İstanbul’da 15 yıl önce Münevver Karabulut’u öldürmesinin ardından cezaevinde 2014’te intihar eden Cem Garipoğlu’nun açılan mezarından çıkarılan örneklerin DNA sonucu çıktı. Cem Garipoğlu’nun mezarından alınan örneklerle, ailenin DNA’sı ile uyuştu. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir ise rapora itiraz edeceklerini açıkladı.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul’da 15 yıl önce Münevver Karabulut’u öldürmesinin ardından cezaevinde 2014’te intihar eden Cem Garipoğlu’nun açılan mezarından çıkarılan örneklerin, baba ve anneyle uyuştuğunu, yine bu kişinin 2014 yılında otopsi işlemi yapılarak intihar ettiği belirlenen şahısla birebir aynı DNA profiline sahip olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Garipoğlu’nun mezardan alınan örneklerin Cem Garipoğlu’na ait olduğunun açıklanmasının ardından Münevver Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir’den açıklama geldi. Epzödemir, Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz edeceklerini belirterek, ayrıca mezarlıktan çıkan poşetle ilgili taleplerini sunduklarını söyledi.
Poşete ilişkin rapor bekleniyor
İstanbul Adalet Sarayı’nın meydanında açıklama yapan Epözdemir, ‘’Rapor diyor ki, ben öncekileri de aldım mevcut DNA örneklerini de aldım bunlar uyumlu. Anne ve babadan aldığım DNA örnekleriyle birlikte değerlendirme yapıyorum. Ölen kişinin yüzde 99 ikisinin müşterek çocuğu olduğunu tespit ettim. 7 Ekim itibariyle tanzim edildi. Bir de bizim mezarlıktan çıkan poşetle ilgili talebimiz vardı, o talebimiz de biraz önce sonuçlandı. Emniyet Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’nda poşet üzerinden varsa parmak izi ve DNA örnekleri alınacak. Çünkü orada bulunan bir poşet var ve poşetin hangi şartlarda, kim tarafından ve nasıl bırakıldığını hiçbirimiz bilmiyoruz. An itibarıyla de ona ilişkin raporu da bekliyoruz’’ dedi.
‘Müvekkillerimiz bu aile bir manipülasyon yapmış olabilir diyorlar’
Süreyya Karabulut ile görüşerek rapordan bahsettiğini de söyleyen avukat Epözdemir, ‘’Süreyya Bey rapora itiraz edilmesi gerektiğini söyledi. Avukat olarak talebe bağlıyız. Adli Tıp Kurulları nezdinde gerekli itiraz hakkımızı kullanacağız mutlaka. Aynı zamanda poşetle ilgili incelemenin de neticelenmesini bekliyoruz. Cesetle ilgili işlemler bittikten sonra aile avukatına teslim edilecektir, onlar da nerede uygun görüyorlarsa defnini tekrardan yapacaklardır diye düşünüyorum. Müvekkillerimiz ‘biz inanmıyoruz, kızımızı kaybettik, hak arama özgürlüğümüzü kullanmak istiyoruz, bu aile bir manipülasyon yapmış olabilir’ diyorlar. İtirazımızı da o yüzden yapacağız’’ ifadelerini kullandı.
Bir canlı yayına katılan Epözdemir, Garipoğlu’nun mezarında bulunan naylon poşete dikkat çekerek şunları söylemişti:
“Bize rapor tebliğ edilmedi. Sistemden de raporu göremiyoruz. Sistemde taranmış bir rapor yok. Öncelikle biz raporu inceleyeceğiz, bilimsel ve hukuki perspektiften değerlendireceğiz. Eğer bilimsel ve hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz olduğunu düşünüyorsak şüphesiz ki rapora itirazlarımızı sunacağız. Öncelikle incelememiz ve esaslıca değerlendirmemiz lazım. UYAP sisteminde de an itibarıyla taranmış bir rapor yok. Diğer taraftan müvekkillerimin kafasında soru işaretleri vardı. Mesela mezar taşının çok bakımsız olması, mezar 2 katlı. Alt kata indiğinde bir naylon poşet var. Naylon poşet 30×30 santimetre ebadında. Biz onunla ilgili inceleme talebinde bulunduk. O talebimizle ilgili de bugün karar verilmesini bekliyoruz. Oradan DNA ve parmak izi incelemelerini istemiştik. 10 yılın sonunda bir şeffaf naylon poşet çıkıyor mezardan. Fethi kabir tutanağında da var. Hangi koşullarda oraya bırakıldığını bilmiyoruz. Bu da önemli bir şüphedir. Makul şüpheler var çok önemli. Burada DNA ve parmak izi incelemesi istedik. Umut ediyoruz ki poşetteki incelemeler de yapılır.”