edilmiştir.
“Anayasa görüşmeleri her türlü siyasi mülahazanın üstünde değerlendirmeli”
Birinci turda yaptığımız görüşmeler bir niyet beyanıydı. Tabi anayasa meselesi benim şahsi meselem değil. Hiçbir siyasi partinin de tek başına bir meselesi değil. TBMM’nin millete karşı bir sorumluluğudur. Cumhuriyetimizin ikinci asrına yaraşır, gerçekten tam manasıyla sivil, demokrat, kuşatıcı, güçler ayrılığını tam manasıyla tahkim etmiş yeni bir anayasanın yapılmasında büyük bir zaruret vardır. Sadece bir siyasi grubun talebi olmanın çok ötesinde milletin ortak beklentisidir. Umut ederim ki TBMM, bu sorumluluğunu yerine getirir. Partilerimizin hepsinin seçim beyannamelerine baktığınızda milletin karşısına çıktıklarında yeni anayasa ya da anayasada köklü bir değişiklik teklifinde bulunmuşlar. Dolayısıyla anayasa görüşmelerinin yeniden başlatılması ve sonuç alınması, her türlü siyasi mülahazanın üstünde değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyim.
“Sadece Türkiye’de değil, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terör faaliyetlerini de sonlandıracak bir süreci inşa etmeliyiz”
Türkiye’nin insanları olarak ya bölünüp parçalanma sürecinin içerisine gireceğiz ya da Türkiye’nin Kürtleri, Türkleri, Alevileri, Sünnileri olarak diyeceğiz ki, ‘Biz bu oyunu bozuyoruz, kardeşlik içerisinde Türkiye’nin sorunlarını çözecek iradeyi ortaya koyuyoruz.’ Burada beklediğimiz, tam manasıyla birlik ve kardeşliğin temin edilmesidir. Bunun yolu da terörsüz bir Türkiye’nin inşa edilmesidir. Öncelikli olarak terör örgütünün tasfiye edilmesi, silahların ortadan kaldırılması ve Türkiye’de demokratik yollar içerisinde, fikir mücadelesi içerisinde farklılıkların yarışmasının temin edilmesidir. Bunu da bir partinin ya da hükümetin meselesi olmanın ötesine taşımak mecburiyetindeyiz. Bir eli silahta, bir eli sandıkta siyasetin olmadığı bir dönemi inşa edeceğiz. Ümit edelim ki çok kısa süre içinde sonuçlanır. Sadece Türkiye’de değil, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terör faaliyetlerini de sonlandıracak bir süreci inşa etmeliyiz.
“Sürecin ilerlemesi kayyum ve benzeri tartışmaların tamamını da ortadan kaldıracak bir gelişmeyi sağlayacaktır”
İmralı’dan terörün bitirildiğine dair açıklamanın gelmesi ve bunun gereklerinin sahada görülmesi, ayrıca Türkiye’nin sınır ötesinde de devam ederken bütün unsurların gelecek olan silah bırakma çağrısına uymasını temenni ederiz. Ama uymayanlar olursa onlara karşı da Türkiye Devleti her türlü tedbiri almaktadır. Çok büyük sorumluluklar gerektiren ve riskleri barındıran bir süreç. Çok spekülasyon yapmadan sonuç adımları gerçekleştirmek lazım. Sürecin çok uzatılmaması gerekiyor. Anayasa görüşmeleriyle İmralı görüşmeleri birbirine paralel süreçler değildir, hiçbir ilgisi yoktur. Biz anayasa görüşmelerine başladığımız zaman İmralı’yla ilgili tartışmaların hiçbiri gündemde değildi. Türkiye’nin bir sivil anayasa yapma ihtiyacı ve bununla ilgili görüşmeler ayrı bir konudur, tamamıyla başka bir alandır. Siyasi kararlar alınacaksa bunun yeri TBMM’dir. Farklı siyasi kanaatlerine rağmen bütün siyasi partilerden bu sürecin gerçekten milletin beklentilerine uygun bir şekilde sonlandırılması için elinde ne varsa bunu ortaya koyması, çaba harcaması sonuç alınmasını temin etmektir.
Bir eli silahta bir eli sandıkta olmaz, dünyanın hiçbir demokrasisi, sandığın silah yoluyla vesayet altına alınmasına müsaade etmez. Dolayısıyla bu sürecin ilerlemesi kayyum ve benzeri tartışmaların tamamını da ortadan kaldıracak bir gelişmeyi sağlayacaktır. Bazı siyasiler daha rahat, demokratik koşullar içerisinde hareket edecektir.”