Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, ABD ziyareti öncesi İstanbul’da gazetecilere yaptığı açıklamada, parti içerisinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda bir ayrım ve sorun bulunmadığının altını çizdi. Özel, “Ortada bir kriz yok. Ortada İstanbul ve Ankara gibi, biri dünyanın Türkiye’de en çok bildiği metropol, diğeri de Anıtkabir’e dahi ev sahipliği yapan Başkentimiz. Buralarda açık farklarla milletin gönlünde olan insanlar o şehirlere hizmet etmek istiyorlar. Günü geldiğinde, karar verileceğinde hep birlikte en doğru kararı veririz. Ben hep bunu savundum. Bu konuda Ekrem Bey ile benim, Mansur Bey ile benim ya da Ekrem Bey ile Mansur Bey arasında bir tenakuz, çelişki yok zaten. Herkes aynı şeyi söylüyor. Ama herkes aynı şeyi söylediği halde akşam televizyonlarda, gündüz köşelerde herkes bir başka şeyi söylüyor. Diyalog kanallarını daha açık tutup, dosta güven, olmayana endişe verecek birliktelikleri daha çok sergileyip, hep beraber yol yürümenin ve yürüdüğümüz yolun iktidar yolu olduğunu bütün Türkiye’ye göstermenin zamanı çoktan gelmişti. Bu konuda adımlarımızı sıklaştıracağız. Birbirimize daha yakın duracağız. Daha çok birlikte olacağız” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, ABD ziyareti öncesi İstanbul’da gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Özel, şunları söyledi:
“ANKARA DEKLARASYONUNU’NU NEW YORK’TA PAYLAŞACAĞIM”
“Öncelikle Türkiye’de olmadığım sırada tüzüğümüzün ilgili maddesi gereğince Sayın Ensar Aytekin, Genel Başkanvekili olarak görevlendirilmiştir. Biraz önce kendisine resmi yazıyı teslim ettik. ABD’ye bugün gidiyoruz. 27’si Cuma günü Türkiye’ye dönmeyi planlıyoruz. ABD’deki ziyaretlerimizin en başında BM toplantısına paralel olarak Sosyalist Enternasyonal’in toplantısını New York’ta yapıyoruz. Sosyalist Enternasyonal’de CHP’nin içinde olduğu 77 üye ülke var. Bunlardan 36’sı Avrupa’daki ülkeler ve diğerleri de diğer kıtalardan olan ülkeler. Biliyorsunuz değişim kurultayımızın son gününde Sosyalist Enternasyonal’in küresel ve yerel sorunlara ilerici çözümler öneren komitesiyle birlikte Ankara Deklarasyonu’nu hazırlamıştık. Ankara Deklarasyonu’nu New York’taki toplantıda bizzat ben paylaşacağım, ben sunacağım. Ayrıca orada Prezidyum toplantısında, Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı sıfatıyla ve Türkiye’yi temsilen bir konuşmam da olacak.”
“GÜNDEMİMİZ, TÜRKİYE’NİN AB’YE TAM ÜYE OLMASIDIR”
“Şüphesiz son günlerde İsrail’in artırdığı saldırgan tutum birinci gündem maddemiz. Yine hem Türkiye Cumhuriyeti hem ABD vatandaşı olan Ayşenur kardeşimizin katledilmesi noktasında İsrail’e tepkimizin yanı sıra ABD’de kendi vatandaşına gereği gibi sahip çıkması noktasında görüşlerimizi ifade edeceğiz. Gerekli temaslarda bulunacağız. Olmazsa olmaz bir nokta bizim açımızdan, gündemimiz, CHP’nin iktidarında Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olmasıdır. Bükreş’teki toplantının sonuç bildirgesinde yer almıştı, önümüzdeki günlerde Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin buraya yapacağı ziyarette, karşılıklı işbirliği protokolümüzde de yer alacak ki Almanya’nın tutumu çok önemli Türkiye açsından. New York’taki temaslarımızda tüm siyasi akrabalarımızdan ve görüştüğümüz herkesten Avrupa Birliği’ne tam üyelik noktasında gerekli desteği ve bunun yazılı olarak tekrar ifade edilmesine yönelik beklentimizi ifade edeceğiz. Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi Rusya, Çin ve dünyanın diğer ülkeleriyle, Balkanlarla, Türki Cumhuriyetlerle, Arap coğrafyasıyla köprülerin atılacağı, ilişkilerin kötüleştirileceği anlamına gelmiyor. Aksine kişisel ilişkilerden, kurumsal ve köklü bağlarımızı güçlendirmeye yönelik yaklaşımlar olacak. Bu yönüyle Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefiyle Rusya ile daha iyi ilişkilerin ortaya çıkma ihtimali birbiri ile çelişen meseleler değildir. Konjonktürel ve kişisel kararlar, kaprisler, kavgalar yerine kurumsal, diplomatik ilişkiler son derece önemlidir.”
“NE KONUŞTUĞUNU BİLMEYEN BİR VAKA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
“Bir yerel gündemimiz var. 9 Eylül günü okullar açıldı. Bütün gözler okullara döndü. Geçmişte CHP’nin seçim beyannamesinde olan okullarda öğrencilere üç kap sıcak yemek… Seçim zamanında biz de yapacağız diyerek, sonrasında okul öncesine indirgeyerek, geçen sene eylülden sonra sessiz ve sedasız o işi bırakarak tarihe karışmıştı. Milli Eğitim Bakanı hepimizin gözünün içine baka baka ‘Okullarımız beş yıldızlı otel statüsünde’ dedi. Tabi kara mizah. Biz üç öğün yemek, üç kap sıcak yemek, günde bir öğün sıcak yemek önerimizi tekrarladık. Ertesi gün dedi ki, ‘Okulların ne mekanı, ne personeli, ne maddi durumu buna elverişli.’ Bir öğün sıcak yemek veremeyecek mekanı olmayan, personeli olmayan, parası olmayan beş yıldızlı otel mi olur? Ne konuştuğunu bilmeyen bir vaka ile karşı karşıyayız. Ertesi gün beş yıldızlı otel dedikten sonra bir başka bakan açıklıyor biz apar topar 30 bin temizlik personeli alacağız. Çünkü okullar hijyen yönünden korkunç durumda. Bu personel alımı doğrudur ama ağustos ayı içinde yapılıp, 9 Eylül günü okulların pırıl pırıl öğrencilere hazır hale getirilmesi gerekiyordu. Rakam yetersizdir. Biz örgütlerimize, CHP’nin 81 il, 973 ilçe başkanlığına gönderdiğimiz yazılı talimatla önümüzdeki hafta başkanlığını il eğitim sekreterlerimiz ve ilçe eğitim sekreterlerimizin yaptığı heyetler ki kendileri öğretmen, öğretmenlerden, emekli öğretmenlerden oluşan bir heyetle tüm okulları ziyaret ediyoruz.”
“OKULLARA SİYASET ÜSTÜ ZİYARET”
“Bu okullarda tabi ki okul yönetimleriyle, okul aile birlikleriyle, okulun fiziki koşullarını görmek üzere ziyaretimizi yapıyoruz. Ziyaretimiz siyaset üstü bir ziyarettir. İşbirliği ve dayanışma teklif ediyoruz. Gittiğimiz yerde bize ihtiyaç varsa, o ilçede iktidardaysak, belediye bizdeyse ilçe belediyemiz. O ilde il büyükşehir belediyemiz, en yakın belediyemiz. Elimizin erdiği, gücümüzün yettiğince elimizi taşın altına sokup, okulların temizliğini üstlenmiyoruz. Devletin görevi. Ama bir okul baş edemiyorsa, personel gelene kadar tuvaletler çok kötüyse, biz orayı pırıl pırıl, tertemiz, mikropsuz yapmaya talibiz. Temizlik personeli gelene kadar tozlar alınacak, camlar silinecekse biz oradayız. Ama tabi ki devlet asli görevini terk etmesin. Onların alanını devralıyor değiliz. Ama yetişemedikleri yeri biz yapacağız, niye? Hepimizin partisi var ama o küçücük çocukların bir partisi filan yok. Bir de mikrobun partisi yok. Herkesin çocuğunu hasta ediyor. Bir salgın Türkiye ve dünyaya neler yaşattı? Salgın hastalıklardan endişe ediyoruz. Heyetlerimize imkanlar dahilinde ilçelerimizde, hekimler, diş hekimleri, eczacı arkadaşlarımız, yardımcı sağlık personelliğinden emekli olmuşlar, ebeler, hemşireler, zenginleşecek, tabi her ilçede böyle bir heyet kurmak mümkün değil ama okulları sağlık eksenli, siyaset dışı ziyaretle gezmek, oralara gücümüz nispetinde katkı sağlamak… Talimatımız bu yöndedir. Bundan sonraki süreçte yapıcı ve kesinlikle siyasi amacı olmayan çabalarımızı devam ettireceğiz. Karşımızda rezalet durumdaki okulları beş yıldızlı otel gibi gören bir gözlük olduktan sonra buraya başka gözle bakmak ve başka elle dokunmak zorundayız. Birkaç gün de olsa ayrılıyoruz. ABD’ye gidiyoruz. Türkiye’de insanların özgürce haber alma özgürlüklerini sizlere emanet ediyoruz. Hakkınızı helal edin. Ümit ediyorum geldiğimizde hep birlikte olacağız.”
İMAMOĞLU’NA SİYASİ YASAK DAVASI
Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı dava hakkındaki soruya, “Şimdi beni yolcu eden İstanbul İl Başkanımız ve Genel Başkanvekilimiz, birlikte toplantıya katılacaklar. O toplantıyı yönetecekler. Altı genel başkan yardımcımızı görevlendirdik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız toplantının bir kısmına katılacak. Ben dün akşam kendisiyle baş başa bir görüşme yaptım. Kendimiz bunu değerlendirdik. Biz her ihtimali göz önüne alıyoruz. Bir kere kimse bize böyle olmadık bir davadan, olmadık suçlamadan bu cezayı normalleştirmeye ve bu olacakmış gibi kabul ettirmeye çalışmasın. Böyle bir gündemin yerleşmesine izin verilmemesi gerekir. Soylu, döndü ve kamu görevlisi olan İmamoğlu’na özür diliyorum ‘ahmak’ dedi. Hepimizin gözünün içine baka baka. Ekrem Bey de ona hiç terbiyesini bozmadan sensin o dedi. Ama o cümleyi İstanbul seçimini kim iptal ettirdiyse dediğinde, ahmağın o olduğunu hatırlatınca, vay iptali veren YSK’dir, siz heyet halinde görev yapan kamu görevlilerine hakaret ettiniz deyip, işi YSK’ye çektiler. Bir kere Soylu, hepimizin gözünün içine baka baka Ekrem Bey’e ‘ahmak’ dedi mi, demedi mi? Ekrem Bey, İstanbul’un seçilmiş kamu görevlisi. Dönüyorlar, Ekrem Bey’in Süleyman Soylu’ya verdiği cevabı YSK’ye söylendi deyip, ceza vermeye çalışıyorlar. Gerçekten buradan bir cezanın olabilirliğini kimse normalleştirmesin. Bunu kabul etmiyoruz. Böyle bir saçmalık yok. Böyle bir fütursuzluk, şuursuzluk yok. O yüzden Türkiye’ye bu ayıbı bir daha yaşatacaklarını sanmıyorum. Pratikte baktığınızda, İstanbul seçmeni bunun kadar içinde hakaret makaret olmayan ama kötü niyet olan bir şeyi çok ağır cezalandırmadı mı? İstanbul seçmeni karar verdi, 25 yıldır siz yönetiyorsunuz. Biraz da CHP’li bir belediye başkanı yönetecek dedi. Kabul etmeyip, seçimi iptal ettirdiler. Ne oldu? 45 günde dünyanın en büyük kampanyasını mı yaptık? 12 bin 600’lük fark 608 bin oldu. Millet demokrasi tokadı attı. Böyle şeyleri sevmiyor. Şimdi İmamoğlu’nun yarın olası cumhurbaşkanı adaylığı ya da İmamoğlu’na bir kısıt getirmek için kumpas kurmuşlar. Tetikçisi, oradaki bu kumpasın piyonu Soylu. İcracıları hangi mecralarda bilmiyoruz veya biliyoruz da herkesin bildiğini bir daha, bir lafın tamamı aptala söylenir, milletimize hakaret etme niyetimiz yok. ‘Yarın öbür gün bu dava görülecek. Bu davadan ceza çıkaracağız biz.’ Böyle bir şey yok. Bunu yaparsanız, geçen seferki bir kere demokrasi tokadından ders almadıysanız, millet çok daha bunun şeddelisini uygular, çok daha şiddetlisini uygular. Kendilerine yapabilecekleri en büyük kötülüktür bu. Ama Türkiye’ye de büyük kötülük olur” yanıtını verdi.
Özel, şunları kaydetti:
“BÜTÜN İHTİMALLERİ GÖZETEN BİR TUTUM İÇİNDEYİZ”
“Ben nasıl gideceğim şimdi Sosyalist Enternasyonal’de, sensin o dedi diye, bütün dünyanın tanıdığı en büyük metropolün belediye başkanını görevden uzaklaştırdılar, siyasi yasak getirdiler. Bunun Almanca, İngilizce, Fransızcaya tercümesi yok. Hepimizi utandırır böyle bir karar. Bunu anlattığında tercüme hatası sanarlar. Olmaz böyle bir şey. Tut ki biz ABD’deyken oldu. Tüm ihtimalleri değerlendirdik. En kısa zamanda geri döneriz. Zaten Genel Başkanvekilimiz burada. Mümkün olan en kısa süre içinde buraya dönmek o zaman boynumuzun borcu. O gün başka bir gündür. Ben öyle bir güne uyanacağımızı düşünmüyorum. Ne ABD’deyken, ne Türkiye’deyken. Ama herkes aklını başına alsın. Biraz önce değerli gazeteci arkadaşımızın ifade ettiği, A’dan D’ye değil A’dan Z’ye bütün ihtimalleri gözeten bir tutum içindeyiz.”
“YOLU AÇIK OLSUN”
Özel, Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine, “Ben Sayın Mansur Yavaş’ın bu meselede aldığı tutumu çok yapıcı, doğru buluyorum. Kendisiyle görüştüğümde de bunu da söyledim. Kendisi de zaten bu tip yaklaşımlardan çok rahatsız olduğunu, daha önce de birkaç kez bunların tekrar ettiğini, buna itiraz ettiğini söyledi. Son derece yapıcı bir tutumda. Sayın İmamoğlu ile de tüm gündemi değerlendirdik. Önümüzdeki hafta ben döndükten sonra üçümüz bir araya geleceğiz. Ortada bir kriz filan yok arkadaşlar. Ortada İstanbul ve Ankara gibi, biri dünyanın Türkiye’de en çok bildiği metropol, diğeri Anıtkabir’e dahi ev sahipliği yapan Başkentimiz. Buralarda açık farklarla milletin gönlünde olan insanlar o şehirlere hizmet etmek istiyorlar. Günü geldiğinde, karar verileceğinde hep birlikte en doğru kararı veririz. Ben hep bunu savundum. Bu konuda Ekrem Bey ile benim, Mansur Bey ile benim ya da Ekrem Bey ile Mansur Bey arasında bir tenakuz, çelişki yok zaten. Herkes aynı şeyi söylüyor. Ama herkes aynı şeyi söylediği halde akşam televizyonlarda, gündüz köşelerde herkes bir başka şeyi söylüyor. Diyalog kanallarını daha açık tutup, dosta güven, olmayana endişe verecek birliktelikleri daha çok sergileyip, hep beraber yol yürümenin ve yürüdüğümüz yolun iktidar yolu olduğunu Türkiye’ye göstermenin zamanı çoktan gelmişti. Bu konuda adımlarımızı sıklaştıracağız. Birbirimize yakın duracağız. Daha çok birlikte olacağız. Bir tek şey var. CHP’deki mutabakat iktidar olma yönündedir. CHP’deki mutabakat, iç tartışmaların hem partiye hem ülkeye ihanet etme noktasında olduğudur. Bundan sonra bu tip iç tartışmaları körükleyecek olanlarla siyaseten yürüyecek yolumuz yok. Bunu parti içinde, milletvekili grubunda, partimizin il yönetimlerinde, sözüm meclisten dışarı, arkadaşlarımız son derece özenli. Ama bazen bu iş partiye mal olacak ağızlar ve kalemlerden o kadar çok söylüyor ki biz yalanlamaktan yorulduk. O yüzden mutabakatımız iktidar yönündedir. O yönde el ele, omuz omuza hep birlikte yürüyeceğiz. Mevzu bahis milletvekili bizim hep saygı gösterdiğimiz, bize de her süreçte son derece saygılı tutumlar içinde olup ancak sosyal medya veya başka alanlarda bu tip yaklaşımları birkaç kere yapan birisi. Yaptığı işin kabul edilebilir tarafı yok. Mansur Bey gönül bağını kesti, bizimle zaten siyasi bir bağı yok. Benim belediye başkanımın gönlünde olmayanın benim de gönlümde yeri yok zaten. Yapacak bir şey yok. Bundan sonra bir özeleştiri yapar ve başka bir tutum içinde, yapıcı bir tutum içinde olursa ne ala. Ben de ona o tweetini silmesini ve yapıcı bir tutuma geçmesini tavsiye ederdim. Mansur Bey yaptı, o gereğini yapmak yerine başka bir şey yaptı. Yolu açık olsun” yanıtını verdi.
MANGAL PARTİSİ TARTIŞMASI
Özel, Bakanların gerçekleştirdiği “mangal partisi” hakkındaki soruya, “Ben videonun tamamını görmedim. Bugün sabah bir kıymetli köşe yazarının köşesinde bunun videonun tamamı olmadığını, devamında yemeden ayrıldıklarını, yiyeceklere afiyet olsun dediklerini öğrendik. Tabi montaj videolar, videoların yarısının kesilmesinin en ciddi mağdurlarından biri ve o partinin genel başkanı olarak, bu hakkaniyetli tutumu takdir ediyorum. Sayın Akar ile aramızdaki tarihsel husumet ortadadır. Onun sucuk yememiş olmasının ortaya çıkmış olması ve onun bunun iletişimini yapıyor olması toplumun bilgi edinmesi açısından önemlidir. Ama bir de o sucuğu yememiş ama dünya kadar hakkını yedikleri ve yedirdikleri var. Ona hakkını helal etmeyerek ölenler var. Okullardan onların disiplinine, onların çizdiği çerçeve uygun değil diye zulümle atılanlar var. Silah arkadaşları hapiste kumpas davalarında çürürken oralara adım atmayan var. O hakları nasıl ödeyecek? Sucuk kolay, ben öderim sucuk partisini. Hulusi Akar yiyecekse yesin, sucuklar benden. Ama o kadar yediği hakkı kim ödeyecek” diye yanıt verdi. Özel, Beyoğlu Belediyesi’nin kaymakamlık binasından çıkarılmasına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:
“KENDİSİNİN EYLEMİNİ DESTEKLİYORUZ”
“Beyoğlu Belediye Başkanımız yıllardır Beyoğlu’na emek veren, örgütümüzden gelen çok kıymetli bir kardeşimiz. Daha önceki süreçte yapılan işbirliği protokolü, AKP için çok önemli, Beyoğlu Belediyesi’ne bir alan açmak üzere yapılmış. Tabi biz o Beyoğlu’nu alınca birilerinin karnı ağrıdı. Öyle olunca belediyemize büyük haksızlık yaptılar. Bu haksızlığa karşı başkanımızın tutumu hem idari hem siyasi yönden çok anlamlıdır. Bakın sesini bütün Türkiye duydu. Kendisinin eylemini destekliyoruz. Hizmetleri konusunda zaten çok memnununuz. Başkanın Türkiye’nin en hızlı şekilde emeklilere sahip çıkan genç belediye başkanımızın birilerini çok rahatsız ettiğine, özellikle kendisiyle birlikte Beyoğlu’nda dolaştığımda başkanımızla birlikte, kedisine ve şahsıma gösterilen teveccüh ve ilginin son derece yüksek olması, onu nasıl milletin bağrına bastığını söylüyor. Kasımpaşa Mahallesi’ndeki ilgi ve alaka, Kasımpaşa Mahallesi’nde kendisine gösterilen teveccüh önceki Beyoğlu Belediye Başkanının kat kat üstünde. Bana gösterilen teveccühü söylemeyim, birilerinin çok karnı ağrıyor.”
“BİRBİRLERİNE HATIR SORMAMASI OLACAK İŞ DEĞİL”
Özel ayrıca, ‘ABD’de Erdoğan ile temas olacak mı?’ ve Esad ile kurulacak olası diyalog hakkındaki sorulara yanıt verdi. Özel, “ABD’de ben Türkevi’ne gideceğim. Sayın Büyükelçimiz ve BM Daimi Temsilcimizden randevu istedik. Dün gördüğüm kadarıyla oradaki diplomasi muhabirleri bu görüşme bu binada yapılacak diye haberleri geçiyorlardı televizyonlarda. Yalnız bizim o ziyaretlerimiz Cuma gününe planlandı. Sayın Erdoğan ile aynı anda Türkevi’nde olmayacağız. Belki birkaç saatliğine, o orada açıklamasını yapıp ayrılacak. Ben gittiğimde orada olsaydı elbette bir ‘Merhaba’ demek, bir çayını içmek en doğrusuydu. Dünyanın öbür ucunda Türkiye’nin ana muhalefet lideriyle, Cumhurbaşkanı ya da son seçimlerin birinci partisiyle ikinci partisinin birbirlerine hatır sormaması olacak iş değil ama gördüğüm kadarıyla Sayın Erdoğan’ın bir başka toplantıya katılmak üzere açıklamasını, konuşmasını yaptıktan sonra ayrılması mümkün. Birkaç saat münasebetsiz bir saatte belki New York’ta olacağız ama biz Türkevi’ne gideceğimiz gün Sosyalist Enternasyonal’in ertesi günü. O yüzden öyle bir temas yok. Aynı gün orada olsaydık, olabilirdi. Bundan kaçınmayız. Doğrusu odur. Siyasi adap” yanıtını verdi. Özel devamında, “Yıllarca söyledik. Esad ile görüşenleri hain ilan ettiler. Biz Esad ile bir temas kurduk ve görüşmeyi gün üzerinde konuşmaya başlayınca biz de görüşeceğiz dediler. Bu iyi bir kolaylaştırıcılık bizim açımızdan. Yarın öbür gün ne noktaya savrulurlar, ne yaparlar bilmiyorum. Ne yaparlarsa sorunun çözümüne yönelik ben destekliyorum. Üzerime ne düşürse. Yani Esad ile görüşmeleriyle ilgili kolaylaştırıcılık düşerse ben de yapacağım. Bizim görüşmemiz gerektiği noktada, Cumhurbaşkanı Esad görüşmesi şu aşamada sorunun çözümüne yönelik önemli bir adım olur. O gerçekleştirmezse biz zaten gün mutabakatı noktasındayız. Biz gideceğiz ve ana muhalefet olarak bir adım atacağız. Suriye ile kurulan her diplomatik adım Türkiye’deki sığınmacı sorununu çözmeye katkı sağlayacağı için çok doğru adımdır” dedi. Özel, son olarak Edirne Milletvekili Ediz Ün hakkındaki soru üzerine, “Ben kendi açıklamasını takip ettim. Yasal bir süreç başlattığını söyledi. Bana da bu konuda grup başkanvekillerimiz bir bilgilendirme yaptı. Suç duyurusu metnini yolladılar. Bu aşamada açıklamasını tatmin edici buluyorum ama süreci yakından takip edeceğiz” ifadesini kullandı.