12 bebeği acımadan öldüren ve bunu para için yapan Yenidoğan Çetesi’nin iddianamesi hazırlandı. Anlaşmalı hastanelere sevk ettikleri bebeklerden haksız kazanç sağlayan ve kazancı arttırmak için bebeklerin ne zaman nasıl öleceğine karar veren çeteye dair soruşturma tamamlandı. Beş şikayetçinin yer aldığı iddianamede, ünlü 19 özel hastanenin iş birliği içinde olduğuna da yer verildi. İddianamede vahşetle ilgili konuşma detayları sunuldu. Konuşmalarda, “Mehtap çocuğu öldür” ve “Öldüreceğim ama öldürsem de bir dert biliyorsun” gibi insanlık dışı sözlerin sarf edildiği kayda alındı. Peki telefonda ne konuştular? Çetenin Faaliyetleri Neler? Hangi hastaneler iş birliği içerisinde? İşte Yenidoğan Çetesi’ne dair bütün detaylar…
YENİDOĞAN ÇETESİ İDDİANAMESİ TAMAMLANDI
İstanbul, Tekirdağ-Çorlu’da 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla işbirliği yapan suç örgütüne yönelik iddianame hazırlandı. Suç örgütü, bebek acil hastalarını, anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk etti. İddianamede sevk edilen bebeklerin ölümlerine yol açarak haksız kazanç sağladıkları yazdı.
Gazeteci Emrullah Erdinç, soruşturmayı yürüten savcının da makam odasında kendini eski İçişleri Bakanlığı müsteşarı olarak tanıtan Mustafa Kemal Zengin tarafından tehdit edildiğini de açıkladı.
Yenidoğan Çetesi için hazırlanan iddianamede savcılık 22’si tutuklu 47 şüpheliye yönelik dava açılması talep etti.
YENİDOĞAN ÇETESİ İDDİANAMESİ
İddianameye göre şüpheliler, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır gösterdi. Olması gerekenden daha uzun süre yatışlarını sağladı. SGK’dan yüksek ücret tahsil etti. Şüpheliler, bazı hasta yakınlarından daha fazla para alarak maddi çıkar elde etti. Kârın çoğunluğunu da sağlık çalışanı olan örgüt üyesi şüphelilerle paylaştılar.
KAZANÇ ÜÇ-DÖRT KAT ARTTI
Yenidoğan Çetesi hakkında hazırlanan iddianamede, “hastane sahipleri ve başhekimlerin örgüt hiyerarşisine dahil olmamakla birlikte örgüte yardım ettikleri” yazıyor.
Bu kişilerin de maddi çıkarla çalıştıkları yine iddianamede yer aldı. Şüpheliler bu işlemlerle, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı üç-dört kat artırdı.
Bebek hastaların normal şartlarda uygun sağlık hizmeti için belli hastanelere sevk edilmesi gerekirdi. Ancak şüpheliler hastaları örgüt adına seçtikleri, kârlı görünen hastanelere yatırdı. Esas amaç, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesiydi.
BEBEKLER YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNDEN ENFEKSİYON KAPTI
İddianamede, maktul bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı yazdı. Bu yüzden bazı bebekler enfeksiyon kaptı bazıları ise hayatını kaybetti. Şüpheliler, usulsüz şekilde aldırdıkları ilaçları hastaneden çıkarıp sattı ve maddi kazanç elde etti.
HİZMET DOKTORLARLA DEĞİL HEMŞİRELERLE VERİLİYOR
“Yenidoğan Çetesi”nin liderinin şüpheli uzman doktor Fırat Sarı olduğu ortaya çıktı. Sarı, Reyap Hastanesi Çocuk Doktoru ve Medisense Sağlık Hizmetleri şirketinin sahibi.
Ayrıca Sarı’nın çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı kaydedildi. İddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla verildiği yazdı. Bu nedenle de bebek ölüm sayılarının arttığı ortaya çıktı.
Şüpheliler, tıbbi yöntemlerden uzak, tek düze, bebeklerin mevcut özel sağlık durumlarıyla bağdaşmayan tedaviler uyguladı. Hemşireler kendisini doktor olarak tanıttı ve hastalara da bu unvanla müdahalede etti.
İddianamede ayrıca bazı şüpheliler yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurdu. Öte yandan şüpheli hemşireler usule aykırı epikriz raporları yazdı.
Şüphelilerin dijital materyallerinde “kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri” gibi şablonlar ortaya çıktı. Şüpheliler çoğu zaman hastaların enfeksiyonlarına dair tahlil yapmadı.
İddianamede ayrıca şüphelilerin test yapmaksızın kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettiği yazdı. Raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı bilgisi yer aldı.
KAN DONDURAN TELEFON KONUŞMALARININ BÜTÜN DETAYLARI
İddianamede, Dr. Fırat Sarı, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde görevli olan Dr. İlker Gönen’in de bulunduğu çok sayıda doktorun yüzde 20 komisyonla çalışarak haksız kazanç elde ettikleri yazdı.
Şüpheliler arasında geçen telefon konuşmaları da iddianamede yer aldı. Doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşme ortaya çıktı.
Taşçı’nın Sarı’ya “Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde birçok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu” söylediği iddianamede yer aldı.
SES KAYITLARI ORTAYA ÇIKTI
Reyap Hastanesi’ndeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar‘ın Fırat Sarı’nın asistanı şüpheli Hasan Basri Gök’le yaptığı telefon konuşması ortaya çıktı.
İşte Gök ve Sayar arasında geçen konuşmalar:
Hasan Basri Gök: “Mehtap, çocuğu öldür. 50 satürasyonlu çocuk mu olur?”
Mehtap Sayar: “Öldüreceğim de öldürsem de bir dert, biliyorsun yani.”
İddianamede, şüpheli doktor Şeyhmus Çelik‘in hastanede olması gerekirken gitmediği yazdı.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir, şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaştığı Fırat Sarı’nın hastanelerine yönlendirdi.
“O parayı bir kurtarayım alem yaparız”
Hasan Basri Gök‘ün, acil tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı ile arasında geçen konuşmalar ailelere kurulan planı ortaya çıkardı:
Hakan Doğukan Taşçı: “Bu sevk olacak hastayla ilgili var mı?”
Hasan Basri Gök: “Gelecek haber ondan bugün. Konuştum anasıyla, babaannesiyle.”
Hakan Doğukan Taşçı: “Ödeme için mi? Sen hocayla kesinleştirdin mi, kesin mi yani?”
Hasan Basri Gök: “Kanka ben onu halledeceğim. Bugün bizim para yatsın, en azından kendi paramız yatsın onu bir kurtaralım. Ondan sonra aile ile ameliyat için konuşacağım. 150 bin fiyat çekeceğim. Uygun mudur?”
Hakan Doğukan Taşçı: “Tamam ama hasta çok dayanmaz haberin olsun, akciğerleri boydan boya kapanmış, sabah kötüleşmiş, kaymış yine.”
Hasan Basri Gök: “Bak, o çocuk ölecek, rüyamda gördüm dedim”
Hakan Doğukan Taşçı: “Satürasyonu 10’a kadar düştü yani çok yaşamaz. Sevkini hızlıca yapmamız lazım. Ölürse başımıza da sıkıntı olacak bak, bu çocuk kardiyak hasta, uğraşırız yani göndermemiz lazım.”
Hasan Basri Gök: “Doğukan sen çocuğu bugün yaşat tamam mı? Ben ne yapacağım biliyor musun? Gidip babayla, anayla görüşeceğim, şimdi bugün parayı alacağım. Kanka bugün bir alem yaparız o parayı bir kurtarayım.”
“YAZIK, ÇOCUK GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ÖLDÜ”
Bir bebeğin ölümünün ardından şüpheli Hakan Doğukan Taşçı ile şüpheli Hasan Basri Gök arasında yapılan diğer telefon görüşmeleri iddianamede yer buldu:
Hasan Basri Gök: “Bize ne. Bırak bebek ölsün ki rahat şikâyet edelim.”
Hakan Doğukan Taşçı: “Kanka yazık ya, çocuk gözümün önünde öldü.”
Hakan Doğukan Taşçı: “Ne tdp takmışlar ne inotrop başlamışlar ne kavid yapmışlar ne curosorf yapmışlar.”
Hasan Basri Gök: “Hiçbir şey yapmamışlar, ölsün demişler”
Uygun yöntemlerle tedavi olamayan bebekler öldü
Şüpheli doktor Fırat Sarı ve şirket çalışanı olarak görülen şüpheli İlker Gönen, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin bir maddesine itiraz etti.
Madde ise şuydu:
“Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik işyeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez.”
İddianamede, Sarı’nın şüphelilerin 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, hasta sevklerini yapan şüpheli Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan şüpheli Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetleri’nde çalışan şüpheli Renas Kılıç aracılığıyla devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfettikleri yazdı.
ÇETEYLE İŞBİRLİĞİ YAPAN HASTANELER
Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Doğamed Sağlık Hizmetleri
Ekip Sağlık Hizmetleri
Güney Hastanesi Sağlık Hiz.
Medilife Sağlık Hizmetleri
Özel Avcılar Hospital Hastanesi
Özel Avrupa Şafak Hastahanesi
Özel Bağcılar Medlife Hastanesi
Özel Doğa Hospital
Özel İstanbul Şafak Hastanesi
Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri
Refik Arslan Sağlık Hizmetleri
Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi
Silivri Kolan Hastanesi
Yonca Sağlık Hizmetleri
Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi
Gmz Sağlık Hizmetleri
Özel Reyap İstanbul Hastanesi
Özel Trg Hospitalist Hastanesi
Hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de iddianamede talep edilenler arasında yer aldı.
“‘Özel Santa Plus Hastanesi ve Özel Baypark Hastanesi’ de vardı”
Gerçek Gündem’den Seyhan Avşar’ın haberine göre İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü özel hastanelerin denetiminden sorumlu birimin yetkilisi olan Doktor Malik Türkay Esin, 2023 Ocak’ta yapmış oldukları hastane denetimlerinde bazı özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde doldurulması gereken defterlerin doldurulmadığını fark ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“Bebeklerin dosya üzerindeki sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını gördük. Örneğin entübe gösterilen bebek gayet sağlıklıydı ve nefes alıyordu.
Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda ‘az önce düzeldi’ gibi cevaplar aldık. Hatırladığım kadarıyla bu hastaneler arasında Zeytinburnu’nda bulunan Özel Santa Plus Hastanesi, Bayrampaşa’da bulunan Özel Baypark Hastanesi vardı. Ayrıca yine bu durumda olan başka hastaneler de vardı.”
FIRAT SARI VE ÇETESİ İÇİN İSTENEN CEZALAR
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez “resmî belgede sahtecilik” suçlarından toplam 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapsi istendi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmî belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.